14 Şub 2018 12:48
Son Güncelleme: 24 Kas 2018 02:01
Oray Eğin, Nazlı Ilıcak ve Şahin Alpay'ı yazdı: Tutuklu gazeteciler ne olacak?
Habertürk yazarı Oray Eğin, gazetecilerin tutuklanmasının Türkiye'nin değil FETÖ'nün işine geleceğini savundu.
Habertürk yazarı Oray Eğin, Şahin Alpay ve Nazlı Ilıcak'ı önce
yerden yere vurdu sonra tutuklu kalmalarına itiraz etti.
Oray Eğin, Şahin Alpay ve Nazlı Ilıcak ile diğer gazetecilerin tutuklu kalmalarının Türkiye'nin aleyhine FETÖ'nün ise lehine olduğunu savunarak "Buradan mağduriyet çıkarmak FETÖ'nün işine yarar" dedi.
İşte Oray Eğin'in bugünkü yazısından "Tutuklu gazeteciler ne olacak?" başlıklı o bölüm
ŞAHİN Alpay’ı her düşündüğümde aklıma Milliyet asansöründe onu ilk gördüğüm an geliyor. Gazeteciliğimin ilk zamanlarında bir keresinde Şahin Alpay ve çantacısının olduğu asansöre bindim. Aralarında konuşurken refleks olarak anında sustular, “Sonra konuşuruz” bakışı attılar, ama Alpay kendisini tutamadı.
Ne yaptı dersiniz? Son cümlesini İngilizce söyledi ki asansördeki yabancı anlamasın...
Şahin Alpay o yıllarda “Entelektüel Bakış” diye bir sayfa hazırlıyordu. Benim için o kısa asansör yolculuğu Türk entelektüelinin sefaletinin, zavallılığının örneği oldu. Nasıl bir körlük ve kendini bilmezliktir İngilizce gibi çok yaygın bir dilin gazetede çalışan bir genç tarafından konuşulmadığını ona düşündüren?
Ama Şahin Alpay bu işte. Sığlığı, şaşkınlığı ve kendini bilmezliğiyle. Böyle birinden FETÖ kumpasçısı olur mu?
Nazlı Ilıcak’la ilgili daha karmaşık duygular içindeyim. Yıllar içinde benim onda sempatik bulduğum hiçbir özelliğin kamuoyuna yansımadığını gördüm. Siyasi görüşlerinin kendi mahallesine bile ters düşmesi sanırım ondan kolaylıkla nefret edilmesini sağladı.
Bence iyi bir insan. Ama iyi insan olduğu kadar da kötü bir gazeteci. Bir insan basında efsane olacak kadar uzun süre var olup da hep yanılır, her analizi mi yanlış çıkar? Her zaman olduğu gibi FETÖ konusunda doğru analiz yapamadı.
Bunun cezası üç kez ağırlaştırılmış müebbet olabilir mi?
SUÇSUZ DEĞİLLER
Aralarında Nazlı Ilıcak, Şahin Alpay, Mehmet-Ahmet Altan gibi gazetecilerin olduğu 10 kişinin bu hafta kaderi belirlenecek. Mahkemenin hafta sonuna kadar karar vermesi bekleniyor. Aslında dava 17 kişiydi ama asıl FETÖ’cüler, yani örgütün organik suç elemanları çoktan kaçtı.
Nazlı Ilıcak hakkında tutuklanacağına dair haber çıktığında bile buna inanmıyordu. Çünkü sadece yazdığı yazılardan dolayı bunun olabilme ihtimalini çok uzak buluyordu. Gidip darbe planladığı, suç örgütüyle sahte delil ürettiği, kumpas kurduğu, aktif örgüt elemanı olarak çalıştığına dair herhangi bir kanıt yok. Dahası, bizzat kumpasların merkezinde yer alan gazeteci görünümlü FETÖ’cüler ABD’ye ellerini kollarını sallayarak kaçmışken Ilıcak’ın, dünyadan bihaber Alpay’ın hapis yapması ciddi bir adaletsizlik.
Peki bu isimlerin hiç mi suçu yok? Olmaz mı... Suçları Türkiye’deki entelektüel tartışma ortamını kirletmek, 40 yıl boyunca bütün ülkeyi yanıltmak. Ama bu yasalar önünde bir suç değil. En büyük cezayı zaten Türkiye’deki entelektüel tartışmalardan tamamen dışlanarak, fikirlerinin hiçbir kıymetinin kalmadığını görerek çekecekler.
FETÖ’YE FAYDASI VAR
Tutuklu gazetecilerin birçoğunu sevmenin, onlara sempati duymanın ne kadar zor olduğunu biliyorum. O kadar ki “Ahmet ve Nedim’in arkadaşları” bile yok yanlarında. Ama yargıdan hepimizin beklediği bizim insan olarak hislerimize yenildiğimiz yerde aklın ve mantığın öncülüğünü yapması. Hadi bütün seçenekler tükendi, pragmatik olmak en iyisi. Bu isimleri hapiste tutmanın FETÖ’yle mücadeleye bir faydası olmadığı gibi zararı var.
Yargı bu kararı verirken uzun ve kısa vadedeki etkilerini de hesap etmeli. Şaşkın bir Şahin Alpay’ı hapsedip bütün dünyaya “Gazeteci tutuklayan ülke” algısı vermeye değer mi? Yeni bir mağduriyet yaratıp yurtdışında kaçak yaşayan ve gerçekten suçlu olan FETÖ’cü ajan-gazetecilerin, polis eskilerinin eline bir “mağduriyet” kartı geçip kahramanlaşsınlar mı?
Oray Eğin, Şahin Alpay ve Nazlı Ilıcak ile diğer gazetecilerin tutuklu kalmalarının Türkiye'nin aleyhine FETÖ'nün ise lehine olduğunu savunarak "Buradan mağduriyet çıkarmak FETÖ'nün işine yarar" dedi.
İşte Oray Eğin'in bugünkü yazısından "Tutuklu gazeteciler ne olacak?" başlıklı o bölüm
ŞAHİN Alpay’ı her düşündüğümde aklıma Milliyet asansöründe onu ilk gördüğüm an geliyor. Gazeteciliğimin ilk zamanlarında bir keresinde Şahin Alpay ve çantacısının olduğu asansöre bindim. Aralarında konuşurken refleks olarak anında sustular, “Sonra konuşuruz” bakışı attılar, ama Alpay kendisini tutamadı.
Ne yaptı dersiniz? Son cümlesini İngilizce söyledi ki asansördeki yabancı anlamasın...
Şahin Alpay o yıllarda “Entelektüel Bakış” diye bir sayfa hazırlıyordu. Benim için o kısa asansör yolculuğu Türk entelektüelinin sefaletinin, zavallılığının örneği oldu. Nasıl bir körlük ve kendini bilmezliktir İngilizce gibi çok yaygın bir dilin gazetede çalışan bir genç tarafından konuşulmadığını ona düşündüren?
Ama Şahin Alpay bu işte. Sığlığı, şaşkınlığı ve kendini bilmezliğiyle. Böyle birinden FETÖ kumpasçısı olur mu?
Nazlı Ilıcak’la ilgili daha karmaşık duygular içindeyim. Yıllar içinde benim onda sempatik bulduğum hiçbir özelliğin kamuoyuna yansımadığını gördüm. Siyasi görüşlerinin kendi mahallesine bile ters düşmesi sanırım ondan kolaylıkla nefret edilmesini sağladı.
Bence iyi bir insan. Ama iyi insan olduğu kadar da kötü bir gazeteci. Bir insan basında efsane olacak kadar uzun süre var olup da hep yanılır, her analizi mi yanlış çıkar? Her zaman olduğu gibi FETÖ konusunda doğru analiz yapamadı.
Bunun cezası üç kez ağırlaştırılmış müebbet olabilir mi?
SUÇSUZ DEĞİLLER
Aralarında Nazlı Ilıcak, Şahin Alpay, Mehmet-Ahmet Altan gibi gazetecilerin olduğu 10 kişinin bu hafta kaderi belirlenecek. Mahkemenin hafta sonuna kadar karar vermesi bekleniyor. Aslında dava 17 kişiydi ama asıl FETÖ’cüler, yani örgütün organik suç elemanları çoktan kaçtı.
Nazlı Ilıcak hakkında tutuklanacağına dair haber çıktığında bile buna inanmıyordu. Çünkü sadece yazdığı yazılardan dolayı bunun olabilme ihtimalini çok uzak buluyordu. Gidip darbe planladığı, suç örgütüyle sahte delil ürettiği, kumpas kurduğu, aktif örgüt elemanı olarak çalıştığına dair herhangi bir kanıt yok. Dahası, bizzat kumpasların merkezinde yer alan gazeteci görünümlü FETÖ’cüler ABD’ye ellerini kollarını sallayarak kaçmışken Ilıcak’ın, dünyadan bihaber Alpay’ın hapis yapması ciddi bir adaletsizlik.
Peki bu isimlerin hiç mi suçu yok? Olmaz mı... Suçları Türkiye’deki entelektüel tartışma ortamını kirletmek, 40 yıl boyunca bütün ülkeyi yanıltmak. Ama bu yasalar önünde bir suç değil. En büyük cezayı zaten Türkiye’deki entelektüel tartışmalardan tamamen dışlanarak, fikirlerinin hiçbir kıymetinin kalmadığını görerek çekecekler.
FETÖ’YE FAYDASI VAR
Tutuklu gazetecilerin birçoğunu sevmenin, onlara sempati duymanın ne kadar zor olduğunu biliyorum. O kadar ki “Ahmet ve Nedim’in arkadaşları” bile yok yanlarında. Ama yargıdan hepimizin beklediği bizim insan olarak hislerimize yenildiğimiz yerde aklın ve mantığın öncülüğünü yapması. Hadi bütün seçenekler tükendi, pragmatik olmak en iyisi. Bu isimleri hapiste tutmanın FETÖ’yle mücadeleye bir faydası olmadığı gibi zararı var.
Yargı bu kararı verirken uzun ve kısa vadedeki etkilerini de hesap etmeli. Şaşkın bir Şahin Alpay’ı hapsedip bütün dünyaya “Gazeteci tutuklayan ülke” algısı vermeye değer mi? Yeni bir mağduriyet yaratıp yurtdışında kaçak yaşayan ve gerçekten suçlu olan FETÖ’cü ajan-gazetecilerin, polis eskilerinin eline bir “mağduriyet” kartı geçip kahramanlaşsınlar mı?