OĞUZ HAKSEVER: FETHULLAH GÜLEN'İ GÖRÜNTÜLERİNİ YAYINLAMAMALIYDIK!
Usta televizyon habercisi Oğuz Haksever, Cihan Medya Haber dergisine 28 Şubat döneminde ATV Haber Merkezi'nde yaşananları anlattı.
Medya Dünyasının nabzını tutan Cihan Medya Haber Dergisi’nin
Kasım-Aralık sayısı çıktı. Dergi röportaj veren NTV’nin
sunucu-editörü Oğuz Haksever, 28 Şubat sürecinde ATV Haber
Merkezi’nde yaşananları anlattı. Usta televizyon habercisi o dönem
Fethullah Gülen’in gizli çekilmiş görüntülerinin servis edilip
yayına verilmesinin yanlış olduğunu söyledi.
Cihan Medya Haber Dergisi deneyimli televizyon habercisi Oğuz
Haksever’e sayfalarını açtı. Röportajda 28 Şubat döneminde ATV
haber merkezinin askerlerin etkisinde kaldığını dile getirdi.
Haksever: "ATV Haber Merkezi’nde küçük bir leke 28 Şubat rüzgarının
o tarafa da vurması oldu. Askerlerin etkisinde kalındı. Ayrıca Dinç
Bey’in kendini bir tarafta olma durumunda hissetmesiydi. Bunu
kendisi de söylüyor. 28 Şubat öncesi Çiller’den yanaydı grup.
Mesela bir açık oturumda Mesut Yılmaz sinirlenmişti, önündeki
krakerleri çatur çutur yiyerek sinirini krakerden çıkarıyordu.
Gerçekten de belki bir televizyon habercisi olarak da üzerinde
durulması gereken bir görüntüydü. Bunu defalarca yayınlamak
yanlıştı. Başarısızlık değil belki ama bana göre tatsızdı."
ifadelerini kullandı.
’GÖRÜNTÜLERİ YAYINLAMADAN ÖNCE GÖRÜŞ
ALMALIYDIK’
Röportajda ayrıca Fethullah Gülen’in görüntülerinin yayınlanmasının
perde arkasını da anlatan Haksever, görüntüleri kendisinin deşifre
ettiğini dile getirdi. Oğuz Haksever o gün yaşadıklarını şöyle
anlattı:
"Fethullah Gülen’in gizli çekilmiş görüntülerinin servis edilmesi,
bunların yayına verilmesi yanlıştı. Tek taraflı olması açısından o
kesimden bir görüş alınmaması açısından yanlıştı... Bununla
birlikte görüntülerin nasıl konusunda en küçük bir bilgi sahibi
değilim. Sadece Betacam formatına aktarılmış kasetler önüme geldi.
Onların deşifresiyle uğraşmıştım. Haberi yayınlayalım mı
yayınlamayalım mı gibi bir konuşma da yapmadık. İçerik olarak haber
değeri taşıyan yanı da vardı. Fethullah Gülen o konuşmalarında
’kaymakam olun, hakim olun, savcı olun’, gibisinden karşısındaki
insanlara bir çağrı yapıyordu. Bu haber değeri taşıyordu. O
görüntüleri elde eden birisi, o ortamda o günün şartlarında haber
olarak değerlendirirdi. Görüntülerin çok açıkça yayın toplantısında
konuşulduğunu söyleyemem. Biz de bir telaş bir telaş onları yayına
hazır hale getirdik. Bir tefrika oldu ve birkaç gün üzerinde
çalıştık."
Haksever, "Bugün elinize öyle bir görüntü gelmiş olsa ne
yapardınız?" sorusuna ise şöyle cevap veriyor: "Yayınlamak için çok
daha fazla düşünürüm elbette. Görüntüleri yayınlanan kişi ya da
yakınındakiler ne düşünüyor, ne diyor diye sormak gereğini
hissederdim"
’ERBAKAN’IN TARİKAT LİDERLERİNE VERDİĞİ YEMEK ÇOK
KÖPÜRTÜLDÜ’
Röportajda 28 Şubat kararları açıklandığında ne düşündüğünü de
açıklayan Oğuz Haksever, Erbakan’ın tarikat liderlerine Başbakanlık
binasında iftar yemeği vermesinin ATV tarafından çok köpürtüldüğünü
söyledi. Haksever şu ifadeleri kullandı: "28 Şubat kararları
bekleniyordu, öyle bir his vardı. Doğrudan bana o türde bir şey
gelmedi ama görülüyordu. Başbakanlık Konutu’ndaki şeyhlere verilen
iftar yemeği, Erbakan’a göre din büyüklerine verilen yemek müthiş
köpürtüldü, bütün kanallar tarafından. Dolayısıyla ATV tarafından
da. Olağanüstü bir sesle verildi. O zaman anladık bazı şeylerin
olacağını. 28 Şubat kararlarında tartışılması gereken maddeler
devrim yasalarıyla ilgili olanlardı. Erbakan’ı kendi tabanında
mahçup etmek zavallı göstermek için bildiriye konmuşlardı. El insaf
dedim yani"
’SADECE ’PEKİ’ DEDİĞİM İÇİN ANA AVRAT KÜFÜR
YEDİM’
Röportajda Oğuz Haksever ayrıca 2011 seçimlerinden önce Başbakan’ın
NTV’de konuk ettikleri programın sonunda Başbakan ile Ruşen Çakır
arasında yaşananlara da temas etti. Haksever, yayında sadece ’peki’
dediği için sosyal medyada ana avrat küfür yediğini de şöyle
anlattı:
"Ruşen Çakır programdan önce ’Abi ben Hopa olayına da gireceğim’
dedi. Ben de ’Bana söylemene gerek yok. Öyle bir kaygımız yok;
sormana bile gerek yok ki.’ dedim. Program boyunca o konuya
girmedi. Programın sonunda Ruşen, bana nasıl çakmak çakmak bakıyor
inanamazsınız ’Gözüyle Allah aşkına bana söz ver söz ver’ der gibi.
Bende söz verdim. İstesem kapatırdım. Sonra o soru-cevap faslı
başladı. Fakat arka tarafta yayın yönetiminde kıyametler kopuyor
’bitirelim artık tamam’ diye. Kaygı da sadece yayın planlaması.
Başka bir şey değil. Başbakan’ın istemediği bir sorunun
sorulmasından ötürü falan filan değil yani. Televizyonculukta
rejiyle dolaylı bir iletişiminiz vardır. Canlı yayında rejiye "Oğuz
Abi bitir" dediğinde "Anlaşıldı kardeşim bitiriyorum" diye yanıt
veremezsiniz çünkü mikrofonunuz açıktır. Ya vücut diliyle ekranda
görünmezken yanıt verirsiniz. Ya da sesiniz duyulurken şifreli
yanıt verirsiniz. Bana da rejiden ’Bitir’ talimatı gelince, ben de
’peki’ dedim. Sırf bu kelime yüzünden bana sosyal medyada ana avrat
dümdüz küfredip, hakaret ettiler. Güya ben Ruşen’in Başbakanı
sıkıştırmasından rahatsız olmuşum. ’Yalakayım ya."
Oğuz Haksever ile yapılan röportajın tam metnine Cihan Medya Haber
Dergisi’nden ulaşılabilir.