18 Şub 2025 15:03 Son Güncelleme: 18 Şub 2025 15:08

Özgür Özel: Türkiye'nin bir sonraki cumhurbaşkanına darbe yapılıyor

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, son dönem artan operasyon ve soruşturmalara tepki göstererek "Türkiye'nin bir sonraki cumhurbaşkanına darbe yapılıyor" dedi.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel partisinin grup toplantısında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Belediyelere kayyım atanmasına, son dönemde peş peşe yapılan operasyonlara, CHP ve Ekrem İmamoğlu'na yönelik soruşturmalara tepki gösteren Özel, "Türkiye, sivil darbe dinamiğinin işlediği bir sürecin içindedir. Türkiye'nin bir sonraki cumhurbaşkanına darbe yapılıyor" dedi. Özel, muhalefeti birlikte olmaya çağırdı.

Özel'in açıklamalarından başlıklar şöyle:

28 GÜN OLDU KARTALKAYA'DA HALA BİLİRKİŞİ RAPORU YOK: Kartalkaya. 36'sı çocuk 78 vatandaşımızın hayatını kaybettiğinden beri, geçen hafta 3 demiştik, 4 hafta oldu. Tam 28 gün oldu. 28 gündür vicdanlar yanıyor, o kor hiç sönmüyor. Biz bu işi 10 günde bitiririz diye söz veren İçişleri Bakanı'nın ağzını bıçak açmıyor. Bilirkişi heyetini genişletiyoruz deyip sulandırmaya çalışan, sonra direnci görünce yeni heyet görevlendirdik denilen bilirkişinin ise raporu hala ortada yok. Gözaltı süreleri uzatıldı. Ardından tutuklamalar, serbest bırakmalar yapıldı ama bir bilirkişi raporuna göre değil, Ankara'dan giden baskıya ve oradaki talimatlandırmaya göre yapıldı. Turizm Bakanlığı'ndan kimseye dokunmadılar ve döndüler, AK Parti'ye yük olmayacak bir sistematiğin içine dönüştürdüler. İnsanın tüyleri diken diken oluyor. Dikkatle takip ediyoruz. Şunu biliyoruz, pazar günü bekleniyor. Turizm Bakanını görevden almak yerine kongre sonrası zaten geniş bir kabine değişikliğinin içinde bu işi eritip AK Parti'nin sorumluluğunu örtme maksadı açıkça görülüyor.

SORUMLUNUN ADI RECEP TAYYİP ERDOĞAN: Hukuken sorumluluklar var, siyasi sorumlu var ama bir tane vicdani sorumlu varsa, böylesi bir dönemde bir tek kişiyi seçeceksiniz, gerisini o seçecek. Meclis olarak karışmayacaksınız. Genel soru veremeyeceksiniz, hesap soramayacaksınız. Hesabı bir kişi verecek denilen yerde, Yenidoğan Çetesini bu hale getiren, o bebeklerin hayatına sebep olan bakanı atayan da bu kültür turizmini atayan da meselenin tek sorumlusudur. O sorumlunun bir adı vardır o da Recep Tayyip Erdoğan'dır.

SAĞLIK BAKANI'NI GÖREVDEN ALDILAR MI?: Tabii Kültür Bakanına istifa edecek misin diyen arkadaşlarına, 'niye edeyim ya, Sağlık Bakanı etti mi' demişti. Seni görevden alır mı? 'Nasıl alacak? Yenidoğan çetesinde Sağlık Bakanını aldı mı da beni alacak' demişti.

Yüzde 70'in üzerinde memnuniyetler görülürdü. O zamanki sağlığa karşı şiddet araştırmalarında somut tespit vardı. Bunların iktidar tarafından kendi lehlerine yoğun iletişimi, sağlık alanında ortaya çıkabilecek herhangi bir olumsuzlukta, her şey bu kadar iyiyken niye benim başıma, yakınımın başına bu geldi diye doğrudan sağlık emekçisini hedef gösteriyor derlerdi.

BU SEFER DE MALATYA'DA REZEV ALAN KRİZİ: Hatay'ın rezerv alan sorunu bütün farklı illerde de yaşanmaya başladı, yaşanıyor. Bu sefer de Malatya Yeşilyurt ilçesinde bir rezerv alan kriziyle karşı karşıyayız. Bilimsel olarak yapılması gereken değerlendirmelerin sübjektif kriterlerle, hele hele değerli yerleri, ya bu garibanların, yoksulların burada işi ne, onları alalım, şuralara taşıyalım, buraları farklı değerlendirelim yaklaşımı Hatay'da aldığı itiraz çeşitli şehirlerden yükseliyor. Bu konudaki takibimizi ve dikkatimizi sürdürdüğümüzü ifade etmek isterim.

FAKİRLEŞMEYEN KİMSE KALMADI: Geriye düşmeyen, geliri gerilemeyen, fakirleşmeyen kimse kalmadı. Eskinin orta direği artık yoksul, eskinin yoksulları ise derin yoksulluğun pençeleri arasında can çekişiyorlar. Bu ekonomik buhranda emekliler, asgari ücretliler kadar mağdur olan kesimlerin başında öğrenciler de geliyor. Yapılan önemli ve bilimsel bir çalışma, Eylül 2024'te üniversite öğrencisinin aylık yaşam maliyetinin 22 bin 920 lira olduğunu gösteriyor. Eylül'den bugüne resmi enflasyon rakamı 6 aylık işlendiğinde 25 bin liraya çıkıyor bu maliyet. Üç öğün beslenme ve barınma giderlerinin bir asgari ücreti aştığı bir ülkede yaşıyoruz. Son yıl okulunu donduran üniversite öğrencilerinin sayısı pandemide donduranların üzerine çıkmış, geride bırakmış durumda. 2023'te 74.000, 2024'te de 56.000 üniversite öğrencisi okulunu dondurdu ve geriye gitti. Burada bir yoksulluk salgınıyla, yoksulluk pandemisiyle karşı karşıyayız. 250 bin üniversite öğrencisi haftanın 3 günü çalışayım, İŞKUR'un bulacağı işte diye başvurmuş durumda. Öğrencilerin nasıl bir yoksullukla, nasıl bir geçim sıkıntısıyla, nasıl bir barınma, nasıl bir karnını doyurma sorunuyla karşı karşıya olduğunun en net göstergesi. Ve bu öğrencilerin neredeyse tamamı KYK kredisi almak durumunda olan öğrenciler, gelir durumları o noktada olan öğrenciler.

İSTİYORLAR Kİ YANGIN, YOKSULLUK KONUŞULMASIN: Elbette istiyor ki yaptığı yargı tacizlerini konuşalım. Konuşacağız. İstiyor ki yaptığı haksız saldırıları, hukuksuzlukları konuşalım ve bu meseleleri konuşmayalım. Yangın konuşulmasın. Yoksulluk konuşulmasın. Yenidoğan çetesi konuşulmasın. Milletvekillerinin doktorları hedef göstermesi konuşulmasın. Öğrencinin açlığı, yoksulluğu konuşulmasın.

RAMAZAN KOLİSİNİN ENFLASYONU YÜZDE 70: Ramazan geliyor Sayın Erdoğan. Ramazan'da insanların açlığı yok, tokların açların halinden anlaması için üzerlerine farz olmuş bu ibadet geliyor ve açlar, tokların kendinin halinden anlamadığını gayet iyi biliyorlar. Ramazandan önce karşılaştırmayı bu sefer Ramazan kolisi için yapalım. 20 yıl önceye gitmeyeceğiz, Sadece geçen seneye gideceğiz. Bir Ramazan kolisi, 8 temel ürün. Ramazan'da karnı doyuracak, kursaktan geçecek, orucu tutturacak, sahurda ve iftarda lazım olan, yetmez ama olmazsa olmaz 8 temel ürün: ayçiçek yağı, bulgur, makarna, nohut, kıyma, un, pirinç ve çay. Aynı koli geçen sene 950 TL'ydi. Bu sene aynı markalar ve aynı satılan yerde 1.610 TL Artış yüzde 70. Buradan mübarek Ramazan yaklaşırken oruca niyetlenen ve alışveriş yapması gereken herkesin bu hesabı gözüne, vicdanına emanet ediyorum. Bu yüzde 70 mi Ramazan kolisinin enflasyonu? Peki reva mı asgari ücretliye verilen zam yüzde 30. Emekliye gelince, son verdiği zam yüzde 15. Geçen Ramazan'dan beri verilen toplam zam yüzde 40'ın biraz üstünde. Tayyip Erdoğan, ben emeklimi hiçbir zaman enflasyona ezdirmedim, hiçbir zaman ben asgari ücreti enflasyona ezdirmedim diyenleri milletimizin vicdanına havale ediyorum. Milletimizin vicdanına.

ERDOĞAN'LA SÜREKLİ BİRBİRİMİZİ TAKİP EDİYORUZ: Biz Tayyip Erdoğan'la sürekli birbirimizi takip ediyoruz. O, sıcak salonlarda atamadıklarına kendini alkışlatıyor. O da beni takip ediyor, 'Sayın Özel' diyor, 'memleket memleket gezip sarraflara girip, kuyumculara gidip altın hesabı yapıyor' diyor. 'Altın hesabını bırak' diyor ve başka bir yere çağırıyor beni. Çağırdığı tarafa gitmiyorum diye çıldırıyor. Benim Manisa hariç 54 memlekete 213 ziyaret yapmışım bir yılda. Tayyip Bey deprem bölgesinde bile tek ile gitmiş, saatler kalmış, sıcak bir salonda beşli çeteye ödül dağıtmış. Oysa ben onu ben onu konteynerlara çağırdım. Bir yılda hepiniz evine gireceksiniz dediği 670 bin kişinin sesini duymaya çağırdım. Hatay'daki 222 bin kişiden 215 bininin inin hala konteynerda olduğunu görmeye çağırdım.

ASGARİ ÜCRET İLK KEZ ÇEYREK ALTIN ALAMAZ HALE GELDİ: Bak, son bulduğum rakam nedir? Asgari ücret ilk 1951'de belirlenmiş. 1951'den bugüne kadar, üstünden 74 sene geçmiş, asgari ücret ilk kez bu sene bir tam altın alamaz duruma gelmiş. Bu hale getiren Erdoğan'ı, ona oy veren ve bu altın hesabını herkesten iyi bilen Ayşe teyzemle Mehmet amcama şikayet ediyorum.

Bu fakirliğin, yoksulluğun temel nedeni ne diye sorarsanız dünyadaki bütün ekonomistler şöyle söyler; Ülkenin tuttuğu yol doğru değil. Birinci Cumhurbaşkanının gösterdiği yön belliyken tersi yöne giden ve gitmek için de herkesi ikna etmeye çalışan bir anlayış var. Gazinin gösterdiği yönde bağımsız yargı, güçlü parlamento, kuvvetler ayrılığı var. Hukukun, kuvvetler ayrılığının ve hukuk devletinin, demokrasinin peşinden gidenlerin 10 kat gerisindeyiz. İyi olduğumuz, gitmeye niyetlendiğimiz yerdekiler.

KAYYIM VE HDK OPERASYONUNA TEPKİ: Hissiyatıyla uyanmalar, alarmla değil kötü haber telefonlarıyla uyanmak artık muhalefetin tümünün ana gündemi, yaşantısının bir parçası. En son 1 milyonu aşan nüfusuyla Van Büyükşehir Belediyesi'ne bir kayyum daha atandı. Dün bunları not almıştık. Bu sabah genel başkanlarıyla da konuştuğum EMEP'in, DİSK'in, toplumsal muhalefetin birer parçaları olan pek çok yapının çok sayıda mensubu bir gerekçeyle, yaratılmaya çalışılan bir algıyla, efendim 5 sene önce bir konferansa davetlilermiş, gitmişler, demokrasi konuşmuşlar, toplumsal muhalefeti güçlendirmeyi konuşmuşlar. Bugün onların her birisinin kapısına polis dayandı, yeni bir operasyon başladı. Kayyum olarak atanan valiler halkın iradesini bir kez daha yok sayarken buna demokratik itirazlar şiddetle ve yeni gözaltılarla ve tutukluluklarla cezalandırılıyor ve 11 ayda 11 belediyeye kayyum atandı. Geçmişte olduğu gibi bugün de bu hukuksuzluğa kime atandığı ve algı operasyonuyla nelerin söylendiğine bakmaksızın karşı çıkmaya devam ediyor. Dün güçlü bir heyetle, kamuoyu tarafından dikkatle takip edilen bir ziyareti Van'a gerçekleştirdik. Van sokaklarındaki bu demokrasi dayanışmasına CHP'nin verilen önem, duyulan güven ve geleceğe dair umut şunu gösteriyor ki adı Zafer Partisi de olsa, DEM'li belediye de olsa, CHP de olsa, Emek Partisi de olsa, yarın başka bir parti de olsa, taban tabana zıt siyasetler de olsa, bu iktidarın karşısındaki bütün muhalefete düşen şudur; kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiçbirimiz.

HAKKININ ARAYAN İŞÇİLERİN YANINDAYIZ: Antep'te 11 fabrikada işçiler, yemek ücretlerinin, yol ücretlerinin ellerinden alınmasına isyan ediyor. Enflasyon karşısındaki zam talepleri ve AK Parti milletvekilinin fabrikasında 'zenginliğimizi Allah verdi' diyen ama çalışanına vermeyenlerin durumu ortada ve buna itiraz eden BİRTEK-SEN Genel Başkanı Mehmet Türkmen önce gözaltına alındı, had bildirildi, akıllı ol dendi, salıverildi. Ardından dün tekrar gözaltına alındı, akıllanmıyorsun deyip hapse atıldı. Onun isyan ettiği fabrika, AK Parti milletvekilinin fabrikası, 2023 yılında 3 milyar lira ciro yapmış. Ödediği vergi yalnızca 390 bin lira. Dönmüşler emekçinin yemeğine, yol parasına göz dikmişler. Öte yandan Türkiye'nin iki büyük fast food zincirinin 7 bin işçisi konkordato mağduru. Ancak Çalışma Bakanlığı yanlarında duracağına işçiyi yalnız bırakıyor, hak aramalarına engel oluyor. Çayırhanlı madencilerin attıkları her adıma eşlik ettik. Hakkını arayan kim varsa onun da yanında, yakınında, dimdik arkasında durmaya devam ediyoruz.

ORMANI YAKIYORLAR, HEPİMİZİ YAKIYORLAR: Gazetecilere, Barış Pehlivan’a, Kürşat Oğuz’a, 20 gündür tutuklu olan Suat Toktaş'a, Seda Selek'e, Serhan Asker'e, 4 yıldan 9’ar yıla kadar hapis cezaları talep edildi. Hesap ediyorlar ki Halk TV’yi susturabiliriz, özgür basını susturabiliriz, gazetecileri sindirebiliriz. Bugün de aralarında 4 gazetecinin de olduğu 52 kişi yeni bir şafak operasyonuyla sindirilmeye çalışılıyor. Bir yandan bakıyorsunuz çok farklı siyasi partilerin genel başkanları, yöneticileri. Bakıyorsunuz, Erdoğan’ı defalarca yenmiş İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ve belediye başkanları, belediye meclis üyeleri. Bir tarafta muhalif olan tüm gazeteciler, bir tarafta sendikacılar, onun yanında TÜSİAD, onun yanında, yanında, yanında, yanında, herkes birden bu iktidarın baskısının altında ve sopasının hedefinde. Neler oluyor diye bakan ve bu olan bitene biraz uzakta bakıp da bu yaşananları gören vatandaşlarımıza şunu söylemek isterim. Bir Afrika atasözü var, 'Eğer ormandan aslan, zebra, ceylan, sırtlan hep birlikte aynı yöne kaçıyorlarsa orman yanıyor demektir.' Ormanı yakıyorlar, memleketimizi yakıyorlar, hep birlikte sahip çıkmak durumundayız

ERDOĞAN'A HÜDA-PAR ÇIKIŞI, 'KİMLER KİMLERLE BERABER': HÜDA PAR hafta sonu 'Kürt sorunu çalıştayı' yapmış. Kürt sorununu HÜDA PAR’ın yarattığı zeminde tartışmaya kalkarsak bu parti kendini inkâr etmiş olur. O HÜDA PAR ki domuz bağcılarının partisidir, kadına karşı şiddetin vücut bulduğu partidir, 'bekar kadınları sahiplendirmek lazım' diyebilen bir partidir. O HÜDA PAR bayrağa, devlete, Atatürk’e karşıdır. Demokrasiden yararlanıp demokrasiyi ortadan kaldırmaya çalışmaktadır. HÜDA PAR’a sesim yok ama Recep Tayyip Erdoğan’a söyleyecek bir sözüm var: Kimler kimlerle beraber Tayyip Bey? Kimler kimlerle beraber?

TÜRKİYE SİVİL DARBE DİNAMİĞİNİN İŞLEDİĞİ BİR SÜRECİN İÇİNDE: Son olarak, çok kritik ama sonu güzel bir sürecin içindeyiz. Biraz önce bahsettiğim baskılar, hukuksuzluklar her birimizi bir şekilde tehdit eden kişilere, kurumlara, hatta partilere yönelik siyaset alanıyla ilgili birtakım tasarımları içeren bir sürecin içindeyiz. Bugün bu kürsüden kayda geçirmek isterim ki Türkiye, sivil darbe dinamiğinin işlediği bir sürecin içindedir. Türkiye’de yaşanan ve yaşatılan süreç bir sivil darbe girişimidir. Darbeyi askerler yaparsa askerî darbedir, siviller yaparsa sivil darbedir ve darbe, ülkeyi yönetenlere karşı yapılır. Bütün dünya muhalefete bakar. 15 Temmuz'da 'Cumhuriyet Halk Partisi, seçilmiş parlamentonun ve demokrasinin arkasındadır, darbecilerin karşısındadır ve bu darbeye meydan okumaktadır' diyen kişi benim. Bir Cumhuriyet Halk Partili de bunun dışında bir tutum ve tavır içinde olmamıştır. Sayın Erdoğan okuduğu bir şiirden dolayı siyasi yasak aldı. Biz o siyasi yasağı desteklemedik. Hatta devamında partisinin başında olup milletvekili olamadığı için Sayın Baykal Anayasa’yı değiştirip o Siirt’teki milletvekilimizi de istifa ettirtip yapılan ara seçimle Erdoğan’ı Meclis’e taşıyıp başbakan yapacak kadar, o sürece olanak sağlayacak kadar bir demokratik olgunluk ve erdem göstermiştir.

MUHALEFET BASKI ALTINA ALINMAK İSTENİYOR: Şimdi Ekrem İmamoğlu kendisine karşı açılan 5 ayrı davada ışık hızıyla 2,5 yıl hapsi isteniyor. Sayın İmamoğlu’na 5 ayrı davadan 5 sefer siyasi yasak isteniyor. Ankara’da MİT eliyle tetiklenen bir süreci ifşa etmiş ve o an için o ifşanın üzerinden durdurmuştuk. Belediye başkanlarımız, belediye meclis üyelerimiz tutuklanıyor. Muhalefetin tüm muhalefet olanakları, sesini duyuracağı televizyon kanalları, haberlerini yapan gazeteciler, onlarla birlikte eylem yapan sivil toplum örgütleri baskı altına alınmaya çalışılıyor ve dört bir yandan bu giderken bu sivil darbe girişimi Cumhuriyet Halk Partisi’ne karşı da kirli bir planın içinde.

Türkiye'nin bir sonraki cumhurbaşkanına darbe yapılıyor."