ÖZ - PKK SEYAHAT’ten bir bilet lütfen! Öcalan’a Kandil yolları görünür mü?
Medyaradar analisti Atilla Akar, PKK Yürütme Komitesi’nin açıklamasındaki önemli bir noktaya dikkat çekti…
Efendim; PKK yürütme Komitesi’nin açıklamasını gördükten sonra kafamda nedense eski Türk filmlerinden bazı sahneler canlanıverdi. Hapisten tahliye olan eski “Kader mahkûmu” Abdullah Öcalan elinde tahta bavuluyla Haydarpaşa Garı’nda trenden iner. (Fonda Ferdi Tayfur’dan “Susadım çeşmeye varmaz olaydım” çalmaktadır.) Şaşkın bakışlarla etrafı süzer. Deniz tarafından martı çığlıkları yükselmektedir. Kadrajda eski “Şirket-i Hayriye vapurları” kuğu gibi süzülmektedir!..
ÖZ –KANDİL SEYAHAT Hizmete Hazır!..
Sonra bir taksi tutup “Harem’e çek” der. Harem’e gidip “ÖZ – KANDİL SEYAHAT” yazıhanesine girer. Onu gören çalışanlar “Serok Apo hoş geldin” diye ellerine sarılırlar. Çay ikram ederler. Öcalan “Kandil’e bir bilet. Pencere kenarı olsun” der. Çalışanlar “Emrin olur başkan” derler ve hemen bir bilet keserler. Böylelikle Öcalan’ın Kandil yolculuğu başlar. Yolda Susurluk tostu yer ve köpüklü ayran bile içer…
Öcalan Kandil’de adeta devlet başkanı gibi karşılanır. Kırmızı halılar serilir. PKK şefleri hazır ol durumunda beklerler, selam çakarlar. PKK’lılardan oluşmuş bir tören kıtası hazırlanır. Öcalan onları denetler. “Nasılsın Gerilla!..” diye bağırır, onlarda ona sıkı bir “Sağol!..” çekerler. Acilen kongre toplanır. Öcalan “Sevgili Hevaller, bırakalım bu işleri fırçalayalım dişleri” diye seslenir. Onlarda ona “Haklısın önder” derler ve PKK’nın fesih kararı alınır. Halaylar çekilir. 41 pare top atışı yapılır. Fener alayları tertiplenir. Bu kâbus sona erer!..
“Serok Apo Buyurun Kongreye!”
İşin ironisi bir yana, böylesi bir sahne yaşanabilir mi acaba? Dahası “Bunları nereden çıkartıyorsun amma da geniş hayal gücün var?” diye sorabilirsiniz. İşi şakaya vurmam bir yana, aslında bunu PKK adına yapılan yeni açıklamadan çıkartıyorum. Yani uydurmuyorum. Uydurduğum yanı işi espri kurgusuyla aktarıp, biraz gırgıra vurmam.
Malum, PKK yaptığı açıklama ile “Ateşkes” ilan etti. (Dikkatinizi çekerim. Silah bırakma değil, ateşkes!) Zaten şu aşamada fazlası beklenemezdi. Açıklamada ayrıca PKK, feshe yönelik kongresini toplamak için hazır olduklarını belirtti. Ancak burada bana göre en dikkat çekici husus Abdullah Öcalan’ın “Kongreyi bizzat yürütmesi gerektiği” nin vurgulanmasıydı.
Açıklamada, "Abdullah Öcalan’ın fiziki özgür yaşar ve çalışır koşullara kavuşması, arkadaşları dahil istediği herkesle engelsiz ilişki kurabilmesi gerekir" ifadeleri yer almaktaydı. Yanı sıra Kongreyi toplamak için "hazır" olduklarını belirterek, "uygun güvenlikli ortamın oluşması ve kongrenin başarısı için de [Öcalan'ın] bizzat yönlendirmesi ve yürütmesi gerektiğinin" belirtilmesiydi.
İyide Bu Nasıl Olacaktı?..
Peki bu nasıl gerçekleşecekti? Abdullah Öcalan halen İmralı’da olduğuna göre kongreye nasıl katılacaktı? Bunun için üç yol vardı. 1) Öcalan serbest kalır ve Kandil’e gitmesine izin verilir. 2) Öcalan kongreye bir video-mesaj gönderir. Kongreden beklentilerini özetler ve tekrarlar. 3) İmralı’da kurulacak bir uydu sistemle kongreye görüntülü olarak katılır.
Birinci yol şu an tıkalı görünüyor. Zaten bir dizi hukuki ve toplumsal sorun çıkar. Ayrıca gitmesine izin verilirse kontrolden çıkabilir. İkinci yol yetersiz kalabilir. Video kimseyi tatmin etmez. Üçüncü yol daha mümkün ve interaktif görünüyor. Tabii Adalet Bakanlığı gene arıza çıkartmazsa!..
Ancak bir şart olarak öne sürülen “Kongreyi bizzat yürütmesi gerektiği” ve “Abdullah Öcalan’ın fiziki özgür yaşar ve çalışır koşullara kavuşması” başka bir duruma işaret ediyor gibi. O halde böyle bir “ihtimal” olabilir mi? Şu an için “İmkânsız” görünüyor ama “Umut hakkı” kapsamında yakın gelecekte neden olmasın? (Bize “Öcalan zaten İmralı’dan dışarı çıkmak istemiyor” gibi mantıksız propaganda yapılıyor ama orası çok şüpheli.) Artık “Olmaz olmazlar süreci” ndeyiz. Adam ne de olsa taahhüdünü yerine getirdi. Ya “Ben sözümü tuttum hadi bakalım sıra sizde” derse!..
Sürpriz Durumlar Doğabilir!..
İddia edildiğine göre önümüzde aşamalı bir süreç var. En az 3-4 ay sonra yeni aşamaya geçilecek. Bu süreçte hem gözlem yapılacak hem de bazı prosedürler işletilecek. (Silahların durumu, şeflerin dış ülkelere gitmesi, sıradan militanların ülkeye nasıl geri döneceği, topluma uyum ve istihdam sağlanması, demokratik reformların gündeme gelmesi, vb) Belli ki devletin güvenlik ve istihbarat birimleri bu konular üzerinde çoktandır yoğunlaşmış vaziyetteler. Muhtemelen ileride çok kapsamlı ve şaşırtıcı gelişmeler yaşanacak. Bakalım bu “Paket” ten sürpriz daha neler çıkacak?..
Birde iyice saftiriğe bağlamışlar var. Onlara kalırsa PKK ve Öcalan bütün bunları “Hilal-i Ahmer” yararına yapıyor. (Hatta “Terörden onlarda bıktı” diyenler bile var!) Her ne kadar iktidar ve denetimindeki medya bunu gizlemeye çalışsa da bu ancak belli bedeller karşılığı olabilirdi. Aksi mantığa aykırı!..
Biliyorum; çok “İmkânsız” hatta “Uçuk” görünüyor. Lakin olayın bundan sonraki adımı PKK’nın kongresini toplayıp “Fesih kararı” almasına ve Apo’nun da bizzat kongreye önderlik etmesine kaldıysa sizce Öcalan’a böyle bir “vize” verilebilir mi? (“Yok canım bu kadarda olmaz” mı dersiniz yoksa “yeter ki iş hallolsun” mu?) Siz ne dersiniz?..
03. 02. 2025
NOT: Bu tartışmada ilginç bir yön ise muhalefetten gelen “Şeffaflık” çağrılarıydı. Anlaşılan bazıları durumu kavramakta zorlanıyordu. Misal, CHP - Özel iktidarda olsa farklı mı davranacaklardı? Dahası devletin mahrem konularında şeffaflık olabilir mi? O yüzden kimileri bazı konuları çok yanlış anlıyorlar. Bu gibiler devletin gizli yürüttüğü işler hakkında “Madem demokrasi var her şeyi öğrenmek bizimde hakkımız. Bizi de bilgilendirin. Şeffaflık olsun” diyorlar. İlk bakışta çok güzel bir talep gibi geliyor. Eğer kötü niyet yoksa çok “Safça” ve fazla “idealistçe” bir yaklaşım bu. Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir demokrasi ve cam gibi “Şeffaf” bir devlet yok. Bu zaten “Devlet” misyonu ve kavramına aykırı. Bu tarz işler devletin gizli birimlerince –doğru veya yanlış- gene gizli olarak yürütülür. Toplumla ancak “gerektiği ve istendiği kadar” bilgi paylaşımı yapılır. Olayda bazı şeyler sezinlense bile somut realite adımlar atıldıkça anlaşılır. Bir projenin ve o proje ekseninde bir “Anlaşma” olduğu ancak çok sonraları netleşir. Tabii bu gizliliği kötüye de kullanabilirdiniz iyiye de. O başka!..