Özgür Özel’in “Kaptan” Adaylığı… CHP Gemisinin Yelkenlerini Şişirir mi?..

Medyaradar siyaset analisti Atilla Akar, Özgür Özel’in CHP Genel Başkanlığı’na adaylık açıklamasını ve muhtemel sonuçlarını değerlendirdi…

Efendim: CHP, duruluyor mu yeniden karışmak için enerji mi topluyor bilemiyorum. En sonunda bir süredir “alternatif isim” olarak gündemde tutulan Özgür Özel adaylığını ilan etti. Onu CHP eski Genel Başkanı Altan Öymen'in yeğeni Prof. Dr. Örsan K. Öymen’in adaylık açıklaması izledi. Ekrem İmamoğlu ise onca zorlamasına rağmen, kendini ortaya atamayınca doğan boşluğu mecburen Özgür Özel doldurdu. Şimdilik CHP’deki genel başkanlık arayışına bulunan “geçici çözüm” bu oldu.

Hani durum biraz “Pantolon uyduramadık, gömlek verelim”e benziyordu ama olsun. Ayrıca iki aday aynı anda ortaya çıkarak “parti içi demokrasi” görüntüsü de korunmuş oldu. Tabii süreçte başka adaylar hatta Kılıçdaroğlu’nun kendisi de ortaya çıkabilir o başka. (Ya da biri geri çekilebilir) Şu an için görünüm bu. Sonrası kısmet!

Özgür Özel Ön Planda!..

Şimdi burada daha ön planda görünen Özgür Özel’i ele alırsak –seçilirse- nasıl bir performans sergiler, toparlayıcı bir şekilde CHP’ye çekidüzen verir mi, onun başkanlığında yerel seçimlere giden CHP başarılı sonuç alır mı, CHP’li ve muhalif tabanı ne derece ateşler, vb belli değil. Tabii ki bir “kıpırdanma” olacağı aşikâr ama yeter ivmeyi sağlar mı epey tartışılır. Çok sözü edilen CHP seçmenindeki moral bozukluğunu aşacak, “Duygusal kopuş”u engelleyecek kadar bir “Şahlanış” hissini ben yakalayamadım. Bilmem siz yakaladınız mı?..

Lakin burada Özgür Özel’in en azından İmamoğlu’ndan nispeten daha “başarılı” olduğu bir nokta göze çarpıyor. İmamoğlu “Manifesto” falan dedi, yazılar yazdı hesapta ama dişe dokunur bir şey ortaya koyamadı. Doğru düzgün bir “Hareket” oluşturamadı. Oysa şimdi Özgür Özel bunu “Tutum Belgesi” ile görüntüde kısmen başarmış görünüyor. Önerileri elbette tartışılır ama -hiç değilse- bir “yaklaşım” ortaya koyabilmişe benziyor. (25 sayfayı bulan “Tutum Belgesi”nin ele alınması ayrı bir konu. Şu an girmiyorum. Lakin bu kadarını söyleyeyim. Kimi noktalarda geçerli şeyler söylemiş gibi. Ajitasyon gücü de kısmen mevcut. Parti yönetimine ve Kılıçdaroğlu’na getirdiği ölçülü eleştirilerde anlaşılır. Ancak metnin geri kalanı parti programı havasında ve çok fazla gereksiz ayrıntıya boğulmuş. Bu anlamda “sarsıcı” sayılmaz.) Fakat pratikte kimsenin metne göre hareket edeceğini sanmıyorum.

Bundan Sonra Kavga İmamoğlu ile Özel Arasında!..

Aslında Özgür Özel’in konumu biraz zor. Nasıl tanımlamalı bilmem. “Emanetçi” de değil, tam gerçek liderde. İki arada bir derede ve hali hazırda idareten. Çünkü emaneten olması için geçici olarak, bir süreliğine liderden koltuğunu devralması gerekir. Oysa Özel’in sezilen böyle bir “misyonu” yok. Özel, olsa olsa bayrağı İmamoğlu’na devredebilir ama bayrağı İmamoğlu’ndan devralmış değildir. Burada bir tuhaflık var. Emanetçi hali hazırda var olan eski liderin emanetçisidir. Muhtemel ya da olması beklenen yeni lider adayının değil. Şayet böyle olursa emanetçi kavramını yeniden düşünmek gerekecektir. Yani bu kritere göre eğer Özel, illâ birinin emanetçisi olacaksa Kılıçdaroğlu’nun emanetçisi olabilir ancak!

Nitekim “Ekrem İmamoğlu’nun emanetçisi misiniz?” sorusu Özel’e sorulmuş, o da “Bir emanet vardır, o emaneti bugün Sayın Kemal Kılıçdaroğlu taşımaktadır. Emanet Atatürk’ün emanetidir.” şeklinde son derece zekice ve ajitatif bir cevap vermiş. Fakat bu sadece soruyu geçiştirici bir cevap. Tavrını daha net koysa iyi olurdu.

Oysa olaya bu açıdan baktığımda tam tersini düşünüyorum. Özgür Özel’in görevi aldıktan sonra –şayet seçimlerden başarı sayılabilecek bir sonuçla çıkarsa- bırakacağını hiç zannetmiyorum. Ancak “başarısız” olursa liderlik tartışması yeniden başlar. Bu manada aslında CHP’deki kavga bitmedi, seçimlere kadar partinin “kazasız belasız” gitmesi için donduruldu. O yüzden siz bakmayın İmamoğlu’nun sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, Özel'i etiketleyerek “Özgür Özel’e ve yol arkadaşlarına başarılar diliyorum" demesine. Bu biraz “düşmanımın düşmanı dostumdur” gibi bir durum olmuş. Her şey doğacak yeni konjonktüre bağlı aslında. Dananın kuyruğu asıl seçimden sonra kopacak!..

“Emanetçi” Kimdir?..

Şu “emanetçilik tartışması” biraz deşilmeye muhtaç görünüyor. Birincisi: burada en önemli nokta – geçmişte örnekleri olduğu gibi- “emanetçi” nin asıl liderin şu veya bu nedenle geriye, perde arkasına çekilmesi gerektiği koşullarda ön plana çıkıyor olmasıdır. (Genellikle darbe ve siyasi yasak koşullarında) Şu anki lider Kılıçdaroğlu’nun ise böyle bir durumu yok. İkincisi: emanetçi işin “gönüllüsü”dür. Üçüncüsü: Liderin karizması o kadar yüksektir ki, “düşük profilli” emanetçi zaten ne yapsa bu farkı kapatamaz. Bu da Kılıçdaroğlu için pek geçerli sayılamaz. (Demirel’in yerine Hüsamettin Cindoruk yahut Özal’ın yerine Yıldırım Akbulut gibi) Üçüncüsü: Haddini bilir ki, bir süre sonra koltuğu tekrar ona devredecektir. (Bunun istisnası Abdullah Gül ve Ahmet Davutoğlu gibi duruyor. Ama onu bile tam beceremediler.) Burada koltuğu Kılıçdaroğlu’na tekrar devretme söz konusu değildir. Dördüncüsü: zaten toplum ve seçmenleri de onu asıl liderleri olarak görmezler. O bir “ara durak”tır. Liderin “Hoparlörü”dür. Şimdi bu kriterlere göre durumu birde siz değerlendirin.

Örgütsel Liderlik, Toplumsal Liderlik!..

Ancak yukarıda sayılan örnekler hep başbakanlık ve genel başkanlık yapmış liderlerin yerine gelen kişilerdi. CHP uzun yıllardır iktidar yüzü göremediği için bu ancak “parti içi liderlik” sorunuydu. (Buna belki biraz 12 Eylül sonrası DSP ve Ecevit’in yerine gelen Rahşan Ecevit –ki o da bir Ecevit’ti sonuçta- ve asıl Necdet Karababa sayılabilir. Kaldı ki Ecevit’te eski bir başbakandı. CHP’de ise 1995’teki SHP-CHP birleşmesinde Hikmet Çetin daha “Hikmet Abi” formüllü farklı bir “Kurumsal emanetçilik” yaptı. ) Oysa “Toplumsal liderlik” bambaşka bir şeydir ve kitleleri peşinden sürüklemeyi gerektirir. “Vasat siyasetçiler” in altından kalkabileceği bir durum değildir. Özgür Özel henüz bu sınavı başarıyla vermiş değildir. Ayrıca apayrı bir “Aura” ya da “karizma” gerektirir. (Gerçi Kılıçdaroğlu’nda ne kadar mevcuttu sormaya gerek yok herhalde!) Doğruyu söylemek gerekirse bu karizma şu an için çok parlıyor gibi görünmüyor!

Gerçi Kılıçdaroğlu’da CHP’ye genel başkan olduğunda henüz hiçbir sınav vermemişti. Birdenbire oraya monte edildi adeta. Ancak şu an çoğu CHP’li “Kılıçdaroğlu gitsin, kim gelirse gelsin” psikolojisinde olduğundan işin bu yanı pek sorgulanacağa benzemiyor. Özgür Özel’inde bu konjonktürden yararlanmakta olduğu gözüküyor. O da bunu bir fırsata çevirmiş durumda. (Niye geri tepsin ki zaten?) Sorun bu fırsatı “kalıcı” kılıp kılamayacağındadır!

Bana kalırsa CHP’nin bu noktada asıl sorunu örgütsel liderliği (Genel Başkanlık) bir türlü toplumsal liderliğe çevirememesi ya da çakıştıramamasıdır. Bu kıvamı tutturabildiği anda CHP gerçek bir sıçrama yapabilir. Bundan sonra çıkacak tüm sorunlar buna bağlı çıkacaktır. Bugün için öne çıkanlar bunun için yeterli vasıflara haiz midir en iyisi siz karar verin.

Ummadık Taş Baş Yarar!..

Gerçi Özel, hem kurultayda kazanıp hem de seçimlerde görece başarı kazanır ve hiç umulmadık bir “Performans” sergilerse durumu lehine perçinleyebilir. O zaman önü tam açılır. Hani “ufak tefek gördün Karamürsel sepeti mi sandın” derler ya o hesap. “Çapı” bu görevin altından kalkmaya yeter mi ayrı bir tartışma konusu…

Bu manada yakın sürecin ilginç sürprizlerle dolu olabileceğini düşünüyorum. Örneğin herkes Kılıçdaroğlu’nun kendi olmasa da başkaları tarafından aday gösterileceğini düşünüyor. (Mümkündür!) Fakat ya olmazsa? Son anda “Benden bu kadar, meseleyi aranızda halledin” der ve kendisine “Onurlu bir Jübile” yaparsa? (Ki o zaman bugün ona hakaret edenler “ne kadar sorumlu bir lider” olduğuna dair methiyeler düzeceklerdir eminim!) O zaman Özel’in önü daha da açılır. Yoksa parladığı gibi sönebilirde!..

Kimbilir Kılıçdaroğlu’nun yakın zamanda söylediği “Hiç kimse unutmasın, gemiyi limana sağlam götürmek yine kaptanın görevidir. Kaptan olarak gemiyi limana sağlam götüreceğimi herkes bilsin.” metaforu bu durum için söylenmiş olabilir mi?

CHP Gemisi Enginlere Açılır mı?..

Fakat asıl soru geminin limana yanaşmasından ziyade geminin enginlere nasıl açılacağı gibi duruyor. CHP gemisi şu anda tam karaya oturmasa da halen sığ sularda dolaşıyor görünüyor. Bu manada Özgür Özel’in –şayet genel başkan olabilirse- bir rüzgâr estireceği kesin. Ancak bu rüzgârın ne derece kuvvetli olacağı, bir “Fırtına”ya dönüşüp dönüşmeyeceği hayli şüpheli. Üstelik CHP gibi büyük bir geminin yelkenlerini şişirip şişirmeyeceği şu an için meçhul. Dahası ileride parti içinde tehlikeli “kasırgalar” yaratma ihtimali de var!..

Bilemiyorum: Özel, herkesi şaşırtıp yepyeni bir “lider” profili çizebilir mi? Büyük bir heyecan dalgası yaratabilir mi? (Muhtemelen bir kısım medya destek atacaktır. Ancak medya desteği yetecek mi?) Partiyi toparlayıp, geniş kitlelere güven veren bir “çizgi”ye çekebilir mi? Yoksa o da yeni bir “hayal kırıklığı” olarak CHP tarihine geçer mi?

Unutmayalım, genel başkanı millet seçmeyecek. Sonuçta bin küsur delege seçecek. (Bu manada gidişata bağlı yeni kombinasyonlar, “hesapçı delegeler” faktöründe yeni manevralar ortaya çıkabilir!) Bunların motivasyonları ise apayrı. Bakalım: Özel, -işler istediği gibi giderse- CHP’nin “Makus Talihi” ni yenebilir mi?..

Tabii yeni “Kaptan” olacak kişi gemiyi karaya oturtmasın ya da daha kötüsü kayalara çarptırmasın diyelim o zaman…

16. 09. 2023

NOT: İlginçtir medya Örsan K. Öymen’in adaylığına pek fazla yer vermedi ya da şöyle “bakın bu da var” cinsinden değinip geçti. Adeta görmezden geldi. Oysa Özel’e fazlasıyla yer verildi. Bu bir tercih kullanma ya da pompalama çabası mıydı bilmiyorum. Zaten Öymen’de Özel’den sonra açıklama yaparak bu konumu adeta kabul etmiş görünüyordu. Öyle veya böyle Öymen, bu açıdan Özel’e oranla biraz zayıf kaldı. Maalesef Özel’e göre daha şimdiden sanki kulvar dışına düşmüş görünüyor. Aslında bana göre derdini en net, kısa ama derli toplu ortaya koyan o oldu. (Konuşma tarzı biraz tutuk kaldı o kadar) Arkasında “CHP İlke ve Demokrasi Hareketi” diye bir oluşum olsa da nedense herkes onu sanki bilerek görmezden geldi. Sebebini anlayamadım!!!