PARASIZ KALAN HANGİ ÜNLÜ SANATÇI ALTIN PORTAKALI SATMAK İSTEDİ ?
Altın Portakal, pek çok sanatçının hayalini süslüyor. Ama biri var ki parasız kaldığı için evindeki Altın Portakal´ı satmak istedi. Kim bu ünlü sanatçı? Zor duruma neden düştü? Altın Portakal´ı satabildi mi?
Acı gerçek Beyoğlu Belediyesi tarafından düzenlenen geleneksel Beyoğlu Sohbetleri´nde ortaya çıktı. Muammer Karaca Sahnesi´nde ünlü tiyatro sanatçılarımızdan Erol Günaydın ve Göksel Kortay konuktu.
Erol Günaydın, tiyatro ve sinema sanatçılarının geçmişte çok parasız kaldıklarını hüzünle anlattı. Günaydın, o yıllarda ailelerin çocuklarının tiyatrocu olmalarını istemediğini vurgulayarak "Aldığı üç kuruş paraydı tiyatrocunun. Onu da gider meyhanede yer, üstüne de borç yazdırırdı" diye konuştu.
Ünlü usta Günaydın, o yıllardaki sanatçıların parasızlığına kendi yaşadığı ilginç hatırayı örnek gösterdi: " 1967´deki yarışmada `Güzel Bir Gün İçin´ adlı filmle `en iyi senaryo´ ve `en iyi yardımcı erkek oyuncu´ ödülünü aldım. İki tane Altın Portakal sahibi oldum. Ama parasızdım. Yolsuz kalmıştım. Dedim ki şu portakalları satayım ihtiyacımı göreyim. Nasılsa altın portakal diye düşündüm ve kuyumcuya gittim. Elimde portakalın altın değil de teneke üzerine yaldız kaplı olduğunu öğrenince tabii bütün hayallerim suya düştü. Bu nedenle diyorum ki ben ödül töreni yapanlara, `kardeşim plaket veya başka bir şey vereceğinize onun parasını verin de adam karnını doyursun, yesin içsin´..."
Sohbet sonunda Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan, iki ünlü sanatçıya günün anısına gümüş plaket hediye etti. Bu sırada da gecenin en renkli anı yaşandı. Erol Günaydın, "Başkan bunlar para eder mi" diye sordu. Başkan Demircan "Evet Erol Bey, bunlar gümüş. Teneke değil. Satacağınızı sanmam ama satarsanız da para eder doğrusu" dedi. Salon kahkahalara boğuldu.
ÇAPKIN EROL GÜNAYDIN
Eski ve yeni Beyoğlu´nun renkli anılarla aktarıldığı sohbette Göksel Kortay, Erol Günaydın ile olan tanışıklığını anlattı. Kortay, "50 yıllık arkadaşız. Gençliğinde çok çapkındı" dedi.
Kortay, Günaydın ile tanışmasını şöyle anlattı: "Gençliğinde çok çapkındı. Erol ile Robert Kolej döneminden beri tanışırız. Eskiden genç kızlar yılbaşı gecesi kutlamaları için sokağa çıkamazlardı. Biz yılbaşı günü evde çay partisi verirdik. O gün de bir ev partisindeydik. Erol da gelmişti. Orada tanıştık. Benimle tanışır tanışmaz şöyle dedi: `Ay kız sen ne güzel ne tatlı şeysin. Okula seni görmeye geleceğim´ Ben bu söz üzerine Robert Kolej´in sıkı disiplinli bir okul olduğunu gelmemesi gerektiğini belirterek `Gelirsen yüreğime iner´ dedim."
Bu tanışmanın ardından Erol Günaydın´ın gerçekten de Robert Kolej´e kendisini görmek için geldiğini aktaran Kortay, gizli kalan `çapkınlık anısını´ ise şöyle aktardı: "Benim adım anons edilerek, misafirimin olduğu söylendi. Tabii ben şaşkınım, kalpten gideceğim. Okula rezil olmak, öğretmenlerden azar işitmek var. Yanıma onun da ismi Göksel olan başka bir arkadaşımı daha alarak olası bir aksiliğe karşı kamufle yapmayı düşündüm. Biz iki Göksel, Erol´un yanına gittik. Erol elinde menekşelerle gelmişti. Merhabalaştık. Ve benim yanımdaki Göksel´e elini uzatıp tanışırken "Sen ne kadar güzelsin. Seni çok beğendim" dedi ve bana getirdiği çiçeği arkadaşıma uzattı. İşte aramızda başlamayan bu flörtten sonra Erol´la biz dost olduk. Tabii gençliğinde çok çapkınlık yaptı. Ama evlendikten sonra evine bağlı bir baba olarak. Üç de güzel evlat sahibi oldu"
Şu an 76 yaşında olan Erol Günaydın da kahkahalarla gülerek bu anıyı onayladı.