27 Oca 2009 09:25 Son Güncelleme: 19 Kas 2018 13:30

OKAN BAYÜLGEN'İN PROGRAMINDA ELEŞTİRDİĞİ YÜKSEL AYTUĞ'UN CEVABI GECİKMEDİ!. AYTUĞ BAYÜLGEN'İN ELEŞTİRİLERİNE BAKIN NE CEVAP VERDİ?..

E hani iltifat edildiğinde çok bozuluyor, kızarıp, bozarıyordun be Okan'ım?

Bir d'Okan, bin ah işit!


Cumartesi akşamı ekran başında rutin "izleme ve not alma" faaliyetimi sürdürürken, şaşırdım. Birkaç programda birden adım anıldı. Önce 50 Sarışın'da Mehmet Ali Erbil'in neredeyse iki cümlesinden biri "Yüksel Aytuğ yazar şimdi bunu" ile başlıyordu. Geçen hafta Garp Cephesi Komutanı olarak İsmet İnönü yerine Mustafa Kemal Atatürk'ü doğru yanıt olarak kabul etmişler ve Gaf Kürsüsü'nde yer almışlardı. Erbil, sorumlu bir "bilgi yarışması" sunucusu olarak gerekli düzeltmeyi yaptı. Sonra sarışınlardan biri "Frijitim ben" deyince Mali tekrar kameraya dönüp; "Ne demek frijit? Yani kedilere dokunamayan kişi demek. Yüksel Aytuğ yazar yarın" deyiverdi. Son olarak "çavuş tokatlama" muhabbetinde de Mehmet Ali, "Aman ha, bu çavuş tokatlama olayı bizde değil, Rusya'da yaşanıyor. Yüksel Aytuğ için önemle altını çiziyorum" dedi. İlahi Mehmet Ali, çok yaşa e mi? Okan Bayülgen ise bizim Medyatik programında yer alan "sıradan" bir konuşmamın üzerinde dakikalarca ve büyük bir "zevkle" tepindi. Belli ki bu köşedeki kendisine yönelik "ciddi" eleştirilerden dolayı bir hayli dolmuş!.. Neymiş efendim, Seray Sever benim ne kadar dikkatli bir izleyici olduğum konusunda iltifatta bulunmuş. Ben de utanıp, kızaracağıma "Evet, günde 15 saat televizyon seyredince insan ister istemez bu konuda meleke kazanıyor" demişim... E tabii meleke sahibiyim, yoksa Medya Arkası bölümünden üç dakika sonra Okan'ın, Kirpi filminin yönetmeni Erdal Murat Aktaş'ı, yanlışlıkla "Mazhar Fuat Özkan" olarak anons etmesini nasıl fark edebilirdim ki?.. İşin komiği ise yönetmen Aktaş, Okan'a "Türkiye'de çok iyi oyuncular var. Bunların başında da sen geliyorsun" deyince, bizimki gayet mutlu ve gururlu bir şekilde gülümseyerek, "Çok zarifsiniz" demesin mi? E hani iltifat edildiğinde çok bozuluyor, kızarıp, bozarıyordun be Okan'ım?


YÜKSEL AYTUĞ / SABAH