'ÖNÜMÜZDEKİ GÜNLERDE MEDYA ARACILIĞIYLA ÇOK CİDDİ BİR OPERASYON YAPILACAK!..' FEHMİ KORU FATİH ALTAYLI'YA HEM YANIT VERDİ HEM DE ŞOK BİR İDDİAYI ORTAYA ATTI!..
İddiası "Kriz ânında gazete çıkarılmaz" tezi üzerine oturuyor dostumun...
İki gündür hayırlı bir iş için Brüksel'deyim. Hayırlı iş, sekiz aydır burada faaliyet gösteren 'Istanbul Centre in Brussel' (Brüksel'deki İstanbul Merkezi) adlı kuruluşun sergi salonunun açılışı... Türk resim sanatı üstadlarının eserleri ilk kez Brüksel'de sergileniyor. Ben de görevlerini 'fahri' yerine getiren çok-uluslu yönetim kurulu üyelerinden biriyim bu merkezin...
Henüz sekiz aydır faal olan merkez 'European Agenda' adlı derginin her yıl düzenlediği 'en iyiler' ödüllerinden 'en iyi ülke temsilciliği' dalında birincilik ödülünü almasın mı? Yönetim kurulu olarak o mutlu törene de katıldık.
Hayırlı... Mutlu... Ben böylesine hoş bir ruh haleti içindeyken, 'medya operasyonu' konusundaki görüşlerini önceki gün buraya yansıttığım kafa karıştırıcı dost "Seninkini okudun mu, sana cevap veriyor" demek için aramasın mı?
Elbette Brüksel'de olsam da Türkiye'de yazılıp çizilenleri takip ediyorum. Benim gider ayak yazdığım konuları tartışıyor matbuat hazretleri...
Hakkımda yazılmış yazıları teker teker sorduğumda kast ettiğinin o değiniler olmadığını fark ettim. Kastı, gazete haline dönüşme çabasında olan bir internet sitesinde çıkan yazıydı. İki TV kanalı ile sayısız dergisi olan ve yakında bir de gazete çıkararak grup haline dönüşmeye çalışan sermayenin medya sorumlusu bir şeyler yazmış...
Yazısını okudum da hiç üstüme alınmadım.
Özellikle şu satırlarını: "Bu grubun eski gazete ve televizyonlarında program yapabilmek, gazetelerinde yazı yazabilmek için TMSF ve Çankaya kapılarında yattılar. Madem basın ekonomisini bu kadar biliyorlardı, TMSF yönetimindeki televizyondan ayda 30 bin doları cebe indirmekten utanmadılar."
Hayatımda kimseden ne kendim, ne de bir yakınım için iş istemiş biri değilim. Bırakın öyle kapıda yatmayı burnum yere düşse kaldırıp almam. Bugüne kadar yaptığım her iş bana teklif edilmiş, aklıma yattıysa kabul etmişimdir. Kabul ettiğimden çok teklifi elimin tersiyle reddettiğimi o yazıyı yazanın patronu da iyi bilir. Hiçbir televizyondan 30 bin dolar veya o meblâğa yakın aylık almış da değilim. Acaba benim yerime bir başkası mı iç etti her ay 30 bin doları?
Kısacası, yazıyı üzerime alınmam için herhangi bir sebep görmüyorum.
Yazıyı yazan neden alınmış, onu da anlamış değilim. Yazımı okuyup sonuç çıkarmasını beklediğim de onun gibi işini aylıkla yapan birileri değildi; parasını şu günlerde medyaya yatırmayı düşünenlerin dikkatle okuması için yazmıştım ben o yazıyı... Kızacağı kişi de ben değilim zaten; iddiasını kimselerle paylaşmamamı şart koşarak bana anlatan dostum o... Benim kabahatim -eğer kabahatse-, dostumun kulağıma fısıldadıklarını, hayır hasenat yerine geçsin diye, sizlere de aktarmak...
Dostumun iddiası şu: Önümüzdeki günlerde medya aracılığıyla çok ciddi bir operasyon yapılacak... Operasyonu kimin, hangi amaçla yapacağını bana söylemiş değil; ağzımda bakla ıslanmayacağını bildiği için, söylerse ayrıntıları da yazarım diye çekiniyor.
İddiası "Kriz ânında gazete çıkarılmaz" tezi üzerine oturuyor dostumun... Şimdilerde her köşede 'kriz' sözcüğü ediliyor ve bu da gazete tirajlarını etkiliyor. Zaman gazetesinin bir inat bir murat bir milyona çıkma kampanyası olmasaydı, toplam satışlar dörtte bir oranında azalacaktı; ona rağmen yüzde 10'un üzerinde düştü tiraj...
Son yazımı okuyan bir gazete yöneticisi, "Lütfen o konuya devam etme" ricasında bulundu. Dostumun 'operasyona maruz kaldığı' iddiasını seslendirdiği grubun gazete çıkarma gayreti içerisinde olması beni arayan gazete yöneticisinin işini kolaylaştırıyormuş... "Pek çok çalışanımızı tazminat ödeyerek çıkarmak zorunda kalacağımız için kara kara düşündüğümüz bir sırada, üstelik herbirine transfer parası ödeyerek eleman alıyorlar; lütfen fazla kurcalama" dedi gazete yöneticisi...
Ben bu işlerden anlamam, zaten o yüzden d