"OLMAZ OLSUN BÖYLE HABERCİLİK, UMARIM KANAL D'YE DERS OLUR!"
"Çok talihsiz anlardı. Hem Kanal D Ana Haber için hem de muhabir Özay Erad için..."
Olmaz olsun böyle habercilik
Çok talihsiz anlardı. Hem Kanal D Ana Haber için hem de muhabir Özay Erad için... Erad, Şile'de kaybolan minik Berat'ın evindeydi. Mikrofonu uzattığı annesi isyandaydı. Devlet yetkililerini göreve davet ediyordu. Acılı ve endişeli anne, sırayla herkese uzun uzun sitem etti, yardım istedi. O sırada muhabir Erad'ın yüzü endişe ile gerildi. Ardından, odada bulunan Berat'ın kardeşinin dışarı çıkarılmasını istedi. Anneye dönerek, "Ben de bir anneyim. Ama şimdi bu haberi nasıl vereceğimi bilemiyorum. Bir son dakika gelişmesi oldu. Bana kulaklığımdan bildiriyorlar. Ormanda bir çocuğun cesedi bulunmuş. Jandarma ekipleri şimdi o bölgeye gidiyorlar" dedi.
Anne feryat ederek, koltuğa yığıldı. Sinir krizi geçirmeye başladı. Bir süre sonra muhabir Erad, telaşla düzeltme yapmaya koyuldu: "Yok, hayır, çocuk cesedi değilmiş. Canlı yayındayız, ben yanlış anlamışım. Çocuk cesedi değil, çocuk sesi bulunmuş. (O da ne demekse?) Ceset değilmiş, hayır, hayır..."
Ve canlı yayında odayı panik havası kapladı. Kimi kamerayı kapatmaya çalışıyordu, kimi kendini yerden yere atan anneyi sakinleştirmek için çırpınıyordu. Stüdyoya geri dönüldüğünde spiker Serdar Cebe hiçbir yorum yapmadan büyük bir soğukkanlılıkla sıradaki habere geçti. Bir süre sonra Şile'deki eve yeniden canlı bağlantı yapıldı. Muhabir Özay Erad perişandı: "Bu bir canlı yayın, tabii ki hepimiz Berat'ın bulunması için uğraşıyoruz. Ben de bir anneyim. Kulağıma gelen bilgiyi yanlış anlamışım. Buna sebebiyet verdiğim için çok özür diliyorum. Ormanda Berat'ın kıyafetleri bulunmuş. Ben yanlış anladım. Özür diliyorum..."
Neyse ki daha sonra Berat sağ salim bulundu ve canlı yayında şoka uğrayıp sinir krizi geçiren anne bu acının ardından büyük bir mutluluk yaşadı... Peki ya annenin ya da aile fertlerinden birinin kalbi, o acı habere dayanmasaydı? Tamam, ortada kötü niyet yok. Ama bir anneye canlı yayında, kameralar önünde evladının öldüğü haberini verme hakkını ve yetkisini size kim verdi?
Orada psikolog, doktor var mı? Böyle bir riski nasıl alırsınız? Bu muhabirler, editörler böyle konularda hiç mi eğitim almazlar? Peki ya canlı yayında bir annenin yıkılışını milyonlara izlettireceksiniz de ne olacak? Kahrolsun böyle rekabet. Yerin dibine batsın böyle habercilik. Olmaz olsun böyle acemilik...
Umarım bu acı tecrübe, başta Kanal D Haber Merkezi olmak üzere tüm haberci dostların kulağına küpe olur...
Yüksel AYTUĞ / SABAH