05 Eyl 2011 09:48 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 12:45

ÖDÜL ALSAYDIM TEK YOL DEVRİM DİYECEKTİM!

Altın Portakal'ın sansürlü yılları yeniden jüri karşısında. Yusuf ile Kenan'ın baş rol oyuncusu Cem Davran o yıl ödül alacağından çok eminmiş!

Sürü', 'Bereketli Topraklar Üzerinde', 'Yusuf ile Kenan', 'Sensiz Yaşayamam', 'Kanal'... Sinemamızın 30 yıl önce çekilen birbirinden önemli filmleri, bu yıl Altın Portakal için yarışacak. Bütün sinemacıların heyecanla beklediği bu sürprizi ve 1979-1980 yıllarında düzenlenemeyen festivali, zamanın tanıklarından Cem Davran anlattı.

Bu yıl 8-14 Ekim arasında düzenlenecek 48. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde sürpriz bir bölüm var; 'Geç Gelen Altın Portakallar'. Bütün sinemacıları heyecanlandıran bölümde 1979'da ve 1980'de düzenlenemeyen festivalin filmleri temsili biçimde yeniden yarışacak.

1979'da Sansür Kurulu festivale katılan filmler arasından Yavuz Özkan'ın yönettiği 'Demiryol', Ömer Kavur'un yönettiği 'Yusuf ile Kenan' ve Yavuz Pağda'nın yönettiği 'Yolcular' filmlerini sansürlemek istediğinde filmin yapımcıları, yönetmenleri ve jüri tepki göstermek için ortak bir kararla çekilmiş, festivalin uzun metrajlı yarışma bölümü de yapılamamıştı.

O yıl katılamayan filmler, yeni çekilen diğer filmlerle birlikte 1980'deki festivalin yarışmalı bölümüne kabul edilmiş fakat yine bir engel çıkmıştı; 13 Eylül'deki açılışından hemen önceki gün askeri darbe gerçekleşince festival alelacele iptal edildi.

30 yılın ardından verilecek ödüllerde, jürinin de o yılların jürisinde yer alan isimlerden oluşturulacağını söyleyelim. 1980 yılının jürisinde yer alan Atilla Dorsay, 'O yıl işimiz çok zordu, başyapıt düzeyinde filmler vardı, şimdi de zor ama bu sembolik yarışmaya o zamanlara, toplumun belleğine açılan bir kapı olarak bakmak lazım' diyor.

1979'un sansürlenen filmlerinden 'Yusuf ile Kenan'ın başrol oyuncusu Cem Davran eğer ödül alsaydı ne yapacağını açıkladı.

ÖDÜL ALINCA 'TEK YOL DEVRİM' DİYECEKTİM

- Antalya Film Festivali'nde ödül bekliyor muydunuz?
Yalnız ben değil, izleyenlerin çoğu ödül alacağımı düşünüyordu. Ben de acaba ödül konuşmasında 'Yaşasın tam bağımsız Türkiye, tek yol devrim' desem mi diye düşünüyordum. Ağabeylerimizin hoşuna giderdi. Sonraki süreç; film sansürlendiği için jürinin çekilmesi, sonraki yıl festivalin iptali, darbe. Şimdilerde hala bazı sağcılar kendilerinin de darbe mağduru olduğunu söylüyor ya hüzünle gülüyorum. 12 Eylül denen trajedi aydınları, solu, özgürlükçüleri, sanatçıları yedi bitirdi. O Eylül sabahının yükünü bu toplum üzerinden kolay kolay atamaz.

- Yönetmen Ömer Kavur'la ilişkiniz nasıldı, 1980'den sonra da sürdü mü?
Ömer Ağabey soğukkanlı biriydi. Sürekli ofise uğrayıp onunla konuşuyordum. 1980'de üniversiteyi kazandım, henüz 16 yaşımdaydım. İlkokul'a direkt ikinci sınıftan başlamıştım, kayıpsız okuyup ilk hakkımda sınavı kazanınca kendimi 16 yaşımda üniversitede buldum. Ömer Ağabey öğrenince hiç unutmuyorum, çok erken olduğunu, üniversiteye o yaşta girmemin sakıncalı olduğunu söylemişti. 80'den sonra gelen bazı film tekliflerini de Ömer Ağabeye danışmıştım, 'Boş ver bunları sen tiyatroya okuluna bak' demişti. Sonraki yıllarda ne kadar haklı olduğunu gördüm.

(Akşam)