Orgeneral Başoğlu'nun kaçırılması davası
- FETÖ'nün darbe girişimi sırasında EDOK Komutanı olan emekli Orgeneral Kamil Başoğlu'nun kaçırılmasına ilişkin 12 sanığın yargılandığı davada, sanıkların esas hakkındaki savunmalarının alınmasına başlandı
ANKARA (AA) - Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Kara Kuvvetleri Eğitim ve Doktrin Komutanı (EDOK) olan emekli Orgeneral Kamil Başoğlu'nun kaçırılmasına ilişkin 12 sanığın yargılandığı davada, sanıkların esas hakkındaki savunmalarının alınmasına başlandı.
Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya, sözde "Yurtta Sulh Konseyi" üyesi eski Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alay Komutanı Muhsin Kutsi Barış'ın da aralarında bulunduğu tutuklu sanıklar, avukatları ve yakınları ile Başbakanlık avukatı katıldı.
Sanık eski tabip binbaşı Adem Parlak, darbe girişiminde yer almadığını ve darbe toplantısına katılmadığını öne sürerek, "Sayın Kamil Başoğlu'nu 15 Temmuz gecesi görmedim. Komutanlarımın verdiği emirlere göre hareket ettim. Tabip binbaşı olduğum için tatbikatta kullanılmak üzere ambulans ve bir personel ayarlamam istendi. Ne benim ne de ailemin FETÖ ile bir bağlantısı yoktur. Suçsuzum ve beraatımı istiyorum." ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı eski komutanı sanık kurmay albay Muhsin Kutsi Barış da iddianamede üzerine atılı suçlamaları kabul etmediğini yenileyerek, eski EDOK Komutanı Başoğlu'nun kaçırılmasıyla ilgili plan yapmadığını, kaçırılmasında rol almadığını ve FETÖ ile bağının olmadığını savundu.
EDOK Komutanı Başoğlu'nun olay tarihinde kullandığı konutun kendi sorumluluklarında olmadığını belirten Barış, "Muhafız Alayı personelinin olayın içine çekilmesini ve suçlanmasını anlayamıyorum. Sayın Başoğlu da kaçırılma sırasında Kara Kuvvetleri sekreterini görünce şüphelenmediğini belirtmişti. Albay Uğur Karaca da koruma tatbikatı kapsamında görüşmek istediği için görüştük.” ifadelerini kullandı.
EDOK komutanlarının konutlarının kendi görev alanlarında olmadığını söylemesine rağmen Karaca'nın konutları görmek istediği için beraber gittiklerini öne süren Barış, 15 Temmuz gecesi dışarıdan Muhafız Alayına gelen askerlere mihmandar görevlendirildiğini söyledi.
Darbeci ya da FETÖ'cü olmadığını savunan Barış, darbe girişiminin Türk milletine ve Türk Silahlı Kuvvetlerine yapıldığını ileri sürdü.
Eski EDOK Komutanı Başoğlu'nun derdest edilmesi konusunda kimseye emir vermediğini ileri süren Barış, davada tutuklu olmadığı için tahliyesini ve beraatını istemediğini belirterek, tüm personeliyle birlikte tahliye olmak istediğini söyledi.
Sanık eski üsteğmen Eyyüp Baloğlu da 15 Temmuz 2016'da saat 21.05'te tatbikatın başlayacağını öğrendiğini söyleyerek, "Bu esnada Albay Uğur Karaca'yı aramam istendi. Uğur Karaca'yı aradığımda benden bütün askerleri toplamamı söyledi. Karaca geldiğinde 'Ambulans nerede? Ambulans yoksa tatbikatı başlatamam' dedi. Bunun üzerine ambulans için telefon görüşmesi yaptık. Bir süre sonra albay ve beraberindekilerle ambulansla bindik ve bir evin önünde durduk.” diye konuştu.
Gittikleri evin eski Orgeneral Başoğlu'nun evi olduğunu anladığını, o sırada Karaca'nın Başoğlu'na "Komutanım terör saldırısı olacak, sizi daha güvenli bir yere götüreceğiz" dediğini ileri süren Baloğlu, "Olağan dışı bir durum olduğunu anlayınca kaçmak istedim. Ambulansın arka tarafına geçtiğim sırada Uğur Karaca, 'Üsteğmen nerede' diye bağırdı. Beni arka tarafta görünce kızarak ambulansın ön tarafına oturmamı emretti." ifadelerini kullandı.
Eski EDOK Komutanı Başoğlu'nun ambulansa bindirilmesinden sonra nereye gittiklerini bilmediğini belirten Baloğlu, şunları söyledi:
"Ambulansın arkasına baktığımda komutanın ellerinin arkadan bantla bağlandığını gördüm. Darbe girişimi olduğunu anlamamıştım ama bunun olağan dışı bir durum olduğunu düşündüm. Komutan böyle götürülemez diye düşündüm ve ambulanstan indim. Darbe girişimi olduğunu TRT'deki bildirinin okunmasıyla öğrendim. Yaşananlar şok etkisi yarattı. FETÖ ile bir bağlantım yok. Suçsuzum ve tahliyemi istiyorum."
Duruşmaya, öğleden sonra sanık savunmalarıyla devam edilecek.
- İddianameden
İddianamede, darbe teşebbüsünün önemli unsurlarından birinin üst düzey kamu görevlisi ve komutanlara yönelik gerçekleştirilen derdest etme ve alıkoyma eylemleri olduğu belirtilerek, buradaki amacın darbe teşebbüsüne karşı koyacak unsurları ortadan kaldırmak suretiyle teşebbüsü başarılı kılacak ilk adımı atmak olduğu kaydediliyor.
Derdest edilecek isimlerin darbe teşebbüsünden günlerce önce belirlenerek, planlamalarının da önceden yapıldığı anlatılan iddianamede, darbe teşebbüsünün başladığı anda, eş zamanlı olarak kaçırma planlarının da uygulamaya konulduğu bildiriliyor.
Eski Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı Komutanı Muhsin Kutsi Barış'ın eylemleri ve Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayının darbe girişimi faaliyetlerine de yer verilen iddianamede, eski EDOK Komutanı Başoğlu'nun de bu faaliyetler sırasında alay sorumluluk bölgesinde bulunan resmi konutundan, daha önceden oluşturulan ekip tarafından zorla derdest edilerek, askeri ambulansla Akıncı Üssü'ne götürüldüğü ifade ediliyor.
İddianamede, sanıklar hakkında, "Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs", "Cebir ve şiddet kullanarak TBMM'yi ortadan kaldırmaya teşebbüs", "Cebir ve şiddet kullanarak hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs" suçlarından 3'er kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile "kişiyi hürriyetinden yoksun kılma" ve "terör örgütü üyeliği" suçlarından 36'şar yıl hapis cezası isteniyor.