Osmanlı torunu ünlü ekran yüzü: Miras peşinde değilim!
Hürrem Sultan'ın torunu Roksan Kunter, "Osmanlı’yla gurur duyuyorum ama ben Cumhuriyet kadınıyım" dedi.
Roksan Kunter sevilen bir spor sunucusu ama ayırt edici bir özelliği var. Hürrem Sultan onun büyük büyük büyük babaannesi. Zaten ismini de Hürrem’in Avrupa dillerindeki karşılığı olan Roxolana’dan alıyor. Aynı zamanda II. Abdülhamid’in kızı Ayşe Sultan’ın oğlu Osman Nami Osmanoğlu’nun torunu.
Bugüne kadar Osmanlı torunu olması ile ilgili çok konuşmayan Roksan Kunter, suskunluğunu bozdu.
“HİÇBİR ZAMAN ‘HANEDAN SOYUNDAN GELDİM’ DİYE ORTALARDA DOLAŞMADIM”
İşte o röportaj:
“-Sizi ekranlardan tanıyoruz ama daha yakından tanımak isteriz.
İstanbul’da doğdum. Babam Erman Kunter, eski milli basketbolcu ve antrenör. Bir maçta attığı 153 basket rekoru henüz kırılmadı. Ben de profesyonel basketbol oynadım. Babamın işi dolayısıyla Fransa’ya yerleştik; üniversiteyi Fransa’da okudum. Orada 1. Lig’de oynadım. Daha sonra Bilgi Üniversitesi Televizyon Programcılığı bölümünü bitirdim. 12 yıldır spor medyasında haber sunuculuğu yapıyorum. İki yıldır BeIN Sports’un ekran yüzüyüm.
-Sultan II. Abdülhamid Han’ın 4. kuşaktan torunusunuz ama hiç gündeme gelmediniz...
Annemin babası olan dedem Osman Nami Osmanoğlu, II. Abdülhamid Han’ın kızı Ayşe Sultan’ın ikinci oğlu. Hiçbir zaman “Hanedan soyundan geldim” diye ortalarda dolaşmadım. Ailem hep mütevazı olmamı öğretti. Hiç kimseden farkımız olmadığını bilerek büyütüldük.
-Dedeniz Osman Nami Osmanoğlu II. Abdülhamid’in hayatta iken dünyaya gelen son torunuydu...
Evet. 2010’da dedem 93 yaşındaydı ve çok rahatsızlanmıştı. O dönem Marmaris’te yaşıyorlardı. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, dedemin rahatsızlığını öğrenmiş. Tüm imkanlarını seferber ederek dedemin helikopterle İstanbul’da bir hastaneye getirilmesini sağladı. Ama maalesef dedem kurtarılamadı. Dedem, dedesi II. Abdülhamid Han’ın yattığı II. Mahmut türbesine defnedildi.
“MİRAS PEŞİNDE DEĞİLİM”
-Osmanlı’nın son torunlarından olmak tarihe de daha hâkim olma sorumluluğu getiriyor. Siz Osmanlı tarihine ne kadar hâkimsiniz?
34 yaşındayım. Ecdadımızı elbette biliyorum ama derinlemesine tarih bilgim yok. Kitaplardan okuduğum kadarını biliyorum. Sultan II. Abdülhamid Han’ın kızı Ayşe Sultan, sürgünde çok büyük zorluklar yaşamış. Dedeme soruyorduk ama anlatmayı tercih etmiyordu.
-Son zamanlarda miras konusu yeniden gündeme geldi. “Abdülhamid’in torunları 7756 mülkü geri istiyor” denildi...
Şahsen bilgim yok. Böyle bir talebim de yok. Miras peşinde olan biri değilim. Eğer ailemizin büyükleri böyle bir açıklama yapmışsa zaten onların adına da konuşmam.
“BEN AİLEMDEN HERHANGİ BİR HIRSIZLIK OLAYI DUYMADIM”
-Hanedandan geriye kalan kişilerle görüşüyor musunuz?
Ailenin büyükleri sürgüne gönderildiği için farklı ülkelerde büyümüş bir aileyiz. Sultan II. Abülhamid Han’ın ölümünün 100. yılında Sayın Cumhurbaşkanımız aileyi bir araya topladı. Herkesle iletişime geçtiler. Sultan II. Abülhamid Han’ın yedi ülkeden 40 torunu İstanbul’da bir araya geldik.
-Nilhan Osmanoğlu, İnönü’yü, Sultan II. Abdülhamid Han’ın kızı Şadiye Sultan’ın mücevherlerini çalmakla suçladı.
Siyaset adamları hakkında konuşmak bana düşmez ve yakışmaz. Ben ailemden herhangi bir hırsızlık olayı duymadım. Şadiye Sultan, Ayşe Sultan’ın farklı anneden olan ablasıydı. Aralarında sadece beş ay var, birlikte büyütülmüşler. Selanik’te sürgündeyken de birliktelermiş. İletişimleri gayet iyiymiş ve hiç kopmamış. Eğer hırsızlık konusu olsaydı iç içe olan iki aile bireyi bu konuyu mutlaka paylaşırdı. Annemler böyle bir şey duymadıklarını söylediler.
“DEVLET OKULUNDA OKUDUM, HİÇ DE BASKI GÖRMEDİM”
-Nilhan Hanım’ın “Korkudan devlet okullarında bile okuyamadık. Hocalarımız bize baskı yapardı” iddiası var. Gerçekten baskı gördünüz mü?
Ben devlet okulunda okudum. Üstelik hiç korkum olmadı. Baskı da görmedim. Zaten okulda Osmanlı soyundan geldiğimi söylemedim. Söyleseydim de baskı görmezdim. Ben sıkıntı çekmedim ama annemler bunun sıkıntısını yaşadılar. Şimdiki iktidarla birlikte her şey daha rahat konuşuluyor. Yeniden gündeme gelmesi Sayın Cumhurbaşkanımız öncülüğünde oldu.
-Ailenizin yaşadığı sıkıntılar nelermiş?
Dedem önce Tunus’a sonra Fransa’ya gitmiş. Annem Fransa’da doğmuş. 1974 yılında, annem 12 yaşındayken sürgünden İstanbul’a dönmüşler. Türkiye’de Fransız okullarında okumuşlar. Annemin Sultan II. Abdülhamid Han’ın soyundan geldiği ortaya çıkınca çok dikkat çekmiş. Kimse eziyet etmemiş ama aşırı ilgi göstermişler. Aşırı ilgi de bir sınırdan sonra sevimsiz bir hal alıyor.
-Ailenizin sürgün edilme nedenini bilmeyenler için anlatır mısınız?
Cumhuriyet kurulduğu için hanedanımız sürgün edildi. 1952’de hanedanın kadın mensuplarına af çıktı ve kadınlar Türkiye’ye dönebildi. 1974’te de hanedanın erkek mensuplarına Türkiye’ye dönüş affı çıktı. Birçok hanedan üyesi vatansız öldü ve gömüldü.
“OSMANLI’YLA GURUR DUYUYORUM AMA BEN CUMHURİYET KADINIYIM”
-Hanedan soyundan gelmenin bir havası, cazibesi var mı?
Çok gurur duyuyorum. Kanınızı kaynatan bir duygu, çok büyük bir gurur. Kelimeler yetmez anlatmaya. Ama sokağa çıktığımda hayatımda bir şey değiştirmiyor. Osmanlı’yla gurur duyuyorum ama ben Cumhuriyet kadınıyım.
-Son dönemde Osmanlı filmleri, dizileri çok yaygınlaştı. İzleyince ne hissediyorsunuz?
O kıyafetleri, sarayı görünce heyecanlanıyorum. Ben de dedelerimin, babaannelerimin nasıl yaşadığını merak ediyorum. Tarihimiz unutulmamalı ama her şey ekrana doğru aktarılmıyor. Daha gerçek ve tutarlı senaryolar yazılmalı.
“BABAM ATATÜRKÇÜDÜR”
-Ailenizin yaşadıkları, onların Mustafa Kemal Atatürk’e ya da İsmet İnönü’ye bakışlarını olumsuz etkiledi mi?
Hayır. Cumhuriyet ile ilgili bir problemleri hiçbir zaman olmadı. Biz Cumhuriyet çocuğuyuz. Bu yüzden hiç kötü hissimiz olmadı. Ülkeye girilmesine izin verdikleri için Ayşe Sultan onlara teşekkür bile etmiş. Babam Atatürkçüdür.
-O dönemdeki kadına bakışı araştırdınız mı?
Ayşe Sultan sürgüne kadar hep sarayın içinde yaşamış. Ayşe Sultan’a büyük hayranlık duyuyorum. II. Dünya Savaşı’nın ortasında, Fransa’da, üç erkek çocuğuyla beş parasız, vatansız ayakta durabilmiş. Saray içindeki rahat yaşantılarını eleştirmişler ama sağlam eğitimler almışlar. Ayşe Sultan çok güzel piyano çalan, resim yapan ve birden fazla dil bilen özgüveni yüksek bir kadındı.
-Ayşe Sultan hakkında sizi en çok etkileyen neydi?
En büyük gayesi çocuklarını iyi yetiştirmek olan bir anne. Paris’te sürgündeyken eşi vefat etmiş. II. Dünya Savaşı patlak vermek üzereymiş. Dedem de o sırada Radyografi Mühendisliği okuyormuş. Geçinmek için yıllarca biriktirdiği pul koleksiyonunu, resimlerini, mücevherlerini satmış. ‘Mücevherlerimi satarken bu kadar üzülmedim ama pul koleksiyonum için çok özenmiştim’ demiş. Bu çok acı!”