02 Kas 2010 10:45
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 11:45
''ÖYLE BİR GEÇER ZAMAN Kİ'NİN SUYU ÇIKTI!''
Hangi köşe yazarı Kanal D'nin bol ratingli dizisini topa tuttu?
Ve Öyle Bir Geçer Zaman ki’nin suyu çıkar
Sevgili ‘Öyle Bir Geçer Zaman Ki’, geçen hafta yayımlanan bölümünü izlerken sonunda işin suyunun çıktığını idrak ettim.
ÖBGZKİ’nin* 7 haftadır yapmakta olduğu şeye psikolojide hipnoz deniyor. Bu kadar yakından bildiğimiz bir hikâyenin bu denli acıklı olabilmesinden ötürü resmen hipnotize olmuştuk. İlk defa birisi, orta sınıf bir Türk ailesinin hayatının berbat olması için hiç karmaşık olaylar gerekmediğini anlamıştı. Bir zayıf karakterli adam yetiyordu. Ali Kaptan, efendi adam. Evinde ise baskıcı bir baba. Muhakkak çocuklarını severdi, belki cüzdanında bazılarının resimlerini bile taşıyordu, ama insan çocuğuyla ne yapar bilmiyordu. Boyu 1.70’in altında olmasına karşın iyi niyet abidesi Cemile için odun gibi bir kocaydı; Carolin’e sorsak bize Ali’nin ‘serseri bir âşık’ olduğunu anlatacaktı.
Ne yaptın sen Mete?
İzleyici perişandı. Ali’ye edilen bedduanın haddi hesabı yoktu. Doğrusu, Erol Taş’ın sokakta dayak yediği zamanlar artık o kadar da tuhaf gözükmüyordu.
Derken işler çığırından çıkmaya başladı. Evin delikanlısı, isyanı isyanımız olan, gül gibi Mete küçük bir Terminatör’e dönüştü. Babaya bıçak çekmeni anlamıştık Mete. Üzerinde baskı kuran adama başkaldırışındı o. İyi de amcana ne diye saldırdın? Amca çirkin şeyler söyledi, söylemese daha iyi insan olurdu, fakat gecenin bir yarısı evinden 17 yaşında bir genç kız kaçmış her kaba adam bunu yapabilirdi. Bizim genç ‘Yok Edici’; “Mete-artık-durmayacak!” diye haykırarak adamın üzerine çullandı. Ve zavallı dört kardeş, sokağın ortasında kalakaldılar. Şimdi bu gerçek mi? Çok da memnuniyetle kabul edilmediğini bilen hangi genç, gideceği başka hiçbir yer olmadığı hâlde kalkıp onu ve tüm kardeşlerini evine almış amcasının suratına yumruğunu oturtur? O yumruğu ısıra ısıra susar odana çıkarsın. Gerçek dediğin böyle olur, ki 6 yaşındaki tatlı Osman gece yarısı sokağın ortasında pijamalarıyla koşturmadan da bu çok acı bir şeydir. Ama senaristi dürten o şeytan… “Hadi Rocy, hadi Rocky, daha acıklı yapabilirsin!”
Cemile hala mantıksız
Bu kadar incelikli düşünülmüş bir ailenin amcasının niye böyle sebepsizce fesat olduğunu şimdi anlıyordum. Amcayı seversek ailemiz kimsesiz kalamıyordu. Ve bu o kadar da acıklı olmuyordu.
Keza. “Eveet, ben Cemile!” diye bağırarak bıçağı Carolin’in midesine sapladığında Cemile’de suç aramadık. Elin Hollandalısı gelmiş, karısının önünde adamın yanağına şuh bir öpücük kondurmuş, “Bu adam benim” demeye getiriyordu; senelerdir uysal bir eş taklidi yapmaktan kayışı koparan Cemile’nin tabii ki arkasında duracaktık. Bıçaklandıktan sonra ipleri eline alan büzüşük dudaklı Carolin ise Cemile’yi hapisten çıkarmak için şart koşuyordu; önce Cemile boşanma davası açacaktı. 6 yaşında bir çocuğu, bıçak çektiği babasıyla bırakılması tehlikeli bir oğlu ve kendisi hapiste kalırsa üç kardeşinin sorumluluğunu üstlenmek zorunda kalacak gencecik bir kızı olan Cemile ise mantıksız davranmaya azmetmişti. Çocuklar sefil olup Cemile hapiste dayak üstüne dayak yerken, Ali ve Carolin, Cemile’nin yastıklarında evcilik oynuyorlardı. Biz üzülmeye devam ediyorduk, oyun bozulmuyordu.
Olanlar artık daha az gerçek
İyi bir dizinin matematiğini açıkça görmek hiç kolay değil. “Zirvedeyken bırak.” demişler. Olayları bu kadar zorlamayacaktın ÖBGZKİ. Sonunda tanrılar çıldırdı, hipnoz sona erdi. Olanlar şimdi daha az gerçek, daha çok dizi gibi görünüyor. Lütfen bu deliler ailesini toparla ve tanıdığımız o canım anneyi, o güzel kardeşleri geri getir. Hadi Rocky, bunu yapabilirsin!
İmza: Bir izleyicin.
*Öyle Bir Geçer Zaman Ki’nin adını biraz kısalttım, kötü mü yaptım?
Deniz Gedizlioğlu/Radikal
Sevgili ‘Öyle Bir Geçer Zaman Ki’, geçen hafta yayımlanan bölümünü izlerken sonunda işin suyunun çıktığını idrak ettim.
ÖBGZKİ’nin* 7 haftadır yapmakta olduğu şeye psikolojide hipnoz deniyor. Bu kadar yakından bildiğimiz bir hikâyenin bu denli acıklı olabilmesinden ötürü resmen hipnotize olmuştuk. İlk defa birisi, orta sınıf bir Türk ailesinin hayatının berbat olması için hiç karmaşık olaylar gerekmediğini anlamıştı. Bir zayıf karakterli adam yetiyordu. Ali Kaptan, efendi adam. Evinde ise baskıcı bir baba. Muhakkak çocuklarını severdi, belki cüzdanında bazılarının resimlerini bile taşıyordu, ama insan çocuğuyla ne yapar bilmiyordu. Boyu 1.70’in altında olmasına karşın iyi niyet abidesi Cemile için odun gibi bir kocaydı; Carolin’e sorsak bize Ali’nin ‘serseri bir âşık’ olduğunu anlatacaktı.
Ne yaptın sen Mete?
İzleyici perişandı. Ali’ye edilen bedduanın haddi hesabı yoktu. Doğrusu, Erol Taş’ın sokakta dayak yediği zamanlar artık o kadar da tuhaf gözükmüyordu.
Derken işler çığırından çıkmaya başladı. Evin delikanlısı, isyanı isyanımız olan, gül gibi Mete küçük bir Terminatör’e dönüştü. Babaya bıçak çekmeni anlamıştık Mete. Üzerinde baskı kuran adama başkaldırışındı o. İyi de amcana ne diye saldırdın? Amca çirkin şeyler söyledi, söylemese daha iyi insan olurdu, fakat gecenin bir yarısı evinden 17 yaşında bir genç kız kaçmış her kaba adam bunu yapabilirdi. Bizim genç ‘Yok Edici’; “Mete-artık-durmayacak!” diye haykırarak adamın üzerine çullandı. Ve zavallı dört kardeş, sokağın ortasında kalakaldılar. Şimdi bu gerçek mi? Çok da memnuniyetle kabul edilmediğini bilen hangi genç, gideceği başka hiçbir yer olmadığı hâlde kalkıp onu ve tüm kardeşlerini evine almış amcasının suratına yumruğunu oturtur? O yumruğu ısıra ısıra susar odana çıkarsın. Gerçek dediğin böyle olur, ki 6 yaşındaki tatlı Osman gece yarısı sokağın ortasında pijamalarıyla koşturmadan da bu çok acı bir şeydir. Ama senaristi dürten o şeytan… “Hadi Rocy, hadi Rocky, daha acıklı yapabilirsin!”
Cemile hala mantıksız
Bu kadar incelikli düşünülmüş bir ailenin amcasının niye böyle sebepsizce fesat olduğunu şimdi anlıyordum. Amcayı seversek ailemiz kimsesiz kalamıyordu. Ve bu o kadar da acıklı olmuyordu.
Keza. “Eveet, ben Cemile!” diye bağırarak bıçağı Carolin’in midesine sapladığında Cemile’de suç aramadık. Elin Hollandalısı gelmiş, karısının önünde adamın yanağına şuh bir öpücük kondurmuş, “Bu adam benim” demeye getiriyordu; senelerdir uysal bir eş taklidi yapmaktan kayışı koparan Cemile’nin tabii ki arkasında duracaktık. Bıçaklandıktan sonra ipleri eline alan büzüşük dudaklı Carolin ise Cemile’yi hapisten çıkarmak için şart koşuyordu; önce Cemile boşanma davası açacaktı. 6 yaşında bir çocuğu, bıçak çektiği babasıyla bırakılması tehlikeli bir oğlu ve kendisi hapiste kalırsa üç kardeşinin sorumluluğunu üstlenmek zorunda kalacak gencecik bir kızı olan Cemile ise mantıksız davranmaya azmetmişti. Çocuklar sefil olup Cemile hapiste dayak üstüne dayak yerken, Ali ve Carolin, Cemile’nin yastıklarında evcilik oynuyorlardı. Biz üzülmeye devam ediyorduk, oyun bozulmuyordu.
Olanlar artık daha az gerçek
İyi bir dizinin matematiğini açıkça görmek hiç kolay değil. “Zirvedeyken bırak.” demişler. Olayları bu kadar zorlamayacaktın ÖBGZKİ. Sonunda tanrılar çıldırdı, hipnoz sona erdi. Olanlar şimdi daha az gerçek, daha çok dizi gibi görünüyor. Lütfen bu deliler ailesini toparla ve tanıdığımız o canım anneyi, o güzel kardeşleri geri getir. Hadi Rocky, bunu yapabilirsin!
İmza: Bir izleyicin.
*Öyle Bir Geçer Zaman Ki’nin adını biraz kısalttım, kötü mü yaptım?
Deniz Gedizlioğlu/Radikal