09 Mar 2011 09:38
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 12:06
''ÖCALAN BANA DEĞİL YANDAŞLARINA SESLENSİN!'' ŞİVAN PERWER SERT ÇIKTI!
TAK'IN tehdit ettiği ünlü Kürt sanatçı Şivan Perwer Taraf'a verdiği röportajda PKK'ya ve lideri Abdullah Öcalan'a yüklendi.
Sanatçılar ve aydınlar üzerindeki siyasi baskılara pek de yabancı olmayan bir ülkede yaşıyoruz. Ülkesini terk etmek zorunda kalan Yılmaz Güney ve Ahmet Kaya hâlâ hafızalarda. Hrant Dink cinayeti, aydınlar üzerindeki baskının en acımasız örneği. Nobel ödüllü Orhan Pamuk’un hikâyesi de diğerlerinden farklı değil; o da ülkesinde korkusuzca dolaşamıyor. Bir de aslında çok bilmediğimiz, çok uzakta, 36 yıldır sürgünde yaşayan ve bugünlerde TAK adlı örgüt tarafından ölümle tehdit edilen sanatçı Şivan Perwer var. Şimdi sıkı koruma tedbirleri altında yaşıyor. Taraf, ünlü sanatçıya kamuoyunun ve hayranlarının merak ettiği soruları yöneltti. Şivan ise sözünü esirgemedi. İşte o ropörtaj.
» Şivan Bey, Türkiye’ye dönüşünüz konusunda son durum nedir? Türkiye hükümetiyle bu konuda herhangi bir görüşmeniz var mı?
Türkiye’ye dönmem şimdilik gündemimde değil. Hükümet yetkilileri veya bazı milletvekilleri ile basına da yansıyan temaslarım oldu. Kültür Bakanı Sayın Ertuğrul Günay ile Başbakan Yardımcısı Sayın Bülent Arınç’ın da aralarında olduğu kimi politikacılarla görüşmem oldu. Bu görüşmelerde halkımın içinde yaşadığı insanlık dışı koşulları doğrudan anlatma fırsatı buldum. Ancak kimseden Türkiye’ye dönüşle ilgili herhangi bir talebim olmadı.
» Türkiye’den kendi isteğinizle mi ayrılmıştınız?
Hayır. Ülkemi kendi isteğimle terk etmedim. Ülkem ve halkım sanatımın beslendiği asıl kaynaktır ve ben 36 yıldır ülkemden uzağım. Bu hasretle yaşamak, ancak yaşayanın anlayabileceği bir duygudur ve ben bunu pek çok şarkımda dile getirdim. Kim, böyle bir duyguyla yaşamak ister ki. O nedenle politik hesapların gölgesinden uzak, sanatımı özgürce icra edebileceğim koşullar oluştuğunda kuşkusuz döneceğim.
» Dönüşünüz önündeki engeller nelerdir?
Esareti reddetmiş, özgür bir sanatçı olarak ülkeme dönüşümün zamanını ve şeklini bizzat kendim belirlemek isterim. Beni Şivan Perwer yapan özelliklerimden uzaklaştıracak herhangi bir yönlendirmeyi kabul edemem. 36 yıldır niçin sürgün hayatı yaşadım ben? Benim kaderim halkımın kaderinden ayrı değil ki.
» Türkiye 36 yıl önce bıraktığınız Türkiye değil.
Hükümetin, 80 yıllık ret ve inkâr politikalarını değiştirme yönünde bazı adımlar atmış olması ve kimi hükümet yetkililerinin ülkeme dönmemle ilgili bana çağrı yapmış olmaları sevindiricidir. Ancak hepimiz biliyoruz ki bu 80 yıl halkım için tam bir cehennem yaşamı oldu; ne yazık ki bu durum halen büyük ölçüde sürüyor. Hapishaneler halen dolu. Kürdistan’da askerî operasyonlar devam ediyor. On binlerce Kürt benim gibi sürgünde yaşamak zorunda; binlerce Kürt genci de Kürt halkının yaşadığı zulmün, acı ve trajedinin sonucu olarak dağlarda. Bugün hâlâ evlerde ağıtlar yakılıyor, gençlerimizin cenazeleri anaların yüreğini dağlamaya devam ediyor. Bu durum bana acı veriyor, yüreğim kanıyor. Benim dönüşümle birlikte bu trajedi sona erecek mi? Benimle ilgili belki iyi niyetli olabilirler ama hükümetin yaklaşımları seçim hesaplarına endeksli günlük politik kazançların ötesine geçmelidir.
» Seçim hesaplarının ötesine nasıl geçilir?
Mesela hükümet, Kürt sorununun çözümü için güven verici köklü adımlar atmalıdır. Görüşlerini önemsediğim birçok Türk ve Kürt aydını ve sanatçısı da hükümetin Kürt sorununun çözümü yönünde ciddi adımlar atmadığını, atamadığını söylüyorlar. Ömrünün büyük kısmını Kürtlerin özgürlüğü için hapishanelerde geçirmiş olan, Türklerin onur duymaları gereken bilim adamı İsmail Beşikçi ile Kürt sorununun çözülmesi için çırpınan Türk halkının vicdanı olduğunu düşündüğüm, edebiyatçı yazar Ahmet Altan gibi pek çok aydının da böyle düşünmesi benim kaygılarımı arttırıyor.
» Türkiye’ye döneceğinize ilişkin haberlere tepki gösterildi...
Türkiye’ye dönüşümle ilgili üretilen spekülasyonlar karşısında PKK’nin tutumu beni şaşırtmadı. Kendisi dışında hiçbir görüşe hayat hakkı tanımamış, tıpkı devlet gibi her türlü farklılığı ortadan kaldırarak tekçi bir anlayışı hâkim kılmak için şiddet dahil her yolu denemiş bir partinin, kendilerine boyun eğmemiş bir sanatçı olarak beni hedef haline getirmesi şaşırtıcı değil. Geçmişte de benzer uygulamalarla karşılaştım. Şarkılarımı halkımın özgürlüğüne adarken sadece Türk devletinin değil, bölgedeki diğer baskıcı devletlerin de hedefi olacağımı biliyordum. Fakat bir gün Kürtlük adına hareket ettiğini iddia eden bir partinin hedefi olacağımı düşünemezdim. Ama unuttukları bir şey var: Eğer baskılar ve tehditler beni korkutsaydı daha başından halkımın sesi Şivan Perwer olmazdım.
» Kürt davasına ihanet etmekle suçlanıyorsunuz; bazı çevreler bu yönde bir kampanya başlattı, ne diyorsunuz?
Çok üzülüyorum ama kendi adıma değil. Daha çok bu tür linç kampanyalarını yürütenler adına, bu kampanyalarda kullanılan Kürt gençleri adına çok üzülüyorum. Bu tür kampanyaları düzenleyenler, militarist devletlere benzediklerini göremiyorlar mı? Bakın rahmetli Ahmet Kaya’ya yönelik kampanyada yer alanlar şimdi o dönem yaptıklarından dolayı utanıyor. Ben bu tür kampanyalarda kullanılan Kürt gençlerinin de bir gün bu yaptıklarından büyük bir utanç duyacaklarını düşündükçe, onlar adına üzülüyorum.
» Kendi durumunuzu Ahmet Kaya olayına benzetiyorsunuz... Siz nasıl davranacaksınız?
Tekrar vurgulamalıyım ki devlet ve PKK ikilemi beni son derece rahatsız ediyor.
Taraf
» Şivan Bey, Türkiye’ye dönüşünüz konusunda son durum nedir? Türkiye hükümetiyle bu konuda herhangi bir görüşmeniz var mı?
Türkiye’ye dönmem şimdilik gündemimde değil. Hükümet yetkilileri veya bazı milletvekilleri ile basına da yansıyan temaslarım oldu. Kültür Bakanı Sayın Ertuğrul Günay ile Başbakan Yardımcısı Sayın Bülent Arınç’ın da aralarında olduğu kimi politikacılarla görüşmem oldu. Bu görüşmelerde halkımın içinde yaşadığı insanlık dışı koşulları doğrudan anlatma fırsatı buldum. Ancak kimseden Türkiye’ye dönüşle ilgili herhangi bir talebim olmadı.
» Türkiye’den kendi isteğinizle mi ayrılmıştınız?
Hayır. Ülkemi kendi isteğimle terk etmedim. Ülkem ve halkım sanatımın beslendiği asıl kaynaktır ve ben 36 yıldır ülkemden uzağım. Bu hasretle yaşamak, ancak yaşayanın anlayabileceği bir duygudur ve ben bunu pek çok şarkımda dile getirdim. Kim, böyle bir duyguyla yaşamak ister ki. O nedenle politik hesapların gölgesinden uzak, sanatımı özgürce icra edebileceğim koşullar oluştuğunda kuşkusuz döneceğim.
» Dönüşünüz önündeki engeller nelerdir?
Esareti reddetmiş, özgür bir sanatçı olarak ülkeme dönüşümün zamanını ve şeklini bizzat kendim belirlemek isterim. Beni Şivan Perwer yapan özelliklerimden uzaklaştıracak herhangi bir yönlendirmeyi kabul edemem. 36 yıldır niçin sürgün hayatı yaşadım ben? Benim kaderim halkımın kaderinden ayrı değil ki.
» Türkiye 36 yıl önce bıraktığınız Türkiye değil.
Hükümetin, 80 yıllık ret ve inkâr politikalarını değiştirme yönünde bazı adımlar atmış olması ve kimi hükümet yetkililerinin ülkeme dönmemle ilgili bana çağrı yapmış olmaları sevindiricidir. Ancak hepimiz biliyoruz ki bu 80 yıl halkım için tam bir cehennem yaşamı oldu; ne yazık ki bu durum halen büyük ölçüde sürüyor. Hapishaneler halen dolu. Kürdistan’da askerî operasyonlar devam ediyor. On binlerce Kürt benim gibi sürgünde yaşamak zorunda; binlerce Kürt genci de Kürt halkının yaşadığı zulmün, acı ve trajedinin sonucu olarak dağlarda. Bugün hâlâ evlerde ağıtlar yakılıyor, gençlerimizin cenazeleri anaların yüreğini dağlamaya devam ediyor. Bu durum bana acı veriyor, yüreğim kanıyor. Benim dönüşümle birlikte bu trajedi sona erecek mi? Benimle ilgili belki iyi niyetli olabilirler ama hükümetin yaklaşımları seçim hesaplarına endeksli günlük politik kazançların ötesine geçmelidir.
» Seçim hesaplarının ötesine nasıl geçilir?
Mesela hükümet, Kürt sorununun çözümü için güven verici köklü adımlar atmalıdır. Görüşlerini önemsediğim birçok Türk ve Kürt aydını ve sanatçısı da hükümetin Kürt sorununun çözümü yönünde ciddi adımlar atmadığını, atamadığını söylüyorlar. Ömrünün büyük kısmını Kürtlerin özgürlüğü için hapishanelerde geçirmiş olan, Türklerin onur duymaları gereken bilim adamı İsmail Beşikçi ile Kürt sorununun çözülmesi için çırpınan Türk halkının vicdanı olduğunu düşündüğüm, edebiyatçı yazar Ahmet Altan gibi pek çok aydının da böyle düşünmesi benim kaygılarımı arttırıyor.
» Türkiye’ye döneceğinize ilişkin haberlere tepki gösterildi...
Türkiye’ye dönüşümle ilgili üretilen spekülasyonlar karşısında PKK’nin tutumu beni şaşırtmadı. Kendisi dışında hiçbir görüşe hayat hakkı tanımamış, tıpkı devlet gibi her türlü farklılığı ortadan kaldırarak tekçi bir anlayışı hâkim kılmak için şiddet dahil her yolu denemiş bir partinin, kendilerine boyun eğmemiş bir sanatçı olarak beni hedef haline getirmesi şaşırtıcı değil. Geçmişte de benzer uygulamalarla karşılaştım. Şarkılarımı halkımın özgürlüğüne adarken sadece Türk devletinin değil, bölgedeki diğer baskıcı devletlerin de hedefi olacağımı biliyordum. Fakat bir gün Kürtlük adına hareket ettiğini iddia eden bir partinin hedefi olacağımı düşünemezdim. Ama unuttukları bir şey var: Eğer baskılar ve tehditler beni korkutsaydı daha başından halkımın sesi Şivan Perwer olmazdım.
» Kürt davasına ihanet etmekle suçlanıyorsunuz; bazı çevreler bu yönde bir kampanya başlattı, ne diyorsunuz?
Çok üzülüyorum ama kendi adıma değil. Daha çok bu tür linç kampanyalarını yürütenler adına, bu kampanyalarda kullanılan Kürt gençleri adına çok üzülüyorum. Bu tür kampanyaları düzenleyenler, militarist devletlere benzediklerini göremiyorlar mı? Bakın rahmetli Ahmet Kaya’ya yönelik kampanyada yer alanlar şimdi o dönem yaptıklarından dolayı utanıyor. Ben bu tür kampanyalarda kullanılan Kürt gençlerinin de bir gün bu yaptıklarından büyük bir utanç duyacaklarını düşündükçe, onlar adına üzülüyorum.
» Kendi durumunuzu Ahmet Kaya olayına benzetiyorsunuz... Siz nasıl davranacaksınız?
Tekrar vurgulamalıyım ki devlet ve PKK ikilemi beni son derece rahatsız ediyor.
Taraf