30 Haz 2016 11:32 Son Güncelleme: 20 Kas 2018 08:55

Osmanlı dönemi kayıp eşyalar bürosu: Yitik Taşları

- Mimar Sinan'ın ustalık eseri Selimiye Camisi'nde bulunan "yitik taşı", dönemin sosyal yardımlaşma ve dayanışma anlayışını gözler önüne seriyor- Edirne İl Müftüsü Emrullah Üzüm: - ''Yitiği bulan dinimize göre onu mutlaka sahibine ulaştırmakla sorumludur. Bunun da korunabileceği en güvenli yerler..

EDİRNE (AA) - ARİF ASLAN - Mimar Sinan'ın ustalık eseri Selimiye Camisi'nde bulunan yitik taşı, dönemin sosyal yardımlaşma ve dayanışma anlayışını gözler önüne seriyor.

Caminin ana giriş kapısının sol tarafında duvarda bulunan ve örneği çok az görülen yitik taşı, dikkati çekiyor. Kaybolan eşyaların teşhir edildiği yer olarak bilinen yitik taşları, kayıp eşyaları bulan vatandaşlar için bir ahlak ve merhamet sembolü olarak biliniyor.

Taş duvarın içinde bir oyuk görünümü arz eden yitik taşları, 15. yüzyıl başlarında İstanbul'da ortaya çıkıp tüm Osmanlı coğrafyasına yayılarak, 20. yüzyıl ortalarına kadar gelenek olarak varlığını sürdürüyor.

Edirne Müftüsü Emrullah Üzüm , AA muhabirine yaptığı açıklamada, çoğunlukta cami yanlarında görülen "yitik taşı"nın bize "yitirmememiz gereken güzel değerlerimizi hatırlattığını" söyledi.

Hazret-i Muhammed'in yaşadığı zaman olan Asr-ı Saadet'ten beri camilerimizin hayatın merkezinde olduğunu anlatan Üzüm, "Yitik taşı da bunun güzel bir örneğidir. Yitiği bulan dinimize göre onu mutlaka sahibine ulaştırmakla sorumludur. Bunun da korunabileceği en güvenli yerler cami yanlarındaki yitik taşlarıdır. Medeniyetimiz bugün bile insan aklının ve vicdanlarının ulaşmaya çalıştığı zirvedir" dedi.

Yitik taşlarının, yitirilen insani değerlerin geri kazanılması açısından büyük anlamlar içerdiğini belirten Üzüm, sözlerini şöyle tamamladı:

"Ecdadımızın, Selimiye Camisi'nde olduğu gibi açtığı küçük oyuklar inanç, dayanışma ve karşılıklı güven anlamında bize büyük dersler veriyor. Bu basit ama derin anlamı olan taşa, yitik sahipleri eşyaları kaybolduğunda bakarlar, buluntu kendilerine ait ise alır, aksi takdirde dokunmazlardı. Bu imanın gereğidir. Bu imanla kurulan medeniyetin torunları olarak bu incelikler bizlere yol gösteriyor."