Özgür Özel “Aday değilim” demedi! “İstemem yan cebime koy” mu olacak?
Medyaradar siyaset analisti Atilla Akar, CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in adaylık açıklamasını değerlendirdi…
Efendim: insanlar görmek istediğini ya da zannettiğini görür. Belki bende öyle yapıyorumdur. İnsani bir zaaf bu. Nitekim bakıyorum da Özgür Özel’in CHP içi adaylık tartışmalarına dair beyanını “Özgür Özel aday olmayacağını açıkladı” şeklinde algılayanlar veya yansıtanlar var. Bunlar okuduklarını anlamıyorlar herhalde. Kel alaka!..
Ancak Özel’in haklı olduğu bir nokta var. Normal seçim süresini, yani 2028’i baz alırsak gerçekten bu tartışmalara girmek, bir ismi işaret etmek ya da öne çıkarmak için erken görünüyor. Lakin kılıçlar kınından çıkmasa bile parti ve kamuoyu içinde daha şimdiden –hatta çok önceden- bazı isimler telaffuz edilmeye başlandı bile. Hatta bunun ateşli savunucuları dahi var. Kimileri yatırım amaçlı yalakalık olsun diye kimileri hakikaten savunduğundan kimileri de kasti ve türlü amaçlarla bunu gündeme getiriyorlar. Artık kim ne beklenti güdüyorsa!..
Kim bilir belki de bütün bunlar olası bir “erken seçim ihtimali” üzerine kurgulanmış hesaplardır. Öyle veya böyle bir şekilde bunların gündeme gelmesi kaçınılmaz görünüyor. Her ne kadar Özel bunları ötelemeye, bastırmaya, yok saymaya çalışsa da önümüzdeki süreçte ama iyi ama kötü niyetle bir şekilde önüne geleceği aşikâr gözüküyor. Bundan kaçmak istese bile kaçamayacağı anlaşılıyor. O yüzden engellemeye çalışmak boşuna!
Erkenden Yıpratılmak İstemiyor!..
Özel ise doğal olarak bu tartışmalardan rahatsız oldu. Oldu, çünkü daha tam partiye hakim olmadan, hazırlığını tamamlamadan, önünü görmeden ve hepsinden önemlisi muhtemel rakiplerinin hamlelerini hesap edemeden kolları sıvamak istemiyor. Kendisini şimdiden ortaya atmak yıpratmakla eş anlama geliyor. Zaman ve zemin tam müsait değil. Bu da anlaşılır.
Dahası bunu önerdiği yeni parti çizgi ve üslubuna uygun bir şekilde yapmak zorunda hissediyor. Hem Kılıçdaroğlu’nu bu açıdan eleştirip hem de aynı davranamaz. Nitekim bunu alenen beyan ediyor. Aslında Kılıçdaroğlu’nu hedefleyen şu sözleriyle onun altını çiziyor: "Geçmişte yaptığımız hataları tekrar etmeyeceğiz CHP'nin Genel Başkanı olarak kendi adaylığımı dayatmak, CHP'nin tarihi bir fırsatı kaçırmasını sağlamak, CHP'nin birilerinin tükenmekte olan iktidarına tekrar fırsat vermek gibi bir hata yapmayacağımdan herkes emin olsun."
Bence de böyle bir “hata” yapmayacaktır. Lakin burada bazı mühim nüanslar var gibi geliyor bana. Birincisi: gerçekten de Özel’in Kılıçdaroğlu gibi “Ben adayım” diye ortaya çıkması, 6’lı masa gibi bir masa kurması, kendisini destekleyecek küçük partilere bol keseden milletvekilliği dağıtması artık beklenemez. Özel “Dayatmak” tan bunu kastediyor belli ki. Bu zaten mümkün değil!..
İkincisi: “Teknik direktör” benzetmesiyle kendisini “Genel Başkanlık” makamında konumlandırıyor. Ancak bunu şu an ile sınırlıyor. Son Habertürk söyleşisinde “Genel başkan ne olursa olsun 5 sene sonra aday olacak demek riski getiriyor. Ya daha rahat kazanacak aday varsa… Ben bir adayı dayatmam, partinin seçilmiş kurulunu dışlamam. Başka yerde karar alıp onlara dayatmam. Bütün seçilmişlerden görüş alırım… En geniş toplumsal kabulle en çok oyu alacak bir CHP'li Cumhurbaşkanı adayı yapacağız ve bu seçimi kazanacağız. Bunun önünde kendim dahil kimsenin ihtirasını kabul etmem… Yarın üç santroforla oynarsınız, tek santrofora geçersiniz. Bu o günün işi. Bir kez daha söylüyorum; bugünden aday tartışmalarına son nokta Özgür Özel tarafından konulmuştur. Adayı günü gelince konuşacağız ”
Bu Mutlak Bir karar Olamaz!..
Fakat burada aralık bir “Kapı” görünüyor. O da kendisinin de savunduğu demokratik seçim ya da tercih mekanizmasıdır. Eğer Özel, Genel Başkanlık makamında başarılı olur, partiye çeki düzen verir, topluma da o güveni, heyecanı verirse neden olmasın? Parti ve kamuoyu Özel’i işaret ederse Özel bunu cevapsız bırakabilecek midir? Parti ve kitleler kendisine rağbet ederse “Yok ben olduğum yerde kalayım” mı diyecektir? Zaten açıktan “ben kesinlikle aday olmam” demiyor.
Dahası bugün için hakikaten Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş isimleri daha ön planda ve daha geçerli görülüyor. İmajları, popülariteleri, topladıkları sempati Özel’e oranla daha fazla izlenimi veriyor. Özgür Özel dahil kimse de aksini söylemiyor zaten. Bunlar şu anın gerçekleri. Yarını ise kim bilebilir?..
Lakin bunların değişmeyeceğinin, eksilip, azalmayacağının garantisi mi var? Olayların üst üste geldiği, koşulların sürekli değiştiği zeminin iyice kayganlaştığı, zamanın yıprattığı, kendi hataları veya muhtelif lobilerce kurulacak tezgâhlar ya da açılacak savaşlar sonrası imajların, popülaritelerin, sempatilerin değişmeyeceğinin, hatta yerle yeksan olmayacağının garantisi mi var? Bugün popülaritesi yüksek olanların yarın düşmeyeceği ne malum? Siyaset bu her şey olabilir!..
Genel Başkan “Aday gösterilemez” Diye Bir Kural mı Var?..
Ortada Kılıçdaroğlu vakası gibi olumsuz bir örnek olabilir. Bundan dolayı ihtiyatlı yaklaşımda olabilir. Fakat bu adeta bir “Kural” haline getirilebilir mi? “Genel başkanlar aday olamaz” diye bir kural mı var? O yüzden bu anlama gelebilecek, muğlak, bağlayıcı laflar etmemek lâzım. (O manada Özel, ayağına gereksiz bir pranga taktı!) Hatta normal olan genel başkanın aday olması değil mi? Tamam, “sütten ağzı yanan yoğurdu üfleyerek yermiş” ama bu da başka tür bir “dayatma” hatta o kişiye haksızlık olmaz mı? Yoksa Özel kendini o makama layık göremiyor mu? Bir cesaret ya da özgüven eksikliği mi var?..
Genel başkan her kim ise, başarılı, yeter vasıflara sahipse, o görevi omuzlayacak kapasitedeyse ve toplumsal desteği de yeterli ise neden olmasın? Kanaatimce bu konuda verilebilecek en doğru karar -aday kim olursa olsun- günü geldiğinde kimsenin kendini sınırlamadan, tercihi partiye ve topluma bırakmasıdır. Özel’de bunu savunuyor görünüyor ama beyhude yere kendini sınırlayarak. Belki “istemem yan cebime koy” da yapmıyor görünüyor ama “Şu şartlarda isterim” de demiyor yahut diyemiyor.
Samimi Açıklık Her Zaman Kazanır!..
Şimdiden çıkıp, kendini de dışlamadan ya da başka pozisyona sokmadan, samimiyetle “Ben yahut başka bir arkadaşımız, kazanma şansına sahip olur ise, partimiz ve toplumda teveccüh gösterirse o görevi üstleniriz. Ancak o ana kadar bu konuda spekülasyon yürütmenin manası yoktur” dese sanırım daha doğru ve dürüst olurdu.
Bana kalırsa sonunda olacağı da zaten bu!..
09. 05. 2024