“Onlar’ın Öyküsü”ne sanatçılardan tam destek!
Gazeteci Ömür Sabuncuoğlu, okuyamayan kız çocukları için birbirinden ünlü isimlerin yazdıkları hikayeleri "Onlar'ın Öyküsü" kitabında bir araya getirdi.
Gazeteci Ömür Sabuncuoğlu'nun İnkilap Yayınevi'nden çıkan kitabında
12 ünlü isim, kız çocuklarının okumasına destek vermek amacıyla
yazdıkları öykülerle yer aldılar. Onlar’ın Öyküsü kitap tanıtımı
ünlü isimlerin katılımıyla Çırağan Palace Kempinski İstanbul’un ev
sahipliğinde gerçekleşti. Yazılarıyla kitaba destek veren
birbirinden ünlü isimler de tanıtımda yer aldı.
Çırağan Sarayı’nın tüm ihtişamıyla birleşen ev sahipliğinde
gerçekleşen ve satışından elde edilecek geliri okuyamayan kız
çocuklarına aktarılacak Onlar’ın Öyküsü kitap tanıtımına sanat ve
cemiyet dünyasının önde gelen isimleri de katılarak büyük ilgi
gösterdi.
Ajda Pekkan, Monik İpekel, Nebahat Çehre ve Şükran Ovalı’ nın
yazdıkları öyküler hakkında bilgiler paylaştığı tanıtımda
aralarında; Burcu Kara, Çiğdem Batur, Demet Şener, Ebru Şallı,
Funda Arar, Hatice Şendil, Merve Boluğur, Revna Demirören Şeyda
Coşkun, Gülay Kamaz ve Zeynep Beşerler’ inde olduğu iş, sanat ve
cemiyet dünyasından isimler de katılarak tam destek verdiler.
Ajda Pekkan'ın ‘Sessizlik’ isimli hikayesiyle yer aldığı kitapta,
Arzum Onan ‘İki Zeynep’in öyküsünü yazdı. Belçim Bilgin okula giden
kız çocuklarını ‘Işık Çocuklar’ hikayesinde anlatırken,
Bergüzar Korel ‘Mucizenin Adı: Babam' öyküsüyle yüreklere dokundu.
Kitapta, Demet Evgar ‘Ben Kim Miyim?’, Fatma Girik ‘İşte
Benim Sevdam’, Monik İpekel ‘Yaşı Küçük Kalbi Büyük’, Nazlı Çelik
‘Mehmet’, Nebahat Çehre ‘Ülkemin Acı Gerçeği’, Sıla Gençoğlu
‘Tomurcuk’, Songül Öden ‘Baykuş’ ve Şükran Ovalı ‘Kilitli Dolap’
öyküleriyle kitapta yer aldılar.
Ömür Sabuncuoğlu ise ‘Canım Ağabeyim’ adlı öyküsünde kız
çocuklarına karamsarlıktan kurtularak kendi yazgıları için mücadele
çağrısında bulundu. Kitabın satışından elde edilecek gelir ise
Milli Eğitim Bakanlığı işbirliği ile kız çocuklarının eğitimine
destek için kullanılacak.
Ajda Pekkan-Sessizlik
Yağmura aldırmadan burnunu buğulanmış, ıslak cama yasladı ve orada
kalakaldı. Böyle beklemek ve saatlerin öylece geçmesine izin
vermek, tam da istediği gibi... Kararlıydı. Konuşmayacaktı. Uzun,
sessiz saatler, belki de anlatmak istediklerinin daha iyi
anlaşılacağı, o derin sessizliği sağlayacaktı. Annesini düşündü bir
süre. Sonra bir çırpıda tüm düşüncelerini bir kenara bıraktı ve
öylece bekledi. Sadece yağmurun sesi vardı… Vitrinde tuhaf,
karmaşık şekillerin belirmesine sebep olan yağmur damlalarını
izledi ve içinde hissetti. Neye baktığının ve orada ne kadar
kaldığının hiç önemi yoktu. “Sessizlik iyi bir şey” diye düşündü.
Aslında sessizliğin de bir sesi vardı.
BERGÜZAR KOREL- Mucizenin Adı: Babam
ikinci yüz dört, ikinci yüz beş, ikinci yüz altı, ikinci yüz yedi,
ikinci yüz sekiz… Ne kadar olmuş adımlarımı saymaya başlayalı,
farkında değilim. Kafamı kaldırıp baktığımda, hastane binasının kış
aylarında daha da hissettirdiği buz gibi gölgesiyle ve yüzüme vuran
ıslak rüzgârla kendime geliyorum. Yıllarca köydeki evimizden okula
giderken soğuktan donan ayak parmaklarımı düşünmemek için kendi
kendime uydurduğum oyunun orta yaşlı, şehirli bir doktor olmama
rağmen devam ettiğini düşünürken, koşar adım hastane merdivenlerini
bitiriyorum. Yıllardır alışık olduğum koridorun kokusu hâlâ genzimi
yakıp ciğerlerimi dolduruyor. İlaç, hijyenik temizlik malzemeleri,
hastane yemeği, nefes…
DEMET EVGAR- Ben Kim miyim?
Kaç yaşam geçti üstümden, ben kaç yaşamdan geçtim, Allah bilir…
Minik ellerime bakınca ne hünerler geçiyor içimden. Ne zamanlar, ne
kaderler, ne seçimler… Bir bez bebek beni nerelere götürüyor, bir
bilseniz… Hayaller taşıyor içimden, dünya küçücük kalıyor aynada
gözlerime bakınca.