"Önce bu dünyada hesaplaşın"
- FETÖ'nün darbe girişimi sırasında Genelkurmay Başkanlığındaki eylemlerle ilgili, aralarında sözde "yurtta sulh konseyi" üyelerinin de bulunduğu 221 sanığın yargılandığı "çatı" davasına sanık savunmalarıyla devam edildi- Çapraz sorguda sanık eski Korgeneral Özsoy ve eski Tuğgeneral Kırker arasında.
ANKARA (AA) - FETÖ'nün darbe girişimi sırasında Genelkurmay Başkanlığındaki eylemlerle ilgili, aralarında sözde "yurtta sulh konseyi" üyelerinin de bulunduğu 221 sanığın yargılandığı "çatı" davasına sanık savunmalarıyla devam edildi.
Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmaya tutuklu ve tutuksuz sanıklar, taraf avukatları ile izleyiciler katıldı.
Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde sanık eski Korgeneral Mustafa Özsoy'un çapraz sorgusu yapıldı.
Sanıklardan eski Tuğgeneral Ahmet Bican Kırker, Özsoy'a "Aynı dönemde aynı kampa planlı tatilim olduğunu biliyor muydunuz?" şeklindeki sorusuna, "Bilmiyorum" yanıtını verdi.
Kırker'in, askeri hattan neden aramasını istediğini sorması üzerine de Özsoy, durumun böyle olmadığını, savunmasında buna cevap verdiğini bildirdi. Özsoy, Kırker'in, "Koskoca korgeneralsiniz, bir tuğgeneralin telefonuyla neden Ankara'ya geliyorsunuz? Sıralı amirlerinizi aramak aklınıza gelmedi mi?" şeklindeki sorusu üzerine de sadece bir tuğgeneralin aramasıyla gitmediğini, başka aramalar da olduğunu, Ankara'ya şüphe üzerine geldiğini tekrarladı.
Özsoy, "Sana cevap vermiyorum, sen hainsin, beni tuzağa düşürdünüz." dedi.
Özsoy'un "Ne yaşadığımızı Allah biliyor." ifadesi üzerine Kırker de "Evet biliyor." karşılığını verdi. İki sanığın, "Öbür dünyada hesaplaşırız." şeklindeki karşılıklı söylemleri üzerine de Mahkeme Başkanı Oğuz Dik araya girerek, "Durun, önce bu dünyada hesaplaşın." ifadesini kullandı.
Bu tartışma sonrasında sanık Özsoy, Mahkeme Başkanı Dik'in uyarısı üzerine yerine oturdu.
- Tatbikata katılmak için gitmiş
Özsoy'un ardından Özel Kuvvetler Komutanlığında görevli sanık eski Teğmen Mustafa Demir savunma yaptı.
15 Temmuz'da öğleden sonra izinli olduğu için düğün hazırlıklarına devam ettiğini, akşam saatlerinde Dikmen'de kiralık ev baktığını anlatan Demir, bu sırada Murat Üsteğmen'in arayıp tatbikat olacağını, gelmesini söylediğini ifade etti.
Demir, 21.30 civarında tatbikat için Muhafız Alayı'na giriş yaptığını belirterek, Genelkurmay Başkanlığının güvenliği için takviye olarak gideceğini öğrendiğini söyledi.
Genelkurmaya doğru yola çıktıklarını ancak yolda polislerce durdurulduklarını anlatan Demir, Albay Murat Korkmaz'ın polislerle 15-20 dakika görüşmesinin ardından Genelkurmaya gittiklerini bildirdi.
Demir, Genelkurmaya 00.20 civarında giriş yaptıklarını ve Murat Albay tarafından TÜİK'e bakan tarafta görevlendirildiğini ifade ederek, silah ve uçak seslerini burada beklerken duyduğunu söyledi.
Murat Korkmaz'ın, sabah saatlerinde karışık bir durum oluştuğunu ve gösterilen bir odaya silahlarını bırakmalarını söylediğini belirten Demir, hiçbir kanunsuz eylemde bulunmadığını, darbe girişimine karışmadığını, silah ve teçhizatlarını bırakıp polislere teslim olduğunu bildirdi.
FETÖ ile bir bağı bulunmadığını savunarak suçlamaları kabul etmeyen Demir, tahliye ve beraat talebinde bulundu.
- Mesajları gönderememiş
General Amiral Proje Subayı olarak Genelkurmay Personel Başkanlığında görevli sanık eski Binbaşı Mustafa Duygulu da savunmasında suçlamaları reddetti.
Duygulu, yaş provasının yapılmasının ardından General Amiral Şube Müdürü Albay Cemil Turhan'ın bir CD verip mesajları bağlı birliklere muhabere merkezinden göndermesini istediğini belirtti.
Muhabere merkezinde operatör olmadığı için CD'deki mesajları gönderemediğini iddia eden Duygulu, mesajların içeriği hakkında da bir bilgisi bulunmadığını savundu.
Darbe mesajları çekildiği saatlerde mesajın çekildiği mekanda bulunmadığını, 3 kez muhabere merkezine gitmesine rağmen mesajları yollatamadığını iddia eden Duygulu, darbe girişimin şubeye gittiğinde öğrendiğini ileri sürdü.
Duygulu, 06.30'da çıkmak istediğini ancak tehlikeli olmasından dolayı bundan vazgeçtiğini öne sürerek, ortalık sakinleşinceye kadar şubede bekleyip, birilerinin çıktığını televizyondan izlediklerinde polise teslim olduklarını söyledi.
Suç teşkil eden bir fiili bulunmadığını savunan Duygulu, tahliye talebinde bulundu.
- Sabaha kadar binada beklemiş
Özel Kuvvetler Komutanlığı personeli eski Astsubay Mustafa Kocaaslan da koruma ve güvenlik tatbikatı olduğu söylenerek göreve çağrıldığını, tatbikat için Muhafız Alayı'na gittikten sonra Albay Murat Korkmaz Genelkurmay Başkanlığına terör saldırısı beklentisi bulunduğunu söylediğini iddia etti.
Korkmaz'ın buranın güvenliğini alacaklarını söylemelerinin ardından Genelkurmaya şahsi araçlarıyla gittiklerini belirten Kocaaslan, bahçede bekleyen Albay Fırat Alakuş'un, Üsteğmen Vahit Güllü ile bina önündeki elleri bantlanmış kişileri destek kıtaları binasına götürmelerini emrettiğini bildirdi.
Kocaalan, sabaha kadar bu binada beklediğini, sabah saatlerinde Albay Korkmaz'ın gelerek Emniyet güçlerinin kendilerini alacağını ilettiğini söyledi.
Darbe girişiminin içinde yer almadığını, amirlerine güvenerek hareket ettiğini, kimseye silah doğrultmadığını ve ateş etmediğini savunan Kocaaslan, tahliye talebinde bulundu.
- "Bir ölü var, onu dışarı çıkar"
Sanık eski Uzman Çavuş Mustafa Mengi ise 15 Temmuz 16.00'da nöbet yeri olan Genelkurmay Başkanlığı 4 No'lu personel girişinde görev aldığını, nöbetçi subayın kendisini buradan götürdüğünü, saat 00.30 civarında darbe girişimini öğrendiğini söyledi.
Mengi, 01.30 sıralarında görüntü izleme merkezine çağrıldığını, saat 02.30 civarında da karargaha sivillerin girdiğini dile getirdi.
"Manga komutanım silahlığın kilidini kırdı. Kendisi silah aldı, bana da silah verdi." diyen Mengi, Uzman Çavuş Mahmut Doğan Bilir ile silahlığa gidip silah aldıklarını, ardından da MEBS katındaki vatandaşları çıkarmak için telkinde bulunduklarını öne sürdü.
Mengi, bu sırada Tuğamiral Sinan Sürer ile gelen ve isminin Abdurrahim olan binbaşının duraksamadan ateş ettiğini ve bir kişiyi ayağından vurduğunu ifade ederek, "Vatandaşlar kaçışmaya başladı. Abdurrahim Binbaşı peşlerinden gitti. Korktum ve merdivenlerin başına oturdum. Bu sırada Sinan Sürer küfürler ediyordu." diye konuştu.
Daha sonra yanına gelen özel kuvvet askerlerinin iyi olup olmadığını sorduğunu ve ardından "Bir ölü var, onu dışarı çıkar." dediklerini öne süren Mengi, kattayken yerde öldürülmüş bir vatandaşı gördüğünü söyledi. Onu çıkarmak için biraz uğraştığını ancak kimse yardım etmeyince bıraktığını öne süren Mengi, ardından da görüntü izleme merkezine döndüğünü ifade etti.
Mengi, izleme merkezinde de ekrandan 4-5 kişilik özel kuvvetler personelinin Tümgeneral Baki Kavun'u el ve gözleri bağlı şekilde gördüğünü belirterek, bir süre sonra Binbaşı Gökhan Eski'nin de geldiğini dile getirdi.
Eski'nin, komuta katının güvenliğini almaları gerektiğini belirtmesinin ardından protokol şube odalarından birine girdiğini anlatan Mengi, burada masanın altına saklanmış genç bir vatandaş gördüğünü söyledi.
Mengi, kendisini üniversite öğrencisi olarak tanıtan gencin "ateş etme" dediğini belirterek, "Korkma, senin dışarı çıkmana yardımcı olacağım." diyerek kışla dışına çıkarılması için karargah personeline teslim ettiğini savundu.
"Silahımı hiç ateşlemedim. Hiç kimseyi öldürmedim. Örgüt üyesi değilim. Tüm suçlamaları reddediyorum." diyen Mengi, tahliye talebinde bulundu.
Özel Kuvvetler Komutanlığında görevli sanık eski Teğmen Mustafa Temir'in de savunma yaptığı duruşma, pazartesi gününe ertelendi.