Orhan Miroğlu Star’dan neden ayrıldığını açıkladı!
Orhan Miroğlu, veda yazısıyla Star Gazetesi ile yollarını ayırdığını duyurmuştu.
Star gazetesindeki köşesi yaklaşık üç yıl sonra geçen hafta kapanan
AKP Mardin Milletvekili Orhan Miroğlu, ilk kez konuya ilişkin
açıklama yaparak “Yazılarıma son vermediler. Yoğun çalışmalarım
dolayısıyla kendi isteğimle ayrıldım” dedi.
Star’dan ayrılmasına ilişkin T24’e konuşan Miroğlu, “Ayrılacağımı
yayın yönetmenim dışında kimse bilmiyordu. Gazete çalışanları da
veda yazısıyla ayrıldığımı öğrendi” ifadesini kullandı. Miroğlu,
Star’da yazılarına sansür dâhil sınırlamalar yapılıp yapılmadığına
dair soruya da “Bana sınırsız yazma imkânı sağlayan Star’da sansüre
uğramadım” diyerek yanıt verdi.
Yayına hazırladığı iki kitabı olduğunu söyleyen Miroğlu şu
ifadeleri kullandı:
“Yeni kitap çalışmaları, Meclis’teki ve Mardin’deki çalışmalar
dolayısıyla kendime kısa bir mola verdim. Şimdilik yeni bir gazete
yok ama yazıdan uzak durmam söz konusu bile olamaz. Yazacak bir
mecra bulamazsam kendim yazar kendim okurum.”
“Daha önce Taraf gazetesinden de kendi isteğiyle ayrıldığını”
söyleyen Miroğlu, “Orada yaşanan kaostan dolayı veda yazısı
yazamamıştım” dedi.
Star’da 17 Nisan 2016’da yayımlanan veda yazısında Miroğlu,
“Star’ın kapısı kapanırken, kısa ya da uzun bir zamanda, belki bir
başka gazetenin kapısı açılır” demişti. Taraf’tan Eylül, 2012’de
ayrıldıktan sonra Aralık, 2012’den itibaren Star’da haftanın 5 günü
yazan Orhan Miroğlu’nun ilgili veda yazısı şöyle:
16 yıl sonra, nihayet bir veda yazısı yazmak için, bilgisayarımın
başına oturduğumda, yazı serüvenimin içinden akıp giden yıllar
gözümün önünde yeniden canlandı.
Taraf o kadar farfara koparmıştı ki dört yıl önce Taraf’tan
ayrılırken, okurlarıma bir veda yazısı bile yazamamıştım.
Star’dan ayrılırken böyle olmayacak ama gönlüm kırık değil, Star’a
verdiğim emek helal olsun, gazetenin patronu ve yöneticileri de
haklarını helal etsinler..
Yazı serüvenini, sahip olduğunuz hafızanın zincirlerini kırıp,
özgürlüğe kavuştuğunuz bir anın başlangıcı olarak yaşarsınız. En
azından ben öyle yaşadım ve hep böyle hissettim diyebilirim.
Star’a veda yazısını yazdığım şu dakikalarda, Radikal 2’ye yazdığım
ilk yazının başlığını yeniden hatırlıyorum. O yazı Bıji Türkiye
adıyla, 11.8.2002 günü yayınlandı. AB süreci bağlamında, ve
bilhassa Kürt sorununda reform süreci için atılan adımları
destekleyen bir yazıydı ve başlığının Biji Türkiye-Yaşasın Türkiye
olarak seçilmesi olumlu bir hava yaratmıştı.
Bu başlık, benim için, daha sonra kaleme aldığım yazıların ve
kitapların rotasını belirleyen temel bir paradigmaya dönüştü. Bu
yüzden de, bu yüzyıla hala 19 ve 20. Yüzyılların gözlüğüyle bakan
Kürt aydınları, bizim gibi düşünenlere ‘Türkiyeci Kürtçü’ filan
diyorlar.
Bugün, yaşadığımız bunca şeyden sonra, o yıllardaki siyasi
şartlarla kıyasladığımda, daha fazla inandığım, savunduğum ve
uğruna bedel ödediğim bir paradigmadır bu, Bıji Türkiye!
Yazılarımı okuyanlar bileceklerdir, yazı benim için, odağında Kürt
meselesinin olduğu bir zamanın tanıklığının ve mağduriyetlerinin
sonucu olarak başlayan bir özgürleşme anı oldu hep. Yazarsınız,
paylaşırsınız ve yazıp paylaştıkça, rahatladığınızı ve
güçlendiğinizi hissedersiniz.
Benim yazılarım ve kitaplarımda havada uçuşan kelimeler, birbirine
sımsıkı yapışan ve birbirini tamamlayan cümleler, işte hep o zor
zamanların hafızasını ve hatırasını anlatır.
Hala yüzleşilemeyen, hala doğru dürüst bir arşivi, bir muktesebatı
olmayan, bütün bunlar olmadığı için, acısı ve yasıyla peşimizi
bırakmayan bir zaman..
Türkiye bu zamanı, hep içinden kan-ter içinde uyandığımız bir tarih
olarak yaşadı ve yaşıyor..
İngiliz tarihçi Eric Hobsbawm, Avrupa’nın kaderini ve geleceğini
belirleyen bu zor ve çetin tarihe Tuhaf Zamanlar adını
vermişti.
İşte Türkiye, kendi Tuhaf Zamanları’ndan geçerken, bu tuhaf
zamanları yazmayı, anlamayı ve yorumlamayı kafasına koymuş hiçbir
yazar kendine yazıyı yasaklayamaz.
Ben de yasaklayacak değilim. Yazı yazamadığım bir dünyada yaşamak
korkusu bile, korkuların en beteridir, böyle hissediyor ve böyle
düşünüyorum.
Evet bu Star’a yazmaya veda yazısı ama yazıya veda olmayacak.
Rahmetli Yaşar Kemal ağabey, ‘Xwede yeke deri hazar’ derdi. Yani
Allah birdir ama insanın önüne açılan kapılar yüzlerce..
Star’ın kapısı kapanırken, kısa ya da uzun bir zamanda, belki bir
başka gazetenin kapısı açılır.
Şimdilik kısa bir mola..
16 yıla yüzlerce köşe yazısı ve on kitap sığdırmış bir yazarın
yazmaya veda etmesi kuşkusuz söz konusu bile olamaz. Mola günleri,
yayına hazırlamak için bir türlü zaman bulamadığım iki kitabı
yayına hazırlamak için de iyi bir fırsat olacak.
Star’ın yolu açık olsun. Patronum Ethem Sancak, yayın yönetmenim ve
değerli dostum Nuh Albayrak ve yazılarımın kahrını çeken, elbiseyi
bozmadan, elinde makas, bir oradan bir buradan parçalar kesen usta
terziler misali, yazılarımı bana ayrılan köşeye sığdırmak için her
defasında, çok emek harcayan Sabriye Ergin’e minnettarım..
Sevgili okurlar,
Bir başka gazetede, yeni bir ‘Yüzleşme’ köşesinde buluşuncaya kadar
şimdilik hoşçakalın..