23 Eki 2017 10:48
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 23:12
Oray Eğin'den ezber bozan İsmail Küçükkaya çıkışı: Cumhurbaşkanlığı Külliye'ye çağırıp ödül vermeli!
Habertürk yazarı Oray Eğin, İsmail Küçükkaya'nın linç edilmemesini tam aksine bir ödülü hak ettiğini iddia etti.
Habertürk yazarı Oray Eğin, İsmail Küçükkaya hakkında ima dolu bir yazıyı kaleme aldı. Oray Eğin, muhalefetin çıtasının medyada FOX TV, siyasette Kemal Kılıçdaroğlu olduğu sürece AK Parti'nin neden iktidar olduğuna şaşırmamak gerektiğini belirtti.
Eğin "Hacivat Küçükkaya ve kader ortağı Karagöz Fatih Portakal yüzeysel sloganlar, avam bir dil, şişirilmiş başlıklara bürünmüş haberleriyle çok önemli bir kamusal hizmet veriyorlar iktidar mahallesine aslında. Ben olsam madalya takardım." dedi.
İşte Oray Eğin'in bugünkü köşe yazısından bir bölüm:
Gazı kaçmış kutu kola
KULAĞINA biri fısıldamış, İsmail Küçükkaya ekranda duyduğunu paylaşmış. Halbuki çok önemli bir iddia. İktidar partisinde FETÖ’nün ByLock kullanıcısı olduğunu iddia ediyor.
Karşı argümanlardan biri Küçükkaya’nın gördüğü listede isim benzerliğinden dolayı bu tuzağa düştüğü. Zorlama mı açıklama? Belki.
Küçükkaya, plan, çıkar, belli bir gizli hedef ya da gündem doğrultusunda haber yapacak biri değil. Sadece çok heyecanlı, hemen gaza geliyor. ByLock haberi neresinden bakarsanız bakın havada kalıyor. Tek kaynaktan duyum üzerine, doğrulatılmadan verilmiş ve ortalığı bulandıran bir iddia. Ayakları yere sağlam basacak bir şekilde dile getirmeliydi bu iddiayı. Ama, dedim ya heyecanlı. Kendisinden söz edilsin, manşetlerle iktidar deviren gazeteci olsun istiyor.
Gerçi o gazeteciliği de çoktan bıraktı, televizyona geçtiğinden beri daha çok bir meddah, bir “entertainer”. O yüzden gazetecilik standartlarıyla yargılamak da ne kadar doğru, bilmiyorum.
İKTİDARA HİZMET
Haksız bir linçle karşı karşıya. Alt tarafı kulaktan dolma bir bilgiyi paylaştı diye açılan soruşturma, sosyal medyada linç, hakaretler falan... Lüzumu yok.
Hele hele iktidar ve iktidar medyası açısından Küçükkaya’yı linç etmek stratejik değil.
Hacivat Küçükkaya ve kader ortağı Karagöz Fatih Portakal yüzeysel sloganlar, avam bir dil, şişirilmiş başlıklara bürünmüş haberleriyle çok önemli bir kamusal hizmet veriyorlar iktidar mahallesine aslında. Ben olsam madalya takardım.
Fox’un önemli bir dosyayı, gündemi sarsacak bir ayrıntıyı, Küçükkaya’nın hayalindeki gibi iktidar devirecek bir haberi ortaya çıkardığına tanık olmadık, olmuyoruz ve de olmayacağız. Onun yerine akşam haberlerinde Nutuk okunuyor ve en kolay taktikle Atatürkçülükten prim yapılıyor. “Kasapta et şu kadar oldu, esnaf kan ağlıyor” gibi Günaydın okulunun en küflü formülüyle kitleler “yakalanıyor”.
Bilgilenmek, bir olayın ayrıntılarını öğrenmek isteyen de onların müşterisi değil ama sundukları ürünün epey bir alıcısı da var. Taraflı olmaları da mesele değil, her şeyi öylesine sloganlaştırıyorlar ki bir aşamadan sonra dediklerinin bir etkisi de kalmıyor. Her şey şok, her şey skandal, her şey sarsıcıysa bir süre sonra şoka karşı bağışıklık kazanılıyor. Onca ajitasyon sadece kitlelerin gazını almaya yarıyor.
PASİF MUHALEFET
Halbuki evrensel olarak gazetecinin görevleri arasında seçmen bilincini artırmak yer alır. Vatandaşlar kendilerini yönetmekle görevlendirecekleri isimleri basından aldıkları eğitimle seçerler. Bu yüzden sloganlardan uzak, gelişmeleri olduğu gibi veren, bilgilendirici haberciliğin önemi büyüktür.
Küçükkaya ve onun temsil ettiği sloganlara dayalı yeni muhalif gazetecilik türü bir seçmen bilinci üretmeyi bırakın, seçmeni pasifize etmeye yarıyor. Sabah Fox haberlerini izleyip Ankara’ya okkalı küfür sallayan seçmen beyni uyuşmuş, bağımsız düşünme ve analiz yapabilme yeteneği televizyon tarafından hoyratça kendisinden çalınmış bir halde hayatını yaşıyor. Yaşadığı ülkeyle ilgili herhangi bir sorumluluk almaya girişmediği gibi ayrıntıyla da vakit harcamıyor, öğrenmiyor. “Tayyip kötü, Büyük Atatürk, ABD düşman, Kürtler kahrolsun” gibi ezberler yetiyor.
Gazı alınan seçmen Kemal Kılıçdaroğlu’nun dediği gibi “tıpış tıpış” hakkında hiçbir şey bilmediği, adını yazmaktan aciz olduğu Ekmeleddin İhsanoğlu’na oy veriyor sonunda. Kılıçdaroğlu’nun bile varlık sebebini sorgulamıyor.
Külliye’de bir tören, Cumhurbaşkanlığı hizmet madalyası öneriyorum İsmail Küçükkaya’ya. Muhalefetin çıtası basında Fox, siyasette K.K. olunca neden Türkiye’yi yıllardır aynı partinin yönettiği de anlaşılıyor.
Eğin "Hacivat Küçükkaya ve kader ortağı Karagöz Fatih Portakal yüzeysel sloganlar, avam bir dil, şişirilmiş başlıklara bürünmüş haberleriyle çok önemli bir kamusal hizmet veriyorlar iktidar mahallesine aslında. Ben olsam madalya takardım." dedi.
İşte Oray Eğin'in bugünkü köşe yazısından bir bölüm:
Gazı kaçmış kutu kola
KULAĞINA biri fısıldamış, İsmail Küçükkaya ekranda duyduğunu paylaşmış. Halbuki çok önemli bir iddia. İktidar partisinde FETÖ’nün ByLock kullanıcısı olduğunu iddia ediyor.
Karşı argümanlardan biri Küçükkaya’nın gördüğü listede isim benzerliğinden dolayı bu tuzağa düştüğü. Zorlama mı açıklama? Belki.
Küçükkaya, plan, çıkar, belli bir gizli hedef ya da gündem doğrultusunda haber yapacak biri değil. Sadece çok heyecanlı, hemen gaza geliyor. ByLock haberi neresinden bakarsanız bakın havada kalıyor. Tek kaynaktan duyum üzerine, doğrulatılmadan verilmiş ve ortalığı bulandıran bir iddia. Ayakları yere sağlam basacak bir şekilde dile getirmeliydi bu iddiayı. Ama, dedim ya heyecanlı. Kendisinden söz edilsin, manşetlerle iktidar deviren gazeteci olsun istiyor.
Gerçi o gazeteciliği de çoktan bıraktı, televizyona geçtiğinden beri daha çok bir meddah, bir “entertainer”. O yüzden gazetecilik standartlarıyla yargılamak da ne kadar doğru, bilmiyorum.
İKTİDARA HİZMET
Haksız bir linçle karşı karşıya. Alt tarafı kulaktan dolma bir bilgiyi paylaştı diye açılan soruşturma, sosyal medyada linç, hakaretler falan... Lüzumu yok.
Hele hele iktidar ve iktidar medyası açısından Küçükkaya’yı linç etmek stratejik değil.
Hacivat Küçükkaya ve kader ortağı Karagöz Fatih Portakal yüzeysel sloganlar, avam bir dil, şişirilmiş başlıklara bürünmüş haberleriyle çok önemli bir kamusal hizmet veriyorlar iktidar mahallesine aslında. Ben olsam madalya takardım.
Fox’un önemli bir dosyayı, gündemi sarsacak bir ayrıntıyı, Küçükkaya’nın hayalindeki gibi iktidar devirecek bir haberi ortaya çıkardığına tanık olmadık, olmuyoruz ve de olmayacağız. Onun yerine akşam haberlerinde Nutuk okunuyor ve en kolay taktikle Atatürkçülükten prim yapılıyor. “Kasapta et şu kadar oldu, esnaf kan ağlıyor” gibi Günaydın okulunun en küflü formülüyle kitleler “yakalanıyor”.
Bilgilenmek, bir olayın ayrıntılarını öğrenmek isteyen de onların müşterisi değil ama sundukları ürünün epey bir alıcısı da var. Taraflı olmaları da mesele değil, her şeyi öylesine sloganlaştırıyorlar ki bir aşamadan sonra dediklerinin bir etkisi de kalmıyor. Her şey şok, her şey skandal, her şey sarsıcıysa bir süre sonra şoka karşı bağışıklık kazanılıyor. Onca ajitasyon sadece kitlelerin gazını almaya yarıyor.
PASİF MUHALEFET
Halbuki evrensel olarak gazetecinin görevleri arasında seçmen bilincini artırmak yer alır. Vatandaşlar kendilerini yönetmekle görevlendirecekleri isimleri basından aldıkları eğitimle seçerler. Bu yüzden sloganlardan uzak, gelişmeleri olduğu gibi veren, bilgilendirici haberciliğin önemi büyüktür.
Küçükkaya ve onun temsil ettiği sloganlara dayalı yeni muhalif gazetecilik türü bir seçmen bilinci üretmeyi bırakın, seçmeni pasifize etmeye yarıyor. Sabah Fox haberlerini izleyip Ankara’ya okkalı küfür sallayan seçmen beyni uyuşmuş, bağımsız düşünme ve analiz yapabilme yeteneği televizyon tarafından hoyratça kendisinden çalınmış bir halde hayatını yaşıyor. Yaşadığı ülkeyle ilgili herhangi bir sorumluluk almaya girişmediği gibi ayrıntıyla da vakit harcamıyor, öğrenmiyor. “Tayyip kötü, Büyük Atatürk, ABD düşman, Kürtler kahrolsun” gibi ezberler yetiyor.
Gazı alınan seçmen Kemal Kılıçdaroğlu’nun dediği gibi “tıpış tıpış” hakkında hiçbir şey bilmediği, adını yazmaktan aciz olduğu Ekmeleddin İhsanoğlu’na oy veriyor sonunda. Kılıçdaroğlu’nun bile varlık sebebini sorgulamıyor.
Külliye’de bir tören, Cumhurbaşkanlığı hizmet madalyası öneriyorum İsmail Küçükkaya’ya. Muhalefetin çıtası basında Fox, siyasette K.K. olunca neden Türkiye’yi yıllardır aynı partinin yönettiği de anlaşılıyor.