ODATV'NİN BARIŞLARI KONUŞTU: 'MANŞETTEN LİNÇ EDİLDİK'
Odatv Sorumlu Genel Yayın Yönetmeni Barış Pehlivan ve Haber Müdürü Barış Terkoğlu, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Yönetim Kurulu'nu ziyaret etti.
Silivri cezaevinde 20 ay tutuklu kaldıktan sonra tahliye edilen
Odatv Sorumlu Genel Yayın Yönetmeni Barış Pehlivan ve Haber Müdürü
Barış Terkoğlu, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Yönetim Kurulu’nu
ziyaret etti.
Ziyarette Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Başkanı Orhan Erinç,
Başkan Vekili Turgay Olcayto, Genel Sekreter Sibel Güneş, Genel
Sayman Gülseren Ergezer Güver, Genel Sekreter Yardımcısı Zafer
Atay, Yönetim Kurulu Üyesi Recep Yaşar ve Yönetim Kurulu
Üyesi Celal Toprak bulundu. Ziyaret sırasında TGC’ye desteği
için teşekkür eden Odatv Sorumlu Genel Yayın Yönetmeni Barış
Pehlivan ve Haber Müdürü Barış Terkoğlu, 20 ay tutuklu kaldıkları
süreci ve bundan sonraki yaşamlarında neler yapacaklarını
anlattılar.
14 Şubat 2011 günü gözaltına alınıp tutuklandıkların anlatan Barış
Terkoğlu ve Barış Pehlivan şöyle konuştu:
“Bugün bizim için 15 Şubat. Aynen bıraktığımız yerden yazmaya,
haber yapmaya, gazetecilik yapmaya devam edeceğiz. Bundan sonra
yapmamız gereken bir şey daha var. O zaman dışarıdaki gazeteciydik
şimdi içeriden dışarıya çıkmış gazeteciyiz… İçerideki diğer
gazetecilerin de dışarı çıkması için hukuk, ahlak kuralları
çerçevesinde elimizden geleni yapmaya çalışacağız.”
GAZETECİLİK FALİYETLERİ NEDENİYLE
YARGILANDILAR
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Başkanı Orhan Erinç ziyaret
sırasında “Gazetecilerin ilk gözaltına alınmasından bu yana
yapılanların gazetecilik mesleğiyle ilgili olduğunu düşündüğümüzü
her fırsatta dile getiriyoruz” diyerek şöyle devam etti:
“Bizim gibi kıdemli gazeteciler, ustalarımızın yanında daha sonra
yönetici olduğumuzda; bir gazetecinin alınması sırasında bir takım
kıstaslar, kriterler olduğunu biliyoruz. Bunlardan birincisi görev
alacağınız gazetecinin arşivinin zengin olup olmadığıdır. İkincisi
telefon rehberinin kalabalık olup olmadığıdır. Üçüncüsü de
yazdıklarıdır. Şimdi öyle bir yere geldi ki gazetecinin başarılı
sayılması için aranan koşullar suç unsuru haline dönüştü. Böyle bir
sakatlık söz konusu…
“HANİ DELİLDEN SANIĞA GİDİLECEKTİ?”
Ceza öngören yasalar açısından baktığımızda ilk değişiklik 2004’ün
Eylül ayında, Türk Ceza Yasası’nda başladı ve 3. yargı paketine
kadar geldi. Terörle Mücadele Yasası da dâhil. Orada ya Adalet
Bakanları ya da Bakanlık sözcüleri yasayı gündeme getirdikleri
zaman bu yasa ile neyin değişeceğini anlattılar bize hep. Ama
geldiğimiz noktada görüyoruz anlatılanlarla uygulanan arasında bir
bağlantı yok. En azından şu örneği vermek mümkün: Dediler ki
eskiden sanıktan delile gidiliyordu, bundan sonra delilden sanığa
gidilecek. Deliller toplandıktan sonra iddianame hazırlanacak,
mahkeme verilecek, mahkeme inceleyecek tamamsa devanın açılmasını
kabul edip gün verecek. Şimdi pek çok kararda delillerin karartma
şüphesinden söz ediliyor. Şimdi son 3. yargı paketi konusundaki
tartışmalardan da, söylenenlerden de anlıyoruz ki; getirilen yasa
maddeleriyle, uygulama arasında farklar var.”
Başkan Orhan Erinç, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Biz meslektaşlarımızın gazetecilik faaliyetleri nedeniyle
yargılandıklarını, yasalardaki yanlış tanımlardan yola çıkarak
terörist sayılmalarının anlamsız olduğunu söylüyoruz. Ve diyoruz
ki, Türkiye evrensel hukuk kurallarına uygun yasaların yapıldığı ve
uygulandığı ülke haline gelsin. Bu konuda TGC ve 93 meslek
örgütünün bir araya gelerek oluşturduğu GÖP olarak çalışmalarımızı
sürdürüyoruz. Cezaevinde gazeteci olmayacak açıklamalarına karşın
Türkiye’de en çok gazetecinin hapiste olduğu bir süreç
geçiriliyorsa bunda Türkiye’deki demokrasi anlayışı en önemli
nedendir. Dileğimiz, meslektaşlarımızın mesleklerinden alıkonmadan
gazetecilik sıfatını kullanmaya devam etmeleridir. Cezaevlerinde
gazeteci kalmamasını istiyoruz. Bundan da umudumuz devam
ediyor…”
TERKOĞLU: “TAHLİYEMİZLE DAVA ÇÖKTÜ”
Tutuklanmalarının hukuka uygun olmadığı gibi tahliye olmalarının da
hukuka uygun olmadığını anlatan Barış Terkoğlu ise şunları
söyledi:
“Çünkü esasında bize bugüne kadar ne bir soru soruldu ne hukuk
konusunda bir ilerleme kaydedebildik. Çünkü yargılama yapılmadı
işin esasına bakılırsa. Ama bizim tahliyemizle bu davanın dayandığı
esaslar tamamen çökmüş durumdadır… Çünkü iddianamenin deliler
bölümündeki bütün deliller dijital delillerdi. TUBİTAK raporu açık
ve net bir şekilde ‘klasörler sanıklar tarafından oluşturulmamış,
değiştirilmemiş, açılmamış üzerinde bir işlem gerçekleştirilmemiş’
diyerek bizim hiç haberimizin olmadığını gösteriyor.”
TERKOĞLU: “MANŞETTEN LİNÇ EDİLDİK”
Bu davalarda gazeteciliğin yargılandığını anlatmak için mücadele
ettiklerini dile getiren Terkoğlu ise gazetecilerin terörist,
anarşist gibi tanımlamalardan çıkarılması gerektiğini aktardı.
Terkoğlu, bu noktada herkese büyük görev düştüğünü söyledi.
Özellikle gazetecilerin birbirini anlaması gerektiğini anlatan
Terkoğlu, “Hücrede sizin mensup olduğunuz bir gazeteyi elinize
alıyorsunuz ve manşetten linç edildiğinizi görüyorsunuz. Hâlbuki
bizim gazetecilik yaptığımız biliniyor. Gazetecilik yaparken haber
kaynaklarıyla nasıl görüşüldüğünü, işin özünü herkes biliyor. Bu
anlamda Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’ne çok büyük görev düşüyor.
Ttutuklu gazetecilerin gazetecilik faaliyeti nedeniyle içeride
olduklarının altı çizilerek, vurgulanarak, bıkmadan usanmadan
anlatılması gerektiğini düşünüyoruz. İçeride bir tane dahi tutuklu
gazeteci kalmayana kadar hangi davadan olursa olsun, tutuklu
gazeteci kalmayana kadar bu mücadeleyi sürdürmeye devam edeceğiz”
dedi.
PEHLİVAN: “YARIM KALAN ADALET SORUNU VAR”
“Biz çıktık bu iş bitti diye düşünmüyoruz” diyen Barış Pehlivan,
sözlerini şöyle sürdürdü:
“Biz dışarı çıktık ama kendi halimize sevinemedik. Çünkü esasında
içerinin acılarını hala unutmuş değiliz. Hâlâ içeride onlarca
gazeteci arkadaşımız var. Bizim davamızda tutuklu olan gazeteci
arkadaşlarımız var. Onlarca, Türkiye’nin dört bir yanında gazeteci
arkadaşımız var. Ustamız, 26 yıllık gazeteci Soner Yalçın içeride.
Bu yüzden kendimizi özgür hissetmiyoruz. İçerideki tutuklu
gazeteciler gazetecilik faaliyetleri nedeniyle tutuklular. Bunu
yorulmadan sürekli haykırmamız gerekiyor. Sürekli anlatmamız
gerekiyor. Bizler gazeteci olarak girdik, gazeteci olarak çıktık,
gazeteciliğe devam edeceğiz. O insanlar da gazeteci olarak girdi,
gazeteci olarak çıkacaklar. Bunu için bundan sonra mücadele
edeceğiz. Biz işin iş bitmedi yarım kalan adalet sorunu var.
“BU DÖNEM GAZETECİLİK İÇİN FIRSAT”
Bu dönemler gazeteciliğe fırsat da sunar bence. Yani büyük
haksızlıkların olduğu dönemlerde gazetecilik bir aydın faaliyeti
olarak kendi bulunduğu yeri bir kez daha ateş çemberinden geçerek
tanımlar. Haksızlıklarla hukuksuzluklarla, mücadele etmenin bir
aracı mı olacak yoksa sadece susup oturup köşeye sinip insanlara
karşı kötülük yapmanın mı aracı olacak? O yüzden ben bu dönemi bir
fırsat olarak görüyorum. Her şey kötü ama bir de fırsat olarak
görüyorum. Lütfen o fırsatı kötüye kullanmayın.”
TGC Bizim Gazete