OTORİTER DEMOKRASİYE DOĞRU! MEDYA ZİRVESİ MEYVE VERMEYE BAŞLADI!
Milliyet yazarı Can Dündar, medya zirvesine katılan meslektaşlarıyla ilgili çarpıcı analizlerde buludu.
Can Dündar, "Aklı başında saydığımız meslektaşlarımızın bile 'Başbakan medya yöneticileriyle biraz lafladıysa, ne var bunda' diye küçümsediği medya zirvesi meyve vermeye başladı" diyerek hem toplantıya katılan meslektaşalrı ile ilgili hem de medya zirvesinin ne tip sonuçlar doğurmaya başladığını yazdı.
İşte Dündar'ın o yazısı
Otoriter demokrasiye doğru
Zayıflayamadığı gerçeğiyle yüzleşmemek için tartıya çıkmayan şişmanlara benziyoruz bu halimizle...
Terörü görmezden gelirsek, önleriz sanıyoruz.
Oysa tartıya çıkmamak nasıl insanı zayıflatmıyorsa, haber yapmamak da şiddeti durdurmuyor.
* * *
Aklı başında saydığımız meslektaşlarımızın bile “Başbakan medya yöneticileriyle biraz lafladıysa, ne var bunda” diye küçümsediği medya zirvesi meyve vermeye başladı. Terör haberleri ufaldı.
Bingöl’deki intihar bombacısının 3 ölü, 21 yaralıya yol açması, pazar günü bazı gazetelerde 1. sayfa haberinden bile sayılmadı; verenler de küçük gördü.
Ancak canlı bomba vahşetinin kıydığı 4 çocuk annesi Hatice’nin öyküsü öyle can yakıcıydı ki, ertesi gün “pembe gazete”leri yırtıp manşete tırmandı.
* * *
Associated Press (AP) haber ajansı, 11 Eylül sonrası 66 ülkede yaptığı araştırmada, güvenlik yasalarının sertleştiğini, tutuklamaların arttığını saptadı.
Peki 66 ülke içinde en çok “terörist” hangi ülkede çıktı dersiniz?
Bildiniz: Türkiye’de...
2001’den beri dünyada 35 bin kişi terörist diye hüküm giymiş.
Bunların üçte biri (12 bini) Türkiye’de...
2. sırada 7 bin terör hükümlüsüyle Çin var.
Üstelik bizdeki patlama son 5 yılda yaşanmış:
2005’te 273 olan “terörist” sayımız, 2009’da 6345’e çıkmış.
Bu hesaba göre ya biz dünyanın en çok terörist yetiştiren toprağında yaşıyoruz ya da hükümetimiz hoşuna gitmeyen herkese “terör örgütü üyesi” damgası yapıştırdığı için “dünyanın en örgütlü terör ülkesi” görüntüsü arzediyoruz.
* * *
Geçen ayın Birikim’inde Ahmet İnsel, “iktidarın makbul addetmediği muhalefeti kriminalize etme eğilimi”ne diktatoryal yönetimlerde sık rastlandığını yazıyor.
Stalin’in “terörist komplo” suçlamasıyla muhaliflerini nasıl bastırdığını hatırlatıyor:
“Komplo teorilerinin etkili olması için iktidarın iradesi yetmez, bu teorilere inanmaya hazır insanlardan oluşan bir ortam da gerekir” diyor.
* * *
İktidar yanlısı basında son KCK gözaltılarıyla ilgili iddianame tadındaki haberleri okuyunca, bu “inandırma” misyonunun harfiyen yerine getirildiğini düşündüm.
Geçen yaz, “Hükümetin elinde 1400 kişilik tutuklanacaklar listesi var” deniliyordu.
Türkiye’yi birinci olduğu ligde açık ara öne geçirecek bu operasyon başlamışa benziyor.
Son alınanlar arasında Yayıncılar Birliği’nden yazar Ragıp Zarakolu ile BDP’nin anayasa komisyonundaki üyesi Prof. Dr. Büşra Ersanlı da var.
Gerekçe tabii yine terör, yardım, yatak vs...
* * *
Bir yandan PKK, saldırılarını yoğunlaştırarak iktidarı dağa çekmeye çalışıyor, öte yandan da hükümet siyasal alanı tıkayıp yeniden silahlı çözüm(süzlüğ)e yöneliyor.
Güvenlik devletine doğru gidiyoruz.
Bu ortamda yapılacak anayasadan demokrasi mi beklenir?
Yine Ahmet İnsel’le bitirelim:
İnsel, Radikal 2’de, sadece 21. asrın küresel dünyasında değil, Türkiye’nin istikbalinde de “demokratik otoritarizm” göründüğünü yazıyor.
Neyse ki çabuk davrandık.
21. yüzyıl “otoriter demokrasi”nin çağı olacaksa, orada da birinciliği garantiledik sayılır.