Papa'nın AKP'ye üye olma ihtimali, Oğuz Güven'in FETÖ'cü olma ihtimalinden daha yüksek!
Sözcü gazetesi yazarı Yılmaz Özdil, tutuklanan Cumhuriyet.com.tr yayın yönetmeni Oğuz Güven'e ve gazeteciliğine kefil oldu.
Sözcü yazarı Yılmaz Özdil, cumhuriyet.com.tr'de yer alan “İlk FETÖ
iddianamesini hazırlayan Başsavcı Mustafa Alper’i kamyon biçti”
başlığı nedeniyle sitenin Genel Yayın Yönetmeni Oğuz Güven'in
tutuklanmasıyla ilgili olarak "Papa'nın Akp'ye üye olma ihtimali,
Oğuz'un fetocu olma ihtimalinden yüksektir" ifadesini
kullandı.
Oğuz Güven'in kaleme aldığı “Zordur Zorda Gülmek” isimli kitaptan
alıntılar yapan Yılmaz Özdil, "Kendisiyle çalışmış biri olarak
gönül rahatlığıyla söyleyebilirim ki… Hayata bakışı, karakteri,
satın alınamaz ahlakıyla, örnek gazetecidir" ifadelerini
kullandı.
Özdil yazısını da "40 yıldır Türkiye'nin gözü önünde mesleğini
yapan Oğuz'un fetocu olduğunu söylemek, akıl dışıdır, mantık
dışıdır" diye bitirdi.
İşte Yılmaz Özdil'in yazısının ilgili bölümü:
GAZETECİ...
12 Eylül dönemi… Bir grup solcu genç, o iklimin rüzgarıyla gaza
gelir, dernek kurmaya karar verir. Ancak, dernek yöneticisi olmaya
yaşları tutmaz. Düşünürler taşınırlar, takıldıkları kahvenin sahibi
Mahmut'u dernek başkanı olmaya ikna ederler. Mahmut'un aslında
sağcılıkla solculukla filan alakası yoktur ama, ne yapsın,
müşterisi olan gençler kahveden ayağını kesmesin diye mecburen
kabul eder. Dernek kurulur. Kahvenin karşısındaki binadan bi yer
kiralarlar, kültür ocağı tabelası takarlar. Şak, polis basar…
Gençleri kapının önüne dizip sorarlar, kim ulan bu derneğin
başkanı?
– Kahveci Mahmut.
– Nerde bu herif?
– Karşı kahvede.
Çağırın gelsin bakalım, kimmiş, neyin nesiymiş derler… Mahmut apar
topar gelir. Sen misin bu derneğin başkanı? Alakam yok dese, racona
sığmayacak, gençleri ispiyonlasa, hiç olmaz, gene mecburen “benim”
der… Duvarda Che'nin ve Marx'ın fotoğrafları vardır. Sivil
polislerin şefi Che'yi göstererek, Mahmut'a sorar.
– Kim bu?
– Kardeşim.
Bu defa Marx'ı gösterir polis.
– Ya bu kim?
– Babam.
– Nerde bu herifler?
Mahmut aniden hıçkırıklara boğulur, ağlaya ağlaya “öldüler”
der!
Polisler ne diyeceğini şaşırır.
Mahmut'u böylesine üzdükleri için kendilerini suçlu
hissederler.
Polis şefi, babacan bir tavırla nasihat etmek zorunda kalır…
– Oğlum bak ne kadar nur yüzlü bir baban var, ne diye dernekçilikle
mernekçilikle uğraşıp başını derde sokuyorsun, uğraşma bu tür
işlerle, babanın yaşına hürmeten seni bu defalık affediyorum!
*
Gene 12 Eylül dönemi… Solcu bir derneğin üyesi olan delikanlı,
tanımadığı bir başka dernek üyesiyle, kimseye çaktırmadan gizli
gizli buluşacaktır. Kendisine verilen talimata göre, buluşma
noktasına gidecek, buluşacağı kişiyi koltuğunun altındaki gazeteden
tanıyacaktır. Talimata harfiyen uyar, buluşma noktasına gider,
ancak, beklediği kişi gelmez, buluşma gerçekleşmez. Çünkü aslında,
beklediği kişi gelmiştir ama, koltuğunun altında tutması gereken
gazete, sıkıyönetim tarafından kapatılmıştır, mecburen gazetesiz
gelmiştir! Bir kaç gün sonra, tekrar buluşma ayarlanır… Bu defa,
buluşmaya gelecek olan kişinin elinde portakal olacaktır. Bizimki
gene talimata uyar, buluşma yerine gider. Ne var ki, buluşacağı
kişi polis tarafından enselenir, sorguya alınır, bülbül gibi öter,
buluşma yerini, saatini söyler. Ancak… En önemli detayı, portakalı
söylemeyi unutur. Sivil polis, sanki buluşacak olan kişi
kendisiymiş gibi, buluşma yerine gider, beklemeye başlar. Bizimki
buluşma yerine gelir, yan yana beklemeye koyulurlar. Dakikalar
geçer, etraf ıssızlaşır. Bizimki dayanamaz, sivil polise sorar,
portakalı yedin mi yoldaş?
*
40 yıllık gazeteci Oğuz Güven tarafından kaleme alınan “Zordur
Zorda Gülmek” isimli kitaptan alıntılar bunlar.
*
12 Eylül darbesinin o en karanlık günlerinde yaşanan trajikomik
gözaltıları, keyfi tutuklamaları, hazin hukuksuzları anlatıyor.
*
Ve…
40 yıllık gazeteci Oğuz Güven, 12 Eylül'den 40 yıl sonra, kitabında
yazdıklarına benzer trajikomik bir tutuklamayla hapse atıldı.
*
Günaydın, Radikal, Hürriyet gazetelerinde, Kanal D, CnnTürk, Star
televizyonlarında yöneticilik yaptı, en son Cumhuriyet'in internet
sayfasının yayın yönetmeniydi. Basınımızın en tecrübeli
isimlerinden biri olarak, bugüne kadar, elinden yüzbinlerce haber
geçti, onbinlerce manşet attı, sayfalarda okuduğunuz, ekranlarda
duyduğunuz milyonlarca cümle kurdu… Kendisinin yazmadığı, tamamen
yanlış anlaşılmayla yazılan, görür görmez derhal sildirdiği özensiz
bir tweet yüzünden aktroller tarafından hedef gösterildi, linç
edildi, tutuklandı.
*
Kendisiyle çalışmış biri olarak gönül rahatlığıyla söyleyebilirim
ki… Hayata bakışı, karakteri, satın alınamaz ahlakıyla, örnek
gazetecidir. Papa'nın Akp'ye üye olma ihtimali, Oğuz'un fetocu olma
ihtimalinden yüksektir.
*
40 yıldır Türkiye'nin gözü önünde mesleğini yapan Oğuz'un fetocu
olduğunu söylemek, akıl dışıdır, mantık dışıdır. Gazetecilik hukuku
açısından Türkiye'nin hali, 12 Eylül'den bile vahim durumdadır.