''OSMAN'I BENİM OYNAMAM İSTENDİ!'' OYUNCULUĞU NEDEN KABUL ETMEDİ?
Kanal D ekranlarının sevilen haber yüzü İrfan Değirmenci, dizi teklifini neden reddettiğini ve yeni sezon sürprizlerini anlattı.
İrfan Değirmenci, hafta içi her gün 06:45’te Kanal D ekranlarından
“Günaydın” demeye devam ediyor. Başarılı spiker, bugün açılışını
yapacağı yeni sezon öncesi yaşadığı heyecanı Kelebek okurlarıyla
paylaştı.
“İrfan Değirmenci ile Günaydın” yeni sezonda da devam
ediyor.
-
Evet, sezonu bugün
açıyoruz.
Var olan formatta herhangi bir değişiklik söz konusu
mu?
- Bir gazetecinin tatildeyken bile “Aman haber
izlemeyeyim, her şeyden uzak durayım” deme şansı yok. Yine de
enerji toplamaya çalıştık, çok malzeme biriktirdik. Yani söyleyecek
çok lafımız var. Ama konseptimiz aynı. Bu arada yaptığımız iş artık
taklit ediliyor. Gün geçtikçe rakiplerimiz arttığından bu sezon
daha da heyecanlı olacak.
Kimler taklit ediyor sizi?
- Bu, sabah haberlerinde
bizim yedinci senemiz. Kanal D’de ise üçüncü sezonumuz. Ve her sene
bakıyoruz, bizimle aynı saatte rakip ekranlarda bize benzer işleri
yapılmaya başlanmış. Bu durum hoşumuza da gidiyor açıkçası. Bu sene
yeni bir rakip daha var. Kolejden arkadaşım Seda Akgül ile rakip
olacağız.
Peki size göre en büyük rakibiniz kim?
- Günümüzde BBG
evinden çıkmış bir karaktere bile haber sunduruyor, yorum
yaptırıyorlar. Bence bu, habercilerin işi olmalı. Biz de artık
kendimize rakip olarak sadece kendi ana haber bültenimizi görüyor,
bir adım önlerine geçmeye çalışıyoruz.
ERKENCİYİZ VE HEP BİR ADIM ÖNDEYİZ
İddialı mısınız? Rakiplere rağmen izleyici kitlemizi koruruz diyor
musunuz?
- Büyük reklam ve iddialarla başlayanlar hep
yarı yolda kaldılar. Büyük ve içi boş sloganlarla çıkıp seyirciyi
yarı yolda bırakmamak lazım. Bizim çok büyük bir sloganımız yok.
Ama Türkiye’nin sabahları yayınlanan ana haberi olmak gibi bir
iddiamız var ve bunu bu sene de sürdüreceğiz. Seyirciler bizden
izledikleri haberi akşam tekrar izlemekten şikayet ediyor. Ama
yapılacak bir şey yok, sabah erken uyanıyoruz ve bir adım
öndeyiz.
Bu arada programın tanıtım filmi için çok emek harcamışsınız
duyduğum kadarıyla...
- Doğru, tanıtım filmi sadece 20
saniye ama tanıtım filmi için 60’a yakın kostüm değiştirdim. Hatta
yanımda getirdiğim kostümler yetmedi, İstiklal Caddesi’ndeki
çekimler sırasında mağazalara girip kıyafet satın almak zorunda
bile kaldım. Bugüne kadar görülmemiş bir ben var tanıtımda...
ANDY WARHOL HAKLIYMIŞ
Çok konuşulan “Oğlum Bak Git” adlı videoyu televizyon kanalında ilk
siz yayınlamıştınız. “Şiddete güler olduk” demiştiniz bir
de...
- Bana öyle geldi açıkçası... İlk paylaşıldığı
gece videoyu gördük. Kendi aramızda bunu gösterelim mi
göstermeyelim mi diye tartıştık. Durum komik evet ama içinde şiddet
var; önce küçük bir çocuğun bir temizlik işçisine uyguladığı, sonra
o temizlik işçisinin çocuğa uygulamaya çalıştığı şiddet... Tartışma
sonrası “Bu video konuşulacak” dedik ve yayınladık. Sonra o
videonun kahramanları çizgi film kahramanlarına dönüştü. Sokaktaki
herkesin bir şekilde sesini duyurduğu, kısa süreliğine de olsa ünlü
olduğu çağdayız.
Yani Andy Warhol’un “Bir gün herkes 15 dakikalığına ünlü olacak”
lafı doğrulandı...
- Kesinlikle. Dolayısıyla bizim
seyircimizin de bir sabah ünlü olma şansı yüksek!
Bize gönderilen mesajlar heba olmuyor, hepsini değerlendirmeye
çalışıyoruz. Yani seyircilerin de yeni sezona hazır olması lazım.
Seyircilerden destek alacağız ki beslenebilelim.
OSMAN’I BENİM OYNAMAM İSTENDİ
Aklınızdan geçen haber spikerliği dışında bir proje var
mı?
- “Öyle Bir Geçer Zaman ki” dizisinde Osman
karakterinin gençliğini benim oynamam istendi. Tabii o tam gün
mesaili bir iş. Çekmek kolay değil. Osman da dizinin çok önemli bir
karakteri. O yüzden kabul edemedim. Ama hak eden birine vermişler
rolü. Şimdi merakla dizinin yeni sezonunu bekliyorum. Osman’ın
bundan sonra başına neler gelecek merak ediyorum.
BENİ PİDECİNİN ÇIRAĞI SANDILAR
Tatil boyunca sokaktaki insandan nasıl tepkiler
aldınız?
- Tatilimin yarısını annemin rahatsızlığı
nedeniyle Ankara Gazi Hastanesi’nde geçirdim. Bir hasta yakını
yanıma geldi. Beni tanıyor ekranlardan ama kafası o kadar dolu ki
çocuğunun hastalığıyla, nereden tanıdığını çıkartamadı. “Sen bizim
yan dükkanda pidecinin çırağı değil misin?” dedi. Hastanede
kaşılaştığım ve sohbet ettiğim herkes “Her gün sizi ekranda
görüyoruz ama burada görmek çok daha güzel, bize moral oldunuz,
daha çabuk iyileşeceğiz” dediler. Çok hoşuma gitti bunları duymak.
Küçük küçük not kağıtlarına dertlerini yazıp elime tutuşturanlar da
oldu. O dertler, sıkıntılar paylaşılacak, ekranda söylenecek.
Duyarsız kalmayacağız.
Hürriyet Kelebek