İlk albümün ‘Anadilim Aşk’tan günümüze birçok önemli projede yer aldın. Neydi bunca yıl seni bu işin içinde olmaya iten motivasyon?
Çok düşündüğüm bir şey bu. Annem hep ‘Sen hayatın boyunca hiç çalışmadın, sadece çok sevdiğin ve çok âşık olduğun bir şeyi yaptığın için sana para verdiler’ der. Haklı, ben hayatım boyunca hiç başka bir iş yapmayı düşünmedim. Hayatım boyunca kendimi en iyi ifade ettiğim yer sahne. Benim gerçeğim şarkılarımdır o yüzden çok yaşadığım, çok iyi bildiğim içimdeki duyguyu paylaşıyorum.
En son yayımlanan ‘Serçe’ şarkısının yönetmenliğini Korhan Üstün ile üstlendin. Çocukluğunun geçtiği Kleopatra Koyu'nda eski günleri anmak, neler hatırladın?
Ege'nin büyüsü bir başkadır. Bir video için artık çok uğraşmıyoruz teknoloji gelişti. Kameralar artık çoğaldı, altı kamera ile çalışıp çok hızlı çekebiliyoruz. 'Serçe'yi cemrenin suya düştüğü gün çektik. Artık televizyonlarda çok fazla müzik kanalı kalmadı, müzik iyice değersizleşti. Arabalarda CD çalar yok. Ben öyle bir jenerasyondan müzik yaparak geldim ki, benim kasetim bile var. Teknolojinin bu kadar hızlı gelişmesi çok sinir bozucu.
Gerçek dünya ve dijital dünya arasında çok ince bir çizgi var. Biz bu çizgiyi koruyabiliyor muyuz?
Asla! İnternet insanlara cesaret hapı gibi geliyor. Pardon ne zaman bu kadar özgür olduk? Özgürlük, demokrasi, herkesin fikrini beyan etmesi ve eleştiri çok güzel bir şey, âmâ yapıcı olmak şartıyla.
Yeni bir sanatçının yani henüz sesini duyurmaya çalışan birinin, günümüz koşullardaki şansı ne kadardır? İnternetin ve sosyal medyanın geldiği bu noktada, 'Sanat demokratikleşti' şeklinde bir kavram var. Herkes her yere, her an ulaşma imkanına sahip.
Algoritmalar ile oynamak çok kolay. Her şey paraya bakıyor. Kimse yanlış anlamasın müzik 40 yıllık bir döngü içerisindedir, hep bir başa döner ve yine dönecek. Tarih tekerrürden ibarettir. Müzik tarihçesini takip eden insanlar bunun var olduğunu bilirler.