25 Eki 2013 09:52
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 15:43
OSLO DA BENİM TALİMATIM İMRALI DA! BAŞBAKAN ERDOĞAN'DAN SERT ÇIKIŞ!
Hürriyet'ten Vahap Munyar, Başbakan Tayyip Erdoğan'ın, Kosova'dan Ankara'ya dönerken uçakta yaptığı açıklamaları kaleme aldı.
İşte Erdoğan’ın açıklamaları...
“Şu anda Kandil’le İmralı arasında bir ‘uyuşmazlık’ olduğu ortada. Silahlı militanların sınırlarımızın dışına çıkması konusunda ben önce, ‘Yüzde 15’i gitti’ dedim. Sonra oranı ‘Yüzde 20’ olarak duyurdum. BDP’nin başkanı da yüzde 20’yi kabul etti. Çok şükür Milli İstihbarat Teşkilatımız (MİT) çok güçlü. Olanı biteni gayet iyi izliyor, tespit ediyor. 15 Ekim’le ilgili bazı açıklamalar yaptılar. Ne olacaktı o tarihte? Ne oldu? Biz ‘çözüm süreci’ni devam ettirmekte kararlıyız. Süreci ihlal edenler, bedelini öderler. İhlal eden hiçbir zaman biz olmayacağız.
Güvenlik güçleri asla yerini terketmez. Ülkemizin her noktasında kesintisiz huzur ve güven ortamı tam anlamıyla sağlansa da güvenlik güçleri yerinde kalır. Milyonda bir olumsuz ihtimali düşünerek görev yerinde bulunması gerekir.
Bizden önceki dönemde MİT’i kimlerin idare ettiği biliniyor. Neredeyse önüne gelen herkesin MİT üzerinde etkisi vardı. Sermaye, medya MİT’i etkileyebiliyordu. Şimdi, “İstihbarat için herkesle görüşülür, medya da buna dahildir” diyecekler. Evet, görüşebilir ama sonrası önemli. Görüşülenler MİT’i etkiliyorsa, kendi çıkarına göre yönlendiriyorsa o zaman soru işaretleri gündeme gelir. MİT, görüştüğü her kesimden aldığı bilgileri vatan ve millet yararına kullanırsa o zaman sorun yoktur.
Kolay olan işleri herkes yapar. İstihbarat örgütüne düşen zor olanı yapmaktır. Benim talimatımla başlatılan ‘Oslo süreci’nden beri MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ı hedefe koydular. MİT Müsteşarı ve ekibi şimdi de İmralı sürecinde benim talimatımla rol alıyor. Ülkemizin refahı, huzuru için risk alarak görevlerini yürütüyorlar. Burada bir sorumluluk söz konusu ise o da benim. Çünkü, talimatı veren benim.”
“Partimizin grup toplantısındaki konuşmamda, “Yol için gerekirse cami de yıkarız. O camiyi başka yerde daha güzel bir eser olarak yeniden yaparız” dedim. Bu sözümün içine tarihi eser niteliği taşıyanların girmediği aşikardır. Zaten benim cami yıkacağıma kimse inanmaz. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığım döneminde Küçükköy’de yol yapımı söz konusuydu. O yol için hiçbir şekilde mimari özelliği olmayan, biraz da özensiz yapılmış bir camiyi yıktık. Sonra o caminin yerine başka bir noktaya daha güzel bir eser yaptık.”
“Bazıları benim için, “Kafasına eseni yapıyor, kimseye sormuyor” diyor. İstişare etmek benim değişmez prensibimdir. Demokratikleşme paketinin hazırlanması sürecinde de aynı yolu izledik. Bu konuda benim başkanlığımda gerçekleşen istişare toplantısı sayısı 5’tir. Bir konuda adım atarken hükümette, bürokratlarla, parti içinde, gerektiğinde de partimizle ilgisi olmayan, konunun uzmanı kişilerle istişarelerde bulunuruz.”
“Şu anda Kandil’le İmralı arasında bir ‘uyuşmazlık’ olduğu ortada. Silahlı militanların sınırlarımızın dışına çıkması konusunda ben önce, ‘Yüzde 15’i gitti’ dedim. Sonra oranı ‘Yüzde 20’ olarak duyurdum. BDP’nin başkanı da yüzde 20’yi kabul etti. Çok şükür Milli İstihbarat Teşkilatımız (MİT) çok güçlü. Olanı biteni gayet iyi izliyor, tespit ediyor. 15 Ekim’le ilgili bazı açıklamalar yaptılar. Ne olacaktı o tarihte? Ne oldu? Biz ‘çözüm süreci’ni devam ettirmekte kararlıyız. Süreci ihlal edenler, bedelini öderler. İhlal eden hiçbir zaman biz olmayacağız.
Güvenlik güçleri asla yerini terketmez. Ülkemizin her noktasında kesintisiz huzur ve güven ortamı tam anlamıyla sağlansa da güvenlik güçleri yerinde kalır. Milyonda bir olumsuz ihtimali düşünerek görev yerinde bulunması gerekir.
Bizden önceki dönemde MİT’i kimlerin idare ettiği biliniyor. Neredeyse önüne gelen herkesin MİT üzerinde etkisi vardı. Sermaye, medya MİT’i etkileyebiliyordu. Şimdi, “İstihbarat için herkesle görüşülür, medya da buna dahildir” diyecekler. Evet, görüşebilir ama sonrası önemli. Görüşülenler MİT’i etkiliyorsa, kendi çıkarına göre yönlendiriyorsa o zaman soru işaretleri gündeme gelir. MİT, görüştüğü her kesimden aldığı bilgileri vatan ve millet yararına kullanırsa o zaman sorun yoktur.
Kolay olan işleri herkes yapar. İstihbarat örgütüne düşen zor olanı yapmaktır. Benim talimatımla başlatılan ‘Oslo süreci’nden beri MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ı hedefe koydular. MİT Müsteşarı ve ekibi şimdi de İmralı sürecinde benim talimatımla rol alıyor. Ülkemizin refahı, huzuru için risk alarak görevlerini yürütüyorlar. Burada bir sorumluluk söz konusu ise o da benim. Çünkü, talimatı veren benim.”
“Partimizin grup toplantısındaki konuşmamda, “Yol için gerekirse cami de yıkarız. O camiyi başka yerde daha güzel bir eser olarak yeniden yaparız” dedim. Bu sözümün içine tarihi eser niteliği taşıyanların girmediği aşikardır. Zaten benim cami yıkacağıma kimse inanmaz. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığım döneminde Küçükköy’de yol yapımı söz konusuydu. O yol için hiçbir şekilde mimari özelliği olmayan, biraz da özensiz yapılmış bir camiyi yıktık. Sonra o caminin yerine başka bir noktaya daha güzel bir eser yaptık.”
“Bazıları benim için, “Kafasına eseni yapıyor, kimseye sormuyor” diyor. İstişare etmek benim değişmez prensibimdir. Demokratikleşme paketinin hazırlanması sürecinde de aynı yolu izledik. Bu konuda benim başkanlığımda gerçekleşen istişare toplantısı sayısı 5’tir. Bir konuda adım atarken hükümette, bürokratlarla, parti içinde, gerektiğinde de partimizle ilgisi olmayan, konunun uzmanı kişilerle istişarelerde bulunuruz.”