OĞUZ ARAL'IN GENÇ SEVGİLİSİ KİMDİ?... ARAL MECİDİYEKÖY'DEKİ EVE NEDEN TAŞINDI?...
Gün oldu birlikte gezip yaşamın tadını çıkarttılar, gün oldu genç kadın hastane yatağı başında Oğuz´un elini tutup onunla sabahladı. Ama bir şeyi hemen hiç yapmadı: Sayılı geceler dışında, Oğuz´un evinde kalmadı."
Oğuz Aral´la ilgili en son aldığımız haber, Cihangir Parkı´ndaki heykelinin paramparça edilmiş olmasıydı, ne acı...
Gırgır´la büyüyen, Avanak Avni hayranı bir neslin çocuğuyum ben. O sebeple hem Oğuz Aral´ın hem de Tekin Aral´ın hayranıyım. Özellikle de kendi gibi gençlere destek vermesi, ünlü isimler yaratmaya çalışmasındaki `usta´lık vasfına...
Geçen aylarda usta karikatürist Oğuz Aral´ın hayatını konu alan bir kitap çıktı. Korhan Atay ve Figen Kumru Akşit´in yazdığı `Mizahın Abisi Oğuz Aral´, okur tarafından büyük ilgi gördü. Bugüne kadar hiç bilmediğimiz, tanımadığımız yüzleriyle Aral´ın biyografisi, etkileyici ve keyif veren bir dille kaleme alınmış. Çocukluğundan ölümüne kadar tüm başarıları, iniş-çıkışları, acı kayıpları ve aşklarıyla karşılaşıyorsunuz kitabı okurken.
Okumaya başladığımda bu kadar iddialı bir biyografiyle karşılaşacağımı düşünmüyordum açıkçası. Zor kişiliğiyle, içkiye düşkünlüğüyle, huysuzluğuyla, öğrencileriyle kurduğu ilişkileriyle, dostluklarıyla hayatına dair tüm detaylar var kitapta.
Son bölümlerden biri ise oldukça merak uyandırıcı. Kısaca anlatayım; Oğuz Aral eşi Tolga Aral´a artık sorumluluk sahibi olmak istemediğini söyler ve kendine bir çalışma evi tutar. Mecidiyeköy´deki bu evin birçok konuğu olur. Kitapta da sıkça adı geçen Kanat Atkaya, Ertuğrul Özkök, Neyyire Özkan, Sanlı Ergin, Sezen Aksu bu eve sık sık misafir olmuş.
Ancak adı verilmeyen bir genç kadın var ki okurken `Acaba yanlış mı anlıyorum?´ diye tekrar tekrar üzerinden geçmeme sebep oldu.
Aral´ın genç bir kadına aşkı gayet cesurca anlatılıyordu. Hatta bu genç kadınla olan ilişkisi birkaç kişi tarafından biliniyor ama cesaret edip kimse soramıyor, teyidini alamıyordu. Tolga Aral `çalışma evi´nde o genç kadınla karşılaşıyor ve bir daha o eve hiç gitmiyordu. Ölümünden birkaç yıl önce yaşanan bu aşk, hastane odalarında da devam ediyordu.
Beni şaşırtan ise kitap hazırlanırken Oğuz Aral´ın eşi Tolga Aral, kızı Elgin ve oğlu Seyit Ali Aral başta olmak üzere tüm yakınlarından bilgi yardımı alınmış olmasıydı...
Kitabı bitirdikten sonra bir araştırma yaptım ve Oğuz Aral´ın ailesinin bu konuya müthiş öfkeli olduğunu öğrendim. Sanırım kitabı okumadan önce bu bölümden haberdar olamamışlardı. Aral´ın öğrencileri ve ailesi kitabı yazanlarla kavgaya girişmiş. Kitapta yer alan aşkın asla yaşanmadığını iddia ediyorlarmış.
Ancak konuşulanlara göre kitapta adı verilmeyen bu `yasak aşk´ın kahramanı ve sürekli `genç´liğiyle vurgulanan hanım sadece 18 yaşındaymış. Tanışmaları ise Mecidiyeköy´deki evin yapımı sırasında gerçekleşmiş. Herkese asistan olarak tanıtılan bu genç bayan da kitabı okuduktan sonra Tolga Hanım´a "Yalan tüm yazılanlar. Aramızda aşk olmadı" açıklamasında bulunmuş.
Biz okurlar adı verilmediği için kim olduğunu anlamasak da Aral´ın yakın çevresi bu genç hanımın kim olduğunu gayet iyi biliyor. Bir de bu aşkla ilgili kitapta garip bir vurgu daha var... "Gün oldu birlikte gezip yaşamın tadını çıkarttılar, gün oldu genç kadın hastane yatağı başında Oğuz´un elini tutup onunla sabahladı. Ama bir şeyi hemen hiç yapmadı: Sayılı geceler dışında, Oğuz´un evinde kalmadı."
Bu anlatımdan ne çıkarmalıyız bilmiyorum ama bu bir biyografiyse, Oğuz Aral´ın gerçek hayat öyküsüyse, kitabı yazanlara kızmak, yaşanmışlıkları gizlemeye çalışmak saçma... Aşık olduysa da oldu, ne var yani bunda?
TUĞÇE TATARİ /AKŞAM