ÖRNEK'İN GÜNLÜKLERİ 'ÖZEL İMALAT' İSE BALBAY'IN GÜNLÜKLERİ 'DEFOLU MAMUL' MÜ?..
Takvim yazarından Hürriyet'in Genel Yayın yönetmeni Ertuğrul Özkök'e zor sorular!..
Günlükler Doğru, Özkök Tarafsız...
Bir insan kendini akıllı sanabilir, bu normaldir. Fakat bir insan kendini akıllı görürken, milleti aptal yerine koyuyorsa bu pek de akıllıca bir yaklaşım değildir.
İşte dünkü yazısında Ertuğrul Özkök okuru aptal yerine koyan bir yazı daha yazmış ve özetle şöyle demiş: "Balbay'ın tuttuğu notları okurken adımın geçtiği yerlere baktım. Anladım ki asker, Hilmi Özkök'ten ne kadar hazzetmiyorsa benden de o kadar hazzetmiyormuş."
Özkök yazının devamında ise şöyle bir düşünceye "kapılmamızı" bekliyor ve demek istiyor ki: "Bakınız bu günlüklerde asker bana da vuruyor. Ey yandaş basın hani ben Ergenekoncu idim? Siz bana Ergenekoncu diyorsunuz; asker ise beni laikliğe yeterince sahip çıkmamakla eleştiriyor. Demek ki ben tarafsız bir insanım."
Şimdi Özkök'ün bu yazısına düz mantıkla bakarsak söylediğine inanmak gerekir. Fakat bu yazıya "analitik" bir bakış açısı ile baktığımızda şu tablo çıkıyor: Ertuğrul Özkök, tarafsız olduğu imajını güçlendirmek için hangi doneye sığınıyor? Mustafa Balbay'ın günlüklerine, değil mi?
Öyle ya.. Ya günlükler doğru, dolayısıyla Özkök tarafsız.. Ya da günlükler sahte, dolayısıyla Özkök tarafsız biri değil.. Oysa bir insan kendini aklayan bir argümana yaslanıyorsa o belgeye inanıyor demektir. Peki o günlüklerin doğru olduğuna inanıyorsa neden o günlüklerin diğer bölümlerindeki vahamet üzerine gazetede ısrarlı ve sarsıcı derecede eleştirel yayınlar yapmıyor?
Askerden korktuğu için mi yoksa o günlüklerde yer alan generallerin kanaatini paylaştığı için mi?! Yani Özkök o günlükleri kendini aklama fırsatı olarak sunmak yerine çıkıp deseydi ki: "Sayın okurlar henüz yargılama devam ediyor, bu günlükler sahte mi değil mi henüz belli değil.. O yüzden bu günlükler üzerinden ben ne kendimi aklarım ne generallerin söylediklerini eleştiririm ne de AK Parti'nin haksızlığını dile getiririm..
" Böyle bir yazı yazsa elbette ben de bugün Özkök ile ilgili bir yazı yazmayacaktım. Ama bayiden aldığım Hürriyet gazetesi sahte mahte değildi! Çünkü benim her gün gazete aldığım bayinin böyle sahtekarlıklara tevessül ve tenezzül eden biri olduğuna zerre kadar inanmıyorum. Demek ki neymiş? O günlüklerin tempo24. com.tr'de yayımlanması üzerine ertesi günü tüm Doğan grubu gazetelerinin bu günlükleri yayımlama "cesaretini" göstermesi manidar bir durummuş.
Ama Özden Örnek'in Nokta dergisinde yayımlanan günlükleri hakkında Ertuğrul Özkök bakın 30 Mart 2007 tarihli köşesinde ne yazmıştı? İbretle okuyunuz: "Bir süredir medya çarşısında emekli bir komutanın günlüğü olduğu iddia edilen belgeler dolaşıyor. Ciddi basının büyük bölümü, bu belgelere itibar etmedi. Ama askere karşı antipatisi belli bazı çevreler, mal bulmuş Mağribi gibi bunun üzerine atladı.
Adı geçen komutan ısrarla 'Bunlar benim günlüklerim değil' diyor. Belli ki birileri 'özel bir imalat' yapmış. Demokratlığımız işte bu kadar.." Evet Özkök aynen bunları yazdı.. Özkök'e göre, Örnek'in günlüklerini yayımlayan Nokta dergisi ve onun genel yayın yönetmeni "asker düşmanı".. O zaman Doğan grubunun sahipliğindeki tempo24. com.tr'ün grup başkanı Mehmet Y. Yılmaz kimin düşmanı?!
Örnek'in günlükleri "özel imalat" ise Balbay'ın günlükleri "defolu mamul" mü?! Sizin tabirinizle, "ciddi basın" Örnek'in günlüklerinin üzerine "atlamadıysa", Balbay'ın günlüklerinin üzerine atlamayı bırakınız "atlatma" haberle yayın yapan siteniz ve günlükleri manşetten veren grup gazeteleriniz "gayriciddi mi"?! Evet ben de size şimdi aynı soruyu soruyorum Sayın Özkök? "Demokratlığınız işte bu kadar"!
Fikri Akyüz/Takvim