03 Oca 2016 12:51 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 18:16

Orhan Gencebay’dan 12 Eylül yorumu: Allah razı olsun diyenlerdenim

Arabesk müzik denilince Türkiye'de ilk akla gelen isimlerden biri olan Orhan Gencebay, 12 Eylül darbesini değerlendirirken, darbe öncesi can güvenliği olmadığını söyledi.

Habertürk'ten Kübra Par'a konuşan Orhan Gencebay, TRT'deki yasaklı yıllarından siyasetle ilişkisine, 12 Eylül Darbesi'nden özel hayatına kadar pek çok konuda ilginç açıklamalar yaptı.

TRT'deki yasaklı yıllarını anlatan Gencebay, aslında bir ara TRT sanatçısı olduğunu ancak ilkeler konusunda anlaşamadıklarını söyledi. "Ben akıl ve duygunun özgür olmasını savunuyordum. Tabulara karşıydım. 10 ay çalışıp ayrıldım. Sonra halkımızın ilgisi bana dünya çapında bir şöhret sağladı. İlgi o kadar büyüktü ki TRT özel günlerde beni çıkarmak zorunda kalıyordu" diyen Gencebay'ın röportajının bir bölümü şöyle:

Program için davet nasıl geliyordu?
Telefonda soğuk bir ses “Gelin sahne alın” mı diyordu? İlk teklifi yapan Uğur Dündar’dı. ‘Yaşadığımız Günler’ programına çıktım. Sonra başka programlara da çağırdılar.
Gittiğinizde kötü davranıyorlar mıydı? Kendinizi zenci gibi hissediyor muydunuz?
TRT’nin tavrını bildiğim için aldırış etmiyordum. Beni ilk çıkardıklarında TRT Türkiye Radyoları müdürü istifa etti. Neymiş, beni çıkarmaları olacak şey değilmiş!
Alınıp, kırılıyor muydunuz?
Hayır. Çünkü onları biliyordum. TRT o zamanlar tek olduğu için ünlenecek kim varsa TRT ile iyi geçinmek zorundaydı. Benimse hiç umurumda değildi. Halkımızın ilgisi bana dünya çapında büyük tiraj sağlamıştı. Televizyona çıkmam şart değildi.
70’li yıllar sizin için altın yıllardı ama ülke için pek öyle değildi galiba...
70’lerde sağcı solcu ayrımı başladı. Binlerce insanımız öldürüldü. 10 binlerce insanımız yaralandı. Bu olayların bedelini acı şekilde ödedik. Demirel-Ecevit koalisyonu vardı. 6-7 ay cumhurbaşkanı seçilemedi. 11 Eylül akşamına kadar 115 tur yapıldı. 12 Eylül’de darbe oldu. Darbe yapıldığı gün halkımızın yüzde 98’i “Allah razı olsun” dedi. Çünkü can güvenliği yoktu.
Siz nasıl karşılamıştınız 12 Eylül Darbesi’ni?
Ben de “Allah razı olsun” diyenlerdendim. Topun ağzındaydık. Can güvenliğimiz gitmişti. Kolay kolay evimize gidemiyorduk.
Şimdi dönüp baktığınızda “Darbe iyi oldu” mu diyorsunuz yani?
Darbe olana kadar çektiğimiz olumsuzları düşünerek konuşuyorum. Gençler bunu hiç bilmezler. Darbe öncesini ve sonrasını ayrı ele almak gerekiyor. Darbeden sonra yıllar içinde acı olaylar oldu. Hiçbirini tasvip etmedik. O ayrı konu...
70’li 80’li yıllarda entel kesim sizi küçümsüyordu ama 2000’li yıllarda Orhan Baba dinlemek daha ‘cool’ bir şey hale geldi. Bu değişimi nasıl karşılıyorsunuz?
Aslında öyle değildi ama öyle sanılıyordu. Bana çamur atmak için “Dolmuş, minibüs müziği” diyorlardı. Bir gün İstanbul trafik müdürü rahmetli Sadettin Savaş ağabeyimize “İstanbul’da ne kadar dolmuş, taksi var?” diye sordum. “15 bin” dedi. Benim albümüm yalnız İstanbul’da 1 milyon adet satılıyordu. Dolmuş müziği yapıyorsam geriye kalan 985 bin albümümü kim alıyordu? Kendi takıntılarıyla bana zarar vermeye çalışıyorlardı.
Elitler sizi eskiden de dinliyor muydu yani?
Evet, o zaman da dinliyorlardı. Şimdi daha rahatlar. Entelektüellere saygım büyük ama entelektüel olmayan enteller kıskanıp bana çamur atıyordu. Oysa ben 6 yaşımda klasik batı müziğiyle müziğe başladım. 7-8 yaşımda bağlamayı kucakladım. 10 yaşımda beste yapmaya, 12 yaşımda tambur çalmaya başladım. Caz ve rock’la ilgilenen bir adamım. Bunları bilgiyle yaptım ama insanlar kazandığım başarıyı lekelemek için uğraştılar. Dünya çapında albüm satış rekoru bendedir. Bunu kıskanıyorlardı.