08 Eki 2011 15:37 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 12:53

ÖYLE BİR GEÇER ZAMAN Kİ'DE KRİTİK 3 BÖLÜM!

Habertürk yazarı Rahşan Gülşan, ziyaret ettiği Öyle Bir Geçer Zaman Ki dizisinden izlenimlerini yazdı ve önümüzdeki bölümlerle ilgili tüyolar da verdi.

Çocukluğumun geçtiği mahalleye gittiğimde hep aynı duyguyu yaşarım. Sanki köşeden benim çocukluk halim ağlayarak çıkıp kendini annesinin şefkatli kollarına atacak gibi gelir. Kokular vardır, sanırsınız ki zaman makinesi. Kendimi bir anda okuldan kaçıp gizlice tiyatro provalarına katıldığım günlere götüreni de olur, anneanneciğimin dizlerine başımı yaslayıp huzurla uyuduğum anlara ışınlayanları da.

Öyle Bir Geçer Zaman Ki dizisinin Beykoz’da kurulu setini ziyaret ettiğimde, tam da bu duyguları yaşadım. Hiç yaşamadığım, orada yaşayan kimseyi hayatım boyunca görmediğim ama bir sürü anıyla dolu, zamandan kopuk bir mekândaydım. Sete ilk girdiğimde dizinin bel kemiği üç karakterin gelenekselleşmiş itiş kakış sahnelerinden biri çekiliyordu.


SADECE ÖN CEPHE
Cemile birilerine teşekkür ediyor, Ali Kaptan sinirli bazı hareketlere girişmişti. Karolin ise merakla evlerinden çıkıp neler olduğunu anlamak istiyor ama Ali Kaptan’dan zılgıtı yiyordu. Mahalle tam da televizyonda gördüğümüz formundaydı. Esnaf dükkânında... Sokaktan gelenler geçenler vardı. Ali Akarsu ve ailesinin aşırı acıklı hikâyesi tüm hızıyla devam ediyordu. Hollywood yapımı bir filmin setini yerinde görmüş biri olarak, gördüklerimden çok etkilendim. Mahalle tüm haşmetiyle kurulmuştu Beykoz Kundura Fabrikası’nın bahçesine.

Dizinin bir hayranıyım ve ne kadar heyecanlandığımı anlatamam. Coşkun Irmak’ın etkileyici senaryosunu Zeynep Günay Tan’ın çok özenle çektiği dizinin seti, bu sektörün neler yapabileceğinin ve geleceğinin ne kadar parlak olduğunun göstergesi adeta. Sinema objektiflerinin kullanıldığı kameralar setin her köşesinde çekim yapıyor. Zeynep Günay Tan anlattığım sahneyi çekerken bir başka ekip de Mete ve arkadaşlarının sahnelerini çekiyordu. Geçen sezon Balat’ta çekilen dizinin sette çekilme kararı ise o çok etkilendiğimiz Mete’nin geçen sezon ortalarında evi yaktığı bölümde alınmış. Evi yakabilmek ve bu sahneyi rahatça çekebilmek için evin aynısını buraya kurmuşlar. Ve çevre etkisinden uzak rahatça çalışınca seti taşımaya karar vermişler. Bu hem onları hızlandırmış hem de dönem dizisi çekmenin zorluklarını azaltmış.

Televizyonda gördüğümüz mahalledeki evlerin çoğu sadece ön cephe duvarından oluşuyor. Sadece Atölye ve Ali Kaptan’ın evi gerçek. Ali Kaptan’ın evi çelik konstrüksiyon; içeri bir adım atmak bile heyecan verici. Sanki gerçekten varlar ve paralel bir evrende yaşamlarına devam ediyor o insanlar. Evdeki detaylar inanılmaz. Sanat Grubu gerçekten müthiş bir iş çıkarmış.

Evi gezerken Karolin’in bir sonraki sahneyi bekliyor oluşu ve yüzünü role hazırlayışı gerçeklik duygusunu daha da artırıyor. Ali Kaptan’ı canlandıran Erkan Petekkaya bir sonraki sahne için karavanına gitmeyi tercih ediyor. Çekimde Karolin’i itip kakan adam çekim bittiği anda içine kapanık, hafif mahçup, insanın gözünün içine bakmaktan çekinen biri haline bürünüyor.

GELECEK ÜÇ BÖLÜM!
Cemile’yi oynayan Ayça Bingöl ise sahne arasında yanımıza gelip tatlı tatlı bir şeyler anlatıyor. Üzerindeki dönem kıyafeti, saçı, başıyla eline cep telefonunu alınca çok ilginç oluyor. Sahnelerin çekimi çok yavaş ilerliyor. Onların işlerinin önemli bir bölümü sabırla bir sonraki sahnenin hazırlanmasını beklemekle geçiyor. Zeynep Tan bir yandan monitörden çekimi izliyor, bir yandan da karnını doyurmaya çalışıyor.

Anlattıklarına göre önümüzdeki üç bölüm çok kritikmiş. Dizideki aile ilişkileri değişecek ve olaylar çok hızlı karışacakmış. Daha fazlasını anlatmasın diye kulaklarımı kapatıyorum:) Çok sevdiğim dizimle bağlantımın kopmaması için seti çabucak terk ediyorum. Giderken Ali Kaptan’ı görüyorum. Sahile oturmuş uzaklara dalmış. Heyecanla yeni bölümü bekliyorum.

’CEMİLE ASLA ÖYLE YAPMAZ, O BAMBAŞKA’
Cemile’ye hayat veren Ayça Bingöl ilginç bir anısını anlattı sırasını beklerken. Bir akşam diziyi kendi annesi ile izlerken bir sahnede elinde olmadan “Ah be Cemile, bu da yapılır mı yahu” demiş.

Annesi hemen atılmış: “Sen bilmezsin o zamanları. Cemile sana benzemez. O bambaşka, her türlü fedakârlığı yapar!” Ayça çok şaşırmış ama bu inandırıcılıktan keyif de almış gizli gizli...

Rahşan Gülşan/ Habertürk