18 Kas 2013 09:47
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 15:45
Önce 'Firavun' demişti, şimdi sabır çağrısında bulundu!
Fethullah Gülen, son açıklamasında cemaatine sabır tavsiyesinde bulundu.
Dershanelerin kapatılmasını öngören yasa taslağına ilişkin ilk
değerlendirmesinde darbe dönemlerini hatırlatan Fethullah Gülen,
son açıklamasında sabır tavsiyesinde bulundu.
‘Fırtınalı dönemlerde istikâmet, sabır ve hâcet namazı’
başlığıyla internet sitesinde yayınlanan konuşmasında Gülen,
“Yollarımız daraltılsa da biz başkalarına karşı yol daraltmasına
kalkmamalıyız. Mızraklara karşı iğne bile kullanmamaya karar
vermeliyiz” dedi. Bir önceki açıklamasında “Firavun aleyhinizdeyse
doğru yoldasınız demektir” diyen Gülen, bu kez “Çevrenizdeki
insanlar Nemrut değil, Firavun değil. Hele secde eden insanlarsa
onlara karşı bize düşen şey saygılı olmak ve cennete beraber girme
dilek ve temennisinde bulunmaktır” ifadelerini
kullandı.
Gülen, en son açıklamasında şu ifadeleri kullandı:
MUHALİF RÜZGARLAR ESEBİLİR
''Muhalif rüzgarlar esebilir, çok defa insanları önüne katıp
savurabilir. Karakter bakımından zayıf insanlar belli çıkarlar,
belli menfaatler mülahazasında hep savrulabilirler. Olup biten bu
şeyler karşısında kat’iyen sarsılmama, ye’se kapılmama ve ezilmeme
mü’minin şiarı olmalıdır
BAZEN BİR FİRAVUNDAN, BAZEN BİR NEMRUT'TAN
GELEBİLİR
Fırtınalar hiçbir zaman dinmemiştir; kan seylapları hiçbir
zaman durmamıştır; insanların köpüren nefretleri ve kinleri hiçbir
zaman dinme bilmemiştir. Bazen bir tirandan gelebilir, bazen bir
firavundan gelebilir, bazen bir nemruttan gelebilir, bazen bir
Sezar’dan gelebilir, bazen de yanınızda sizinle beraber namaz kılan
birisinden gelebilir. Aynı namazı kıldığınız halde namazın
içerisinde bir çelme yiyebilirsiniz. Bütün bunlar karşısında duygu
ve düşünce açısından sarsılmamak için Allah’ın ipine sımsıkı
sarılmak lazım.
MINCIKLAYACAKLAR, ÖNÜNÜZÜ KESECEKLER
Mıncıklayacaklar, çuvaldız saplayacaklar, önünüzü kesecekler,
gittiğiniz yere gitmenizi istemeyecekler; bazen küfür kaynaklı
olacak, bazen haset kaynaklı olacak, bazen hazımsızlık kaynaklı
olacak. Bunlar insan ruhunda öyle marazlardır ki, dimağa musallat
olmuş öyle virüslerdir ki, nöronları sarmış öyle rahatsızlıklardır
ki, tımarhanelerde dahi tedavisi kâbil değildir. Gelin siz de
-Allah aşkına- delice hareket eden bu insanlara küsmeyin, gönül
koymayın, hatta Allah’a havale etme gibi şeylere bile
gitmeyin.
İNCİNSEK DE İNCİTMEMELİYİZ
Değil çuvaldızlara karşı, mızraklara karşı bile iğne
kullanmamaya karar vermeliyiz. İğne kullanmama kararlılığı içinde
olmalıyız. İncinsek de incitmemeliyiz, kırılsak da kırmamalıyız.
Yollarımız daraltılsa da biz başkalarına karşı yol daraltmasına
kalkmamalıyız.
CİVANMERTÇE DAVRANMAK LAZIM
Sana çuvaldız batırmıyorlarsa, “Onlara iğneyle mukabelede
bulunmadım!” demenin bir kıymeti yok. Esas, incitene karşı, rencide
edene karşı, oturup kalkıp sizin için kötülük planlayana karşı,
yalan diyene karşı ‘yalan’ deme nezaketsizliğine girmeyecek kadar
civanmertçe davranmak lazım.
KARŞINIZDAKİ İNSANLAR FİRAVUN DEĞİL, DELİ TEKE HİTLER
DEĞİL...
Allah Teâlâ, Hazreti Musa ve Hazreti Harun’u (aleyhimesselam),
Firavun’a gönderirken, “Yumuşak sözle ona hitapta bulunun, yumuşak
bir halle davranın, yumuşak bir düşünceyle karşısına çıkın,
incitmeyen sözlerle diyeceğinizi ona deyin” (Tâ hâ, 20/44)
buyuruyor. Sizin karşınızdaki insanlar Nemrut değil, Firavun
değil, Sezar değil, İskender değil, Napolyon değil, deli teke
Hitler değil… Hele başları yerde secde eden insanlarsa, onlara
karşı bize düşen şey hep saygılı olmak, hep takdir etmek, hep
tebcille yâd etmek ve Cennetü’l-Firdevs’e beraber girme dilek ve
temennisinde bulunmaktır.
HACET DUASINI OKUDUM BU ŞİDDETLİ FIRTINALAR
KARŞISINDA
Başımı yere koyduğumda, secdelerimde, hep hâcet duasını okudum
bu üzerimize gelen şiddetli fırtınalar karşısında. Bizim emeğimiz
bunun içinde onda birdir, belki de hiç yoktur. Şimdiye kadar bu
meseleye emek veren ne kahramanlar, bir asırdan beri adeta baldıran
zehiri yudumlayarak bu meseleyi götüren, zindanlarda ömür tüketen
insanlar, dünyada zevk sefa yüzü görmeyen insanlar, memleket
memleket sürgüne gönderilen insanlar, hapishanelerde tecride maruz
kalan insanlar, defaatle zehirlenen insanlar, “bu da vatan
evladıdır” denmeyen insanlar… Bu işin içinde bütün bu insanların
emeği vardır.. ve bu emekle meydana gelen şey hep sizin omuzunuzda
bir emanettir. “Allahım bu bir emanettir, bize ait de değildir,
bize muvakkaten yüklediler bunu. Senin emn u emânın bu işin
eskortudur; o olmazsa biz bunu götüremeyiz, bunu Sana teslim
ediyoruz Allahım!”
BAZI MİYOPLAR, MALİKANELERDE YAŞIYOR
OLABİLİRLER
Yeminle söylüyorum size; bu meselenin onda birine zarar
vermektense, bir günde on defa ölmeye razıyım; on defa Azrail
gelsin, öldürsün beni; bir daha dirileyim, bir daha öldürsün..
yemin edebilirim bu mevzuda; çünkü dünya ile zerre kadar alakam
olmadı. Bazı miyoplar, mâlikanelerde yaşıyor diyebilirler. Ne
yapalım şaşı baktığından dolayı yanlış görebilir. İbrahim Hakkı
Hazretleri “Ağvere olma yakın ki sana eğri bakar” diyor. Ağver
Allah’a da eğri bakar, peygambere de eğri bakar, dine de eğri
bakar; sadece kendisine doğru bakar, o da kendini doğru görür mü
görmez mi?!
MUSİBETLERE KARŞI SABIR
Sabredilen konular itibarıyla sabır çeşit çeşittir; ibadetlere
devam hususunda sabır, günahlara girmeme mevzuunda sabır ve
musibetlere karşı sabır en çok bilinen sabır çeşitleridir Zaman
isteyen ve bir vakte bağlı cereyan eden işlerde, “zamanın
çıldırtıcılığına karşı sabır” söz konusudur.'''