Oray Eğin'den iktidar medyasını tanıma rehberi! Kimler Reisçi, kimler Hocacı, kimler 'davacı'?
Kimler Reisçi?.. Kimler Davutoğlucu?.. Eski Tarafçılar şimdi nerede duruyor?.. Kimler Abdullah Gül'cü?.. Kimler İslamcı-Davacılar?..
Habertürk yazarı Oray Eğin, "İktidar medyasını tanıma
rehberi"ni yazdı...
Kimler Reisçi?..
Kim kimi lider kabul ediyor?.
Kimler Davutoğlucu?..
Eski Tarafçılar şimdi nerede duruyor?..
Kimler Abdullah Gül'cü?..
Kimler İslamcı-Davacılar?..
İşte Oray Eğin'in o yazısı:
İKTİDAR MEDYASINI TANIMA REHBERİ...
Reis’çiler Cemil Barlas, şu anda bu kampın önde gelen isimlerinden.
Partinin içinde ve dışında en çok tartışılan isim de o. İslamcılara
açıkça saldırdığı ve liberal hayat tarzını gizlemediği için
bazılarının hedefinde.
Barlas ayrıca Davutoğlu’cu ekibin tasfiyesinde büyük rol oynadı.
Erdoğan’a büyük bir sadakatle bağlı ve henüz yanılmadı.
Cem Küçük ise hiç kimseyi lider kabul edecek konumda değil. Kendi
kendisinin patronu ve sadece Erdoğan’ın perspektifini yansıtıyor;
onun düşmanlarıyla savaşmaya kanının son damlasına kadar kararlı.
Şu anda Trump’ın yanındaki başstratejist Steve Bannon neyse o da
bir anlamda Türkiye’de gayrıresmi o pozisyonda. Alt-right’ın
Türkiye versiyonu adeta.
Turgay Güler de ölümüne Reis’e bağlı... Haşmet Babaoğlu, sonradan
olma ama şimdilik köküne kadar Reis’çi görünüyor. “Sabah’a yayın
yönetmeni olmak istiyor” diyorlar... Onun da hakkı. Hilal Kaplan ve
eşi Süheyb Öğüt, Reis’çi kampın en militan yazarları. Türkiye’nin
yakın tarihi şunu gösterdi: Erdoğan’ın yanında duranlar borsada
değer kaybetmiyor. En ufak tereddüt gösterenler, kafalarında bir
ara saf değiştirme seçeneğini değerlendirenlerse çok fena
kaybediyor.
'HOCA'CILAR
Yepyeni bir düzen kurmaya hazırlanıyorlardı, altyapı çalışmaları da
başlamıştı. Ama bekledikleri olmadı. Liberaller, Avrupa Birliği, iş
dünyası falan da Hoca’ya sempatiyle bakıyordu onlara kalırsa... Hep
birlikte ittifak yapacaklardı. Yurtdışında panellerde
otoriterleşmeden şikâyetçi oluyorlar, kulislerde isim vermeden
Erdoğan’ın politikalarını eleştiriyorlardı. Sonra Pelikan
bildirisiyle darmadağın oldular. Daha da kötüsü deşifre
oldular...
Pek çoğu bir süre öncesine kadar Erdoğan’a yakın olup sonra
dışlanan isimlerdi. Yıllardır Nişantaşı kafelerinde iş kovalayan
birtakım kifayetsiz tipler de aralarına katıldı. Ahmet Davutoğlu,
Amerika’da okuduğunu iddia edip İngilizce bile bilmeyen bir
tanesini danışman bile yapmıştı. Bu kampın liderliğini Mustafa
Karaalioğlu yürütüyordu, şimdi geriye çekilmişe benziyor. Etyen
Mahçupyan isyan bayrağını açtı; Hoca’lı günler geri gelsin istiyor.
Hakan Albayrak, Halil Berktay kadroda... İbrahim Karagül epeydir
sessiz. Karar Gazetesi, Taraf’tan kopan bir ekibin kurduğu
Serbestiyet ve Direniş Postası mecraları.
ESKİ TARAF'ÇILAR
Önce Oral Çalışlar’ın Taraf’a yayın yönetmeni olmasıyla birlikte
gazetede kazan kaynamaya başladı. Gazetenin Erdoğan’a ve çözüm
sürecine karşı bir operasyon merkezine dönüştürülmek istendiğini
öne süren bir grup ayrıldı ve Serbestiyet’i kurdu.
Pelikan bildirisi bu ekibi de böldü ve birbirlerine düştüler. Bir
taraftan Yıldıray Oğur ve Ceren Kenar gibi Hoca’cı olmakla itham
edilenler, diğer tarafta ise Hilal Kaplan, Melih Altınok, Kurtuluş
Tayiz gibi Reis’çiler kamplaştı. Bu aralar Yıldıray Oğur ve Hilal
Kaplan Twitter’da meydan savaşları yapıyor, Cem Küçük de dışarıdan
dahil olup son öldürücü darbeyi indiriyor. Hilal Kaplan’ın Pelikan
bildirisinin yazıldığı yalı olarak da bilinen “Bosphorus Vakfı”
Reis’çi kampın en önemli buluşma noktası haline gelmiş durumda.
Ulusal ve global düzeydeki Reis’çi kampanyayı ve şimdi “Evet”
kampanyasını, içinde genç akademisyenlerin de olduğu bu grup
yapıyor. Başarı hanelerinde bir bildiriyle başbakan düşürmek
yazılı, bakalım buna bir de referandumu ekleyecekler mi?
GÜLCÜ'LER
Parti içi muhalifler ve liberallerden oluşan genç bir koalisyonu
temsil ediyorlar ve pusuda bekliyorlar. Liberaller Gül’ü ‘sorunsuz
çözüm’ olarak destekleyecek; Hasan Cemaller’in falan tekrar ciddiye
alınma umudu da bu.
Saray’a hâlâ yakın gibi görünen ama epeydir belli bir mesafede
tutulan Akif Beki ve Abdülkadir Selvi gibi Hürriyet yazarları da
Gül’ün yanına geçer mi? Referandumda “Evet” diyeceğini açıklayan
Fatih Çekirge tereddüt bile etmez; zaten Gül’ün gezilerinde vardı.
Siyasette başta Bülent Arınç olmak üzere bütün dışlananlar da
yeniden iktidara gelebilmek için Gül’ün gözünün içine bakıyor.
Ama Gül’ün medya gücü zayıf: Nazlı Ilıcak, Şahin Alpay gibi basında
onu övecek isimler içeride, kala kala tek mecra Fehmi Koru’nun Ocak
Medya’sı kaldı.
İSLAMCI- DAVACILAR
Gençliklerinden bu yana İslami hareketin içindeler, kişi değil
ümmet meselesi olarak görüyorlar davayı. Bu yüzden de çizgileri hep
aynı. En büyük itirazları, sonradan gelenlerin iktidarın merkezine
yerleşmiş olmaları. İlk ve en yüksek sesli isyan Hakan Albayrak’tan
geldi. Daha sonra genç ama önemli isim İsmail Kılıçarslan “Çok
bunaldık be reis” diyerek yeni kuşak gazetecilere itiraz etti. O
yazı neredeyse bir manifesto gibi camiada dolaşmaya başladı.
Eskiden de bir süre yedek kulübesine alınan Ahmet Taşgetiren
yeniden yükseltti sesini. Kemal Öztürk, İbrahim Karagül aynı
cephede. Erdoğan’ın eski metin yazarı milletvekili Aydın Ünal’ın da
dahil olmasıyla bu grup ayrı bir kamp olarak varlık göstermeye
başladı bile.