19 Ağu 2011 09:18 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 12:41

OKUDUĞU HANGİ KİTAP HAYATINI DEĞİŞTİRDİ?

Zannederiz ki, Abdullah Öcalan Galatasaraylıdır diye, bütün Kürtler de Galatasaraylıdır.

Bütün Kürtler Galatasaraylı değildir

Zannederiz ki, Abdullah Öcalan Galatasaraylıdır diye, bütün Kürtler de Galatasaraylıdır.

Hayır, öyle değilmiş.
“İyi Fenerbahçeli”, “İyi Beşiktaşlı Kürtler de” varmış.
Kürt meselesini hâlâ “birlikte yaşama” formülü üzerinden konuştuğumuza göre, biz Türkler, Kürtleri daha iyi tanımaya çalışmalıyız.
İşte size küçük, kendi çapında bir kılavuz.
KÜRTLER DE ARTIK NEHİR KENARINA OTURDU
Türkiyeli Kürtler arasında son yıllarda yeni bir akım var.
- Kürt şahsiyetleri ile ilgili “nehir söyleşiler” yapıyorlar.
“Nehir söyleşi” İstanbullu yayınevlerinin bulduğu ilginç bir formüldür. Biyografi yazmak daha zor olduğu için, bir yazar, tanınmış bir şahsiyetle uzun bir mülakatlar dizisi yapar. Sonra bunu soru-cevap şeklinde bir tür “nehir biyografiye” dönüştürür.
Şimdi Türkiyeli Kürtler arasında da böyle nehir söyleşiler başladı.
Bu kişilerin bazılarını tanıyoruz, bazılarını ise ancak şöyle bir duymuşluğumuz var. Zaten çoğu, 1980’li yıllarda Türkiye’den ayrılıp Avrupa’ya yerleşmişler.
Bugünlerde Doz Yayınları’nın böyle bir nehir söyleşisini okuyordum.
Yaşamı, anıları ve düşünceleri ile Osman Aydın’ı anlatan bir kitap.
Onun için “Kürtçe düşünen Kürt entelektüeli” diyorlar. Şeyh Said isyanını anlattığı “1925 Kürt Ulus Hareketi” adlı bir kitabı var.
KÜRTLER POLİTİKA YAPAR AMA POLİTİKA BİLMEZLER
Osman Aydın, klasik deyişle “Kürtçü” olarak nitelenebilecek bir aydın. Ancak Kürtlerle ilgili görüşleri ilginç.
- “Politikayla en çok uğraşanlar da, politikayı en az bilenler de Kürtlerdir.”
Bu görüşe çok ilginç bir örnek de veriyor. (Ancak kitabın önsözündeki bu örneğin onun görüşü mü yoksa söyleşiyi yapan Doğan Ceren’in mi tam anlayamadım.)
- Örneğin Abdullah Öcalan’ın tutukluluk şartları için ortak basın toplantısı düzenleyen 49 Kürt belediye başkanı hakkında şunu söylüyor:
“Bu politika değildir. Oysa belediye sorunlarını çözmek için daha fazla imkân isteselerdi bu politika olurdu.”
Şimdi gelelim kitabın en eğlenceli hafi konularına:
BEŞİKTAŞ’IN KURUCULARI ARASINDA KÜRTLER DE VAR
Osman Aydın, Türkiye’den Beşiktaş’ı, Almanya’dan ise Saint Pauli ve Hewler spor takımlarını tutuyor.
Küçükken mahallede takıma almazlarmış. Muhittin Tosun adlı bir arkadaşı onu zorla takıma soktururmuş. Arkadaşı Beşiktaşlı olduğu için Aydın da onu tutmuş.
- “Renkleri niye siyah-beyazdır bilmiyorum ama ilk rengi beyaz-kırmızıdır. Daha enteresan bir şey söyleyeyim. Beşiktaş’ın kurucuları arasında Kürtler var.”
BU KİTAPTAN BAŞKA NELER ÖĞRENDİM
- 1950’li yıllarda Marlon Brando ile Errol Flynn, Fidel Castro yüzünden yumruklaşmış. Brando, Castro’cuymuş, Flynn ise Batistacı.
- “Dersim katliamında” 3 Kürt büyük rol oynamış. Bunlardan biri, Abdullah Öcalan’ın ayrıldığı karısı Kesire Öcalan’an babası Ali Yıldırım’mış... Bu kişiler General Abdullah Alpdoğan’a verdikleri raporlarla çok sayıda Kürt’ün kanına girmiş.
(*) Doğan Ceren; “Kürt tarihinde bir yaprak; yaşamı, anıları ve düşünceleriyle Osman Aydın”, Doz Yayınları; 2009. (Şunun altını bir daha çizeyim. Ben kitabın hafi bölümlerini aktardım. Kitap çok akıcı ve hızla okunmuyor. Görüşlerine katılmasanız bile, hepimizin çok merak ettiği birçok konu var. Okumanızı tavsiye ederim. Bugün artık ciddi bir Kürt siyasi hareketi vardır ve eğer Kürtlerle birlikte yaşayacaksak, onların düşüncesini, tarihini, aydınını, karakterini daha iyi anlamaya çalışmalıyız.)
KÜRTLER GRAND CRU CLASSE ŞARAP İÇER Mİ

- KİTABIN yazarı ile birlikte, 2006 yılında Almanya’da Celle’de bir arkadaşlarının evine giderler. Ev sahibi bir şişe “Bordeaux Grand Cru classe” açar. (Hangi bölge, hangi şato yazılmamış.)
Orada şarabın kalitesi üzerine bir sohbet başlar. Osman Aydın, Elazığlıdır ve en iyi şarabın Buzbağ olduğunu söyler.
Kitabın yazarı Doğan Ceren, “Kürt dostu merhum Fransız Cumhurbaşkanı Mitterrand bu değerlendirmeyi duysaydı acaba ne söylerdi?” diyor.
Ben de merak etmedim değil.
Türkiye’nin Kürtleri, Kuzey Irak Kürtlerinden daha çok içki içiyormuş. Tekel’in rakamlarına göre 1970 ve 80’li yıllarda en çok içki dağıtılan yer Bingöl’müş.
KÜRTLÜK KONUSUNDA ONU EN ÇOK ATEŞLEYEN İKİ KİTAP
Kürtlüğünü en çok Kırım Türklerinden bir yazar ateşlemiş. Lise yıllarında Kırım Türklerinden Cengiz Dağcı’nın “Yurdunu Kaybeden Adam” ve “Yeşil Yıllar” adlı kitaplarını okumuş.
KÜRT AYDINI HANGİ ŞAİRİ HANGİ GAZETEYİ OKURDU
Tanımadığım, hatta kitabı bile yayınlanmamış bazı Kürt şairleri sayıyor. Ama Türkçülüğü ile bilinen Nihal Atsız’ı ve bir de Necip Fazıl Kısakürek’i de okurmuş.
Ayrıca Nihal Atsız Süleymaniye Kütüphanesi’nde arşiv müdürüyken orada epey yan yana zaman geçirmiş.
Ayrıca Milliyet ve Tercüman gazetelerinin devamlı okuyucusuymuş.
KÜRT AYDINI 27 MAYIS DARBESİNE NASIL BAKAR
1950’de İsmet Paşa seçimleri kaybedince ağlamış. 27 Mayıs’ta darbe olunca sevinmiş.
- “Gerçi 27 Mayıs, Kema-lizm’in bir restorasyonudur ama kısmi bir demokratikleşme de yaşanmadı değil. Kürtler bir ölçüde benimsemiştir. Nedeni özgürlüklerdir. Özellikle basın ve ifade özgürlüğü önemliydi. Deng, Çıra, Yeni Akış gibi dergiler; Roj Newe ve Dicle-Fırat gibi gazeteler o dönemde yayınlanmaya başladı...”
KÜRT AYDINI ERMENİ OLAYLARINA NASIL BAKAR
Şöyle bakar:
- “Sorumlu olan siyasi iktidardır ve Kürtler hiçbir şekilde bu siyasi iktidarın içinde değil.”
- “Ama icrasında Kürtler de var, ordu da var, devletin başka kurumları da var.”
- “Kürtlerin bu olaylara katılmasından utanç duyuyorum.”
- Buna karşılık “Bazı çevreler gibi sırf Ermeni dalkavukluğu yapmak için ‘Bu işin tek suçlusu Kürtlerdir’ demek de istemiyorum. Ermeni çetelerin de Kürtlere çok büyük zararlar verdiğini biliyoruz.”
HER KÜRT ÖCALAN’A AYNI GÖZLÜKLE Mİ BAKAR
Osman Aydın’a göre Kürtler, Öcalan’ı savunmak yerine “Kürdistan” fikrini savunmalıdırlar.
“Hatta Kürtlerin ‘Öcalan-PKK’ dar çemberi içine sıkışıp kalmaları devlet açısından bulunmaz nimettir. Türk devleti bunu özendirmektedir.”
- “Kürtler şiddetin dilini bilen bir toplum. Şiddeti uygulayarak büyüyen PKK, şiddetle de çöktü.”

Ertuğrul Özkök/Hürriyet