02 Eyl 2009 17:55 Son Güncelleme: 19 Kas 2018 13:51

ONLARI HİÇ BÖYLE GÖRMEDİNİZ!..CNNTÜRK'ÜN EKRAN YÜZLERİNDEN AYKIRI POZLAR!..(FOTO-HABER)

Kuruluşunun 10´uncu yılını kutlayan CNN TÜRK´ün başarılı isimleri Şirin Payzın, İpek Kaplan, Tuğba Dural, Aylin Kuyucu ve Sultan Arınır´dan Elele'ye samimi açıklamalarda bulunarak ilginç pozlar verdiler.

Medya kuruluşları ve bizatihi ekran yüzleri, kimliksizlikten, donuk ifadelerden; kısacası "haber okuyan makine" fikrinden uzaklaşıyor. Televizyon izleyicisi artık evlerine konuk olan yüzleri tanımak, bilmek istiyor. İşte tam da bu nedenle, kuruluşunun 10´uncu yılını kutlayan CNN TÜRK´ün başarılı isimleri Şirin Payzın, İpek Kaplan, Tuğba Dural, Aylin Kuyucu ve Sultan Arınır´dan Elele'ye samimi açıklamalar ve ilginç pozlar


Şirin Payzın


Tabularım ve
tutucu tarafım yok

Ana haber bülteni `360 Derece´ ile izleyiciyle buluşan Payzın, "Ekranda her zaman rahattım" diyor. Bugüne dek AB zirvelerinden İran´daki seçime, farklı alanlarda uluslararası gündemi yerinden aktaran haberci, yeni yayın döneminde CNN TÜRK Dış Haberler Müdürü olarak da görev yapacak.


"Televizyon gazeteciliğini seçtim çünkü gazeteciliğin sorgulama, gerçeği arama, tartışma, toplumun sesi olabilme, ülkenin meselelerine kafa yorma ve fikir beyan etme gücünü hayatımın bir parçası haline getirmek istedim. Çocukluğumdan beri hem siyasete hem de dünya meselelerine hep ilgi duydum. Çok meraklıyımdır, her türlü dergiyi okumayı, her türlü müzikten haberdar olmayı, her türlü fikir tartışmasını çok severim. Tabularım, tutucu tarafım yoktur. Pragmatizme, duruma uyum sağlamaya, yenilenmeye, `öteki´ olanı anlamaya, karşımdakini dinlemeye inanırım. Bütün bunlar beni gazeteci yaptı ve evet, bu benim yaşam tarzım.
Türkiye´de gazeteciliğin dönüştüğü biçim, tecrübenin artık değersiz hale gelmesi, şartlar ve profesyonellikten uzaklaşma, kadınların algılanma biçimi zaman zaman moralimi bozuyor. Bizim sektörde ne yazık ki kıskançlık, ekipçilik, uğraşmadan bir günde yıldız olma, sonra yükseldiği gibi aynı hızla tarihe karışma çok yaygın. Ekrandayken yıldızsınız, bir sezon yayın yapmazsanız unutulup gidersiniz. Ama iyi gazeteciyseniz, istikrarlıysanız, tecrübeliyseniz, her zaman kalıcısınız.
Artık kalıp gibi haber okuyan, ifadesiz, seyirciden kopuk, duygusuz spiker ya da anchor dönemi geride kaldı, dünyada da bu böyle. CNN International´a bakın; haber okuyanlar kendi kıyafetleriyle ekrana çıkıyorlar, şakalaşıyorlar. Hata yapıp özür diliyorlar. Yerel aksanlarıyla konuşabiliyorlar. Duygulanıp, ağlayabiliyorlar. Bu bana çok yakın bir tarz. Ben spiker değil, haberciyim. İnsanların evine konuk oluyorum. Kovaladığım haberi aktarıyorum, onlarla paylaşıyorum. Onlardan biriyim, öyle davranıyorum..."


İpek Kaplan


Başarının sırrı,
işe aşık olmak


Haber bültenleriyle gündemin nabzını tutan İpek Kaplan, haberciliğin ancak meslekle aşk yaşama koşulunda yapılabileceğinin altını çiziyor.


"Ayazağa Işık Lisesi´nde öğrenimimi bitirdikten sonra, lisansımı Marmara Üniversitesi İktisat Fakültesi´nde tamamladım. Yani ben bir ekonomistim. Yayın hayatıma, SKYTurk´te ekonomi bölümünde İMKB muhabiri olarak başladım. Ardından habercilik geldi. Kendimi geliştirmeyi, yeni şeyler denemeyi seviyorum.
Çalışma saatlerimiz haftalık düzenleniyor ancak her an değişebiliyor. Mesai arkadaşlarımızdan biri hastalandığında ya da tatile gittiğinde onun işini de yapmak durumunda oluyoruz. Habercilik, özel hayatınızdan ciddi fedakarlıklar gerektiriyor. Hem ailem, hem arkadaşlarım, hem de köpeğim bu işten nasibini alıyor. Ancak köpeğime tabii `Bak oğlum işe gidiyorum, şu saatte geleceğim´ diyemiyorum, arkamdan ağlayıp duruyor... Bu işle aynı anda hiçbir profesyonelce yapacağınız iş yürümez. Zaten tüm enerjinizi ve vaktinizi alıyor!
Bilim-teknoloji, ekonomi, doğal yaşam, kültür-sanat, yeme-içme, seyahat, moda, gelecek trendleri... Tüm bunlar ilgimi çekiyor. Yaşamın içindeki her şeyden bir miktar diyebilirim... Ama artık siyasete doydum; ondan biraz az olsun lütfen, gerektiği kadar..."


Tuğba Dural


Futbolun, kin
kusanlara ihtiyacı yok


CNN TÜRK spor servisinde görev yapan ve her gün ekrandan gelişmeleri aktaran Dural, Türkiye´nin spor sahnesindeki şiddete olan tepkisini, eskiden top oynarken "topunuzu keserim" diyen büyüklerimizden yola çıkarak gösteriyor...


"Küçüklüğümden beri haber spikeri olmak istedim. Kararımın yıllar içinde değişmemesinin sebebi ise adrenalin, hareketlilik ve değişkenlik.
Türkiye´deki spor sahnesinde şiddet olmasın istiyorum öncelikle... Fanatizm belki bir yere kadar, ancak holiganizm asla. Futbolun; amacından sapmış seyirciye, kinini kusmaya gelmiş taraftara hiç ihtiyacı yok. Futbolda şiddetin olmamasını istediğim gibi, futbol dışındaki spor dallarının farkına varılmasını da istiyorum. Ancak futbol artık bir endüstri. Bu noktada diğer spor dallarının futbolla yarışması zor. Sorun, uzun vadede eğitimle çözülebilir. Küçük yaştan itibaren öğrenciler yeteneklerine göre yönlendirilebilir...
Eğer spiker olmasaydım, kesinlikle modayla ilgili bir iş yapardım. Giyinmeyi çok seven bir anne ve babam var. Kız kardeşim Mango´da merchandiser; yani görsel sorumlu da diyebiliriz... Modaya ilgi de genlerden geliyor yani. Kişi kendi tarzını, büyük paralar ödeyerek aldığı markalı ürünlerle yaratamaz. Asıl tarz sahibi, elindeki kısıtlı imkanlarla kendine yakışanı bulabilendir bence. Ben, ruh halime göre giyiniyorum ve giyinmek beni güne motive eden önemli sebeplerden biri...
İleride, `zamanı geri alma´ arzusunu yaşamamak istiyorum, bunun için de sağlam adımlarla yürümeye çalışıyorum. Emekliliğim için hayalim Bodrum´da yaşamak. Bodrum çok özel bir yer benim için; koyları enerji, havası huzur veriyor..."


Aylin Pınar Kuyucu


Spor, heyecan demek


CNN TÜRK´ün spor haberlerini sunan Kuyucu, yaşamını spor ve tarih kavramları üzerine kurgulamış. Spor dünyasının içinde yaşamasına rağmen eğitimini aldığı tarihle ilgili bağlarını koparmıyor, "Tarih bilmeyenin ne sağlam bir politik bakışı olur, ne de hayat felsefesi" diyor.


"Spor her şeyden önce bir oyun, eğlence. Kazanma, kaybetme, rekabet, motivasyon, iletişim... Kısaca spor, heyecan demek benim için. Bu heyecanı en fazla F1 yarışları ve tenis maçlarını izlerken hissediyorum. Eğitimimi Yeditepe Üniversitesi´nde burslu olarak tarih bölümünde tamamladım. Tarih, hangi meslek dalı seçilirse seçilsin zorunlu olarak okutulmalı. Tarih bilmeyenin ne sağlam bir politik bakışı olur, ne de hayat felsefesi. Osmanlıca´yı iki yıl boyunca üniversitede gördüm. Osmanlıca bilmeyen bir tarihçi olamaz. Çok az insanın bildiği bir dili bilmek de büyük ayrıcalık.
İşimi çok seviyorum. Bu işi yapmıyor olsaydım; yapacağım iki işten biri fotoğrafçılık, diğeri de iç mimarlık... Müziğin de hayatım boyunca çok özel bir yanı oldu. Müzik eski çağlarda psikolojik terapi olarak kullanılırmış, şimdi de farkında olmadan aynı terapiyi kendimize uyguluyoruz aslında. Yedi yıl önce yeni yılda ne yaptığınızı hatırlamayabilirsiniz ama bir şarkı sizi bir anda 10 yıl öncesine, o güne götürür ve aynı hisleri size yaşatır. Müziğin gücü bu işte."


Sultan Arınır


İnternetin faydası, kullanıcısına bağlı


"Net´ten Haber" programını hazırlayan ve sunan Sultan Arınır, internetin bilhassa sıcak haber akışına olan etkisini vurguluyor.

"Spikerliğe başlamam tamamen tesadüf... Editör olmak istiyordum; bu doğrultuda da CNN TÜRK´te yayınlanan `Afiş´ programında staj yapmaya başlamıştım. Haber departmanından gelen bir istek üzerine deneme çekimine girdim. bir süre sonra kendimi canlı yayında buldum. Programda, Cnnturk.com´da yer alan haberleri izleyicilerimize aktarıyorum. Bunun yanı sıra internette paylaşılan, çok izlenen ve yalnızca internet aracılığıyla öğrenebileceğimiz olayların görüntülerine de bu programda yer veriyoruz. İnternette, normal bir kullanıcıdan daha çok vakit geçirmem gerekiyor. Bu yönde işim bana çok katkı sağlıyor. Hem dünyada olup bitenlerden haberdar oluyorum hem de teknolojinin faydalarından yararlanıyorum. Tabii ki bu tek taraflı kalmıyor, öğrenilen şeyler de ekran aracılığıyla başkalarıyla paylaşılıyor. İnternetin hemen hemen hepimizin hayatında önemli bir yer tuttuğu açık. Özellikle medya sektörü için internet tam bir haber alma kaynağı. Örneğin İran´da son yaşanan olaylar, sansür nedeniyle sadece internet aracılığıyla takip edilebildi. Bu gibi örnekler, internetin ne kadar doldurulamaz bir yeri olduğunu bir kez daha gösteriyor. Buna rağmen, insanlara faydalı olup olmadığı da internetin ne amaçla kullanıldığına bağlı olarak değişiyor. Durum tamamen onu elinde tutanın karakterine göre şekilleniyor. İnternet, kötü kimselerin elinde çirkin bir silaha dönüşebiliyor."


İşte Elele Editörü Melike Karakartal´ın çekimle ilgili görüşleri...
Küçüklüğümüzde balkonuna topumuzu kaçırıp durduğumuz o korkunç teyzenin, "topunuzu keserim" diye bağırdığını hala hatırlarsınız, eminim... Aslında biliyor musunuz, bence o teyze futbol holiganlığına karşı çıkışın simgesi olabilirmiş...


İşte biz de bu fikirle çıktık yola. Tuğba´nın karesiyle... Hem CNN TÜRK´ün güzel yüzlerini daha önce hiç görmediğiniz biçimlerde fotoğraflamak, hem de bu karelerde onların yaşamlarından, hayata bakışlarından bir detayı anlatmak istedik.


Deneyimli haberci Şirin Payzın, ekrandaki rahatlığının ifadesi olan bir karede poz verdi. İpek Kaplan, o haber sunmaya giderken evde arkasından ağlayıp duran köpeğini bu defa bizim için ofise getirdi... Sadece ortaya harika bir kare çıkmadı, köpek de bu işe bayıldı!


Tuğba Dural "futbolun kin kusanlara ihtiyacı yok" dedi, futbol topu kesti, Aylin Kuyucu squash raketiyle "keman" çaldı... Genç spiker Sultan Arınır ise bir türlü başından kalkıp da "shut down" edemediğimiz; dolayısıyla artık pes edip "fikren" alev alan bilgisayarın yardımına yangın söndürücüyle koştu... Sonuç da işte bu...


Peki nasıl başladı bu macera?


Öncelikle, yer kesinlikle belliydi, kanalda çekim yapacaktık... Alternatif mekan düşünmedik bile. CNN TÜRK´te girmediğimiz oda, burnumuzu sokmadığımız yer kalmadı.


Kareleri kurgulamak için haberci ve spikerlerin geçmişlerini, eğitimlerini, özel zevklerini ve nasıl bir hayata sahip olduklarını öğrendik. Çünkü yaşamlarına dair her ayrıntı fotoğrafın çıkış noktası olabilirdi... Aramızda fikirleri tartıştıktan sonra CNN TÜRK koridorlarında, açık ofiste, yayın alanında kendimize çekim yapacak doğru mekanları aramaya koyulduk... Yer tayini, elbise, saç, makyaj, koşturmaca derken iki gecede prodüksiyonumuzu noktaladık.










PRODÜKSİYON, STYLING ve YAZI: MELİKE KARAKARTAL
FOTOĞRAF: BOĞAÇ DALKIRAN & SEMİH KANMAZ/CREAM
SAÇ: NURİ ŞEKERCİ
MAKYAJ: SEVİNÇ GÜVEN & ÖMER DURAK
Katkıları İçin A46, NINE WEST
VE CNN TÜRK´e teşekkürler.