Ülkemizde her dönem dizilerin süresi tartışma konusu olmuştur. Önce oyuncuydunuz, şimdi yapımcı olarak bu konuyu nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu sürenin kısalmasını oyuncu da ister yapımcı da ama şu an ülkemizde böyle bir düzen var ve bu bir zincir. Reklam verenden başlayarak oyuncuya kadar gidiyor. Reklam verenlerin televizyon kanallarıyla yaptığı anlaşmalardan dolayı biz dizi sürelerini bu şekilde yayınlıyoruz. 90 dakika çalışırken çalışma şartlarından şikâyet ediliyor ancak 45 dakika olduğunda da dizinin bütçesi kısılacaktır. Benim setimde insanlar “Şu günü de şöyle kötü geçirdik” demeyecek. Egoların fazla olduğu bir sektörde bizim işimiz de onları yönetmek.
Bugüne dek defalarca Hatice Şendil’e yaptığınız sürprizlerle gündeme geldiniz. Siz sürprizlerden hoşlanır mısın? Aslında sürprizlerden nefret ederim. Sürpriz yapmayı da yapılmasını da sevmem. Öyle geçiş dönemlerine denk geldi ki yapmam gerekti. Aslında bunlar planlı programlı şeyler değildi. Otokontrolü çok yüksek biriyim. İşimde ya da çevremde olan şeylere hâkim olmayı seviyorum. Benim için yeni bir dönem başlıyor.
Yapımcı olarak çalışmayı çok istediğiniz oyuncular veya yönetmenler var mı? O konuda hayal gücümü açık tutuyorum. Çünkü benim 4 dilim var. Türkçe’nin yanı sıra İngilizce, Fransızca ve İspanyolca biliyorum. Neden Amerika’daki bir yönetmene burada bir şey çektirmeyeyim veya mesela Jean Reno’yu neden bir filmde oynaması için ikna etmeyeyim? Bu konuda biraz uçtuğumu söyleyebilirler ama benim için imkânsız diye bir şey yoktur.
Sevgiliniz Hatice Şendil ile birlikte çalışmak ister misiniz? Eğer Hatice sektöre yeni adım atmış bir oyuncu olsaydı istemezdim. Şu an yaptığı işlerle kendini o kadar güzel kanıtladı ki benim gözümde Hatice Şendil çalışabileceğimiz oyunculardan biridir. Belki bir gün yollarımız kesişir. İlk yaptığım işte ve projeler için öyle bir düşüncemiz yok. Olursa da olmasın diye önünü kesmeyiz.