04 Ağu 2010 22:06
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 11:31
OBAMA'NIN ''OPERASYON GÜCÜMÜZ ÇEKİLECEK'' DEDİĞİ GÜN HANGİ GAZETECİ AMERİKAN ASKERİ ÜSSÜNE GİRDİ?
İşte "Task Force Marne" üssüne girerek gazetecilik başarısına imza atan o muhabir ve izlenimleri...
Ajans HABERTÜRK muhabiri Zülfikar Ali Aydın, askerlerinin çoğunun eylül ayına kadar geri çekileceği "Task Force Marne" üssüne girdi
Irak’ın ABD tarafından işgali ve 7 yıldır devam eden süreç, İkinci Dünya Savaşı’ndan daha büyük bir askeri ve lojistik operasyon olarak tarihe geçti. Nihai amaç olarak lanse edilen Saddam’ın devrilmesi, ardından yakalanıp idam edilmesi, ne akan kanı ne de operasyonları bitirdi. Hayatını kaybedenler milyonu aştı. Savaş sadece Irak’ta değil bütün Ortadoğu’da, dahası Türkiye’yi de içine alan bir bölgede siyaseti, ülkelerin dış politikasını, ekonomiyi ve günlük hayatı etkileyen sonuçlar doğurdu.
Tam 7 yıl geçti. Irak’ta, Körfez Savaşı’nda "36. paralel" olarak tarif edilen hava sınırında artık Kürdistan Federal Hükümeti bulunuyor. Irak’ın orta bölgelerinde daha çok Sünniler, geri kalan dağınık bölgelerde ise Şiiler var. Irak fiilen ve Irak anayasası ile de kısmen bölünmüş durumda. Bütün bu sonuçları doğuran operasyonu yapan ABD ise Irak’taki operasyonunda artık ikinci bir aşamaya geçiyor. ABD, Irak’taki askeri faaliyetlerini azaltıp siyasi güç olarak etkisini sürdürmek üzere operasyon gücünü Irak’tan geri çekmeye başladı.
HABERTÜRK, bu geri çekilmenin sonuçlarını bizzat yerinde izledi. Ajans HABERTÜRK muhabiri Zülfikar Ali Aydın, askerlerinin çoğunun eylül ayına kadar geri çekileceği "Task Force Marne" üssüne girdi. Amerikan üssünün içindeki en dikkat çekici görüntü Türk Silahlı Kuvvetleri’nin irtibat ofisinin bulunmasıydı. 15 yıldır Irak topraklarında çeşitli görevler üstlenen Türk askeri, 2003 yılında Süleymaniye’de Amerikan askerleri tarafından baskına uğramış ve kafalarına çuval geçirilerek gözaltına alınmıştı. Şimdi Türk askerleri Amerikan askerleriyle koordineli çalışmak amacıyla Amerikan üssünde omuz omuza görev yapıyor. Kaderin cilvesi bu olsa gerek!
ZÜLFİKAR Ali AYDIN / AHT
ABD Başkanı Obama’nın Irak’tan askerlerini daha önce söz verdikleri gibi çekmeye başlayacaklarını açıkladığı gün, HABERTÜRK olarak Irak merkezi hükümetine bağlı olan Musul kentindeki Amerikan üssüne girdik. "Task Force Marne" üssünün bulunduğu Musul, savaşta bile olmadığı kadar tehlikeli. Ölüm ve korku kenti olarak anılıyor. Amerikan üssü de kentin güneyinde yer alıyor. Üs, nüfusu ve içinde barındırdıklarıyla adeta bambaşka bir kent. Bu şartlar altında Türk Büyükelçiliği’nin sağladığı 8 koruma polisi ve zırhlı araçla girdiğimiz Amerikan üssünde, "Gazeteciler için en tehlikeli yer burası" diye karşılanıyoruz. Tanımlanan yer Amerikan üssü değil tabii ki, Musul. Amerikan askerlerinin ayrılma hazırlığı yaptığı üs, bina büyüklüğünde, üzeri tel bariyerlerle örülü beton bloklarla çevrili. İçinde yaklaşık 7 bin Amerikan askeri bulunuyor.
MUSUL’DA AMERİKAN TARZI
Musul’daki askeri üste binlerce kişi yaşıyor. 7 bin kişiyi barındıran üste, askerlerin yüzde 20’sini kadınlar oluşturuyor. Çoğu Amerikalı olduğu için çöl sıcağında da olsa, Amerikan tarzı hayat burada da devam ediyor. Askerler üssün içinde boş zamanlarını Burger King’de ya da Coffe Shop’da geçiriyor. Alışveriş yapıyor ya da DVD satın alabileceği işyerlerinden film alıyorlar. Üste askerler temel ihtiyaçları için her şeyi karşılayabilme imkânına sahip.
HAYAT DEVAM EDİYOR
Üssün güvenliğini özel bir Amerikan güvenlik şirketi yapıyor. Üste görevli askerler bu yüzden nöbet tutmuyor. Eylül ayında tamamlanacak olan hazırlıklar başlamış bile. Ancak sadece Irak’tan geri çekilecek olan operasyonel güç toparlanıyor. Üste kalacaklar günlük yaşantılarına devam ediyorlar. Büyük çoğunluğu kentte devriye görevi yapan askerler, artık bu görevlerde çok özel durumlar ya da büyük terörist gruplara yönelik operasyonlar dışında üs dışına çıkmıyor, kent merkezinde dolaşmıyor.
Kentin güvenliğini sağlayan Amerikan askerlerinin komutasındaki Irak polisi, asker ve peşmergelerden oluşan güçler, üsteki merkezden koordine ediliyor. Iraklı gruplar arasındaki gerilim nedeniyle üç grubun koordinasyonunun da Amerikan üssünden kontrol edilmesi gerekli hale gelmiş.
Kentteki anlık gelişen tüm olaylar, Amerikalı bir komutanın altında görev yapan, peşmerge temsilcisi, Irak Polisi temsilcisi ve Irak Ordusu’nu temsil eden üç subaya aktarılıyor. Üsteki bu merkezde asayişi sağlamakla görevli üç grubun birbiriyle koordinasyonu kalıcı hale getirilmeye çalışılıyor.
TÜRK VE AMERİKAN ASKERLERİ
Amerikan üssünde karşılaştığımız en ilginç görüntü ise bir beton blokun üzerinde gördüğümüz Türk bayrağı oldu. Beton blokun arkasında ise Türk irtibat bürosu yer alıyor. Ofis, Kuzey Irak’ta neredeyse 15 yıldır çeşitli görevler üstlenen Türk askerlerinin Amerikan askerleriyle daha koordineli çalışmaları amacıyla tahsis edilmiş. Aynı ofislerden Süleymaniye, Musul ve Erbil’de de bulunuyor. Ancak hiçbir ofis Amerikan üssünde yer almıyor. Türk-Amerikan askerlerinin bu görüntüsü, Süleymaniye’de 2003 yılında yaşanan ve Türk askerlerinin başlarına çuval geçirilip gözaltına alınmasıyla sonuçlanan "çuval skandalı"nı akla getiriyor.
ÜSTEKİ TÜRKÇE TABELALAR
Amerikan üssünde dikkat çeken başka bir çarpıcı nokta da, Türkçe tabela oluyor. "Çıkış yok-çıkış geride" yazılı tabela, ortak kullanılan alanın tam ortasına dikilmiş. Üste yol ve çeşitli inşaat işleri yapan firmada görevli işçiler için konulmuş. Yemekhaneye giden yol üzerinde dikilen lev-halardaki diğer yazılar ise Arapça ve İngilizce yazılmış.
ASKERİ FOTOĞRAFÇI
Üsteki en dikkat çeken askerlerden biri Gregory Gieske. Üste askeri fotoğrafçı olarak görev yapıyor. Üssün içindeki askerler için "Yank" adlı askeri bir dergi çıkarıyor. Amerika’da fotoğraf stüdyosu olduğunu anlatan Gieske’nin fotoğrafa olan merakı, onun askerlerin günlük hayatını ve faaliyetlerini belgeleyen fotoğrafçılığı tercih etmesine neden olmuş. Gieske, üste çektiği fotoğrafları Almanya’daki askeri üsse gönderiyor ve Almanya’da baskıya giren dergi, içinde bir havaalanının da bulunduğu Musul’daki üsse askeri kargo uçağıyla gönderildikten sonra dağıtılıyor.
GENERAL VANDAL: GÖREVİMİZ SÜRECEK
Üssün komutanı olan Tümgeneral Thomas S. Vandal, Amerikan askerinin varlığının ’çekilmeden’ sonra da süreceğini belirterek, "Buradaki Irak polisini ve ordusunu, terör faaliyetlerine karşı bilgilendirmeye, eğitmeye devam edeceğiz" diyor.
TASK Force Marne’nin başında, bölgedeki diğer birlikleri de koordine eden "tek yıldız" general Thomas S. Vandal bulunuyor. Vandal, ABD’nin Irak’tan çekilmesinden sonra da görevlerinin devam edeceğini söylüyor. Vandal, "Amerikan askeri varlığı burada bir süre daha sürecek. Bölgesel yeniden yapılanma ekiplerine destek faaliyetlerinde bulunmaya devam edeceğiz. Irak güvenlik güçleri ile teröristlere karşı ortak operasyonlara katılacağız.
Buradaki Irak polisi ve ordusunun terör faaliyetlerine karşı bilgilendirilmesi ve eğitimine de katkıda bulunacağız" diyor.
TEK AMAÇ ’GÜVENLİK’
General Vandal, Irak’taki operasyonlarının başarılı olduğu görüşünde. Vandal, bugün itibarıyla Iraklı güçlerin ülkeyi kontrol edebildiğini gösterdiğini söylüyor ve şöyle devam ediyor: "Irak güvenlik güçleri defalarca Irak toplumunun güvenliğini sağlayabilme kabiliyetine sahip olduklarını gösterdiler. Musul’da kentin içinde Irak polisi, peşmerge ve ordusundan ortak kontrol noktaları kurduk. Güçlerimiz, bu noktaların kontrolünü de Iraklılara verdi. Buradaki amaç, peşmergelerle Irak güvenlik güçleri arasında güveni sağlamaktı. Ve biz bunu sağlama konusunda önemli ve doğru adımlar attık. Birkaç ay daha Irak güçleri, peşmergeler ve Amerikan askerleri birlikte çalışacaklar. Artık kontrol
çekileceğiz ve onlar bu görevi birlikte yapacaklar. Irak’ta artık tek ortak amacımız, Iraklıların güvenliğini sağlamaktır."
General Vandal, üsteki Amerikan askerlerinin yüzde 70’inin çekilme takvimi gereğince Irak’tan ayrılacağını ifade etti. Vandal, geri dönecek askerlerin operasyon gücünü oluşturanlar olduğunu kaydetti.
SÜLEYMANİYE’DE NE OLMUŞTU?
’Kurtuluş Günü’nde çuval operasyonu!
Irak’ta görev yapan Amerikan ordusuna bağlı askerlerin, özellikle ele geçirdikleri direnişçilere karşı uyguladığı "çuval" yöntemi, Süleymaniye baskınında da ön plana çıkmıştı.
4 Temmuz 2003 günü, Kuzey Irak’ın Süleymaniye ketinde karargâh kurmuş bulunan 11 Türk Silahlı Kuvvetleri mensubuna, Irak’taki Amerikan 173. Hava İndirme Tugayı’na bağlı askerlerce ve yanlarında peşmergelerin de bulunduğu bir ortamda, sürpriz bir baskın yapılmıştı. Türk askerleri, başlarına çuval geçirilerek gözaltına alınmış, 60 saat süresince sorgulanmıştı. Operasyon için ABD’nin milli bayramı olan 4 Temmuz (independence day) tarihinin seçilmiş olması ve günün cumaya denk gelmesi çuval olayının bir provokasyon olduğu görüşünü doğurmuştu. Yaşanan bu olay Türk-Amerikan ilişkilerinin gerginleşmesine neden olmuştu.
’Ev’den sonra başka yere
Amerikan askerleri için artık eve dönüş vakti yaklaşıyor. Bu dönüşleri kısa süreli olacak. Çünkü çoğunu dünyanın başka bölgelerindeki başka üslerindeki askeri görevler bekliyor. Çoğu Irak’ta bundan sonra ne olacağıyla ya da Irak’ın etnik bir çatışmaya sürüklenme tehlikesiyle ilgilenmiyor: "Iraklılar Saddam’dan kurtuldu. Ancak burası bizim ülkemiz değil. Bundan sonra ne olacağına Iraklıların karar vermesi ve ülkeyi birlikte yönetmek için tercih yapmaları gerekiyor" diyorlar.
Irak’ın ABD tarafından işgali ve 7 yıldır devam eden süreç, İkinci Dünya Savaşı’ndan daha büyük bir askeri ve lojistik operasyon olarak tarihe geçti. Nihai amaç olarak lanse edilen Saddam’ın devrilmesi, ardından yakalanıp idam edilmesi, ne akan kanı ne de operasyonları bitirdi. Hayatını kaybedenler milyonu aştı. Savaş sadece Irak’ta değil bütün Ortadoğu’da, dahası Türkiye’yi de içine alan bir bölgede siyaseti, ülkelerin dış politikasını, ekonomiyi ve günlük hayatı etkileyen sonuçlar doğurdu.
Tam 7 yıl geçti. Irak’ta, Körfez Savaşı’nda "36. paralel" olarak tarif edilen hava sınırında artık Kürdistan Federal Hükümeti bulunuyor. Irak’ın orta bölgelerinde daha çok Sünniler, geri kalan dağınık bölgelerde ise Şiiler var. Irak fiilen ve Irak anayasası ile de kısmen bölünmüş durumda. Bütün bu sonuçları doğuran operasyonu yapan ABD ise Irak’taki operasyonunda artık ikinci bir aşamaya geçiyor. ABD, Irak’taki askeri faaliyetlerini azaltıp siyasi güç olarak etkisini sürdürmek üzere operasyon gücünü Irak’tan geri çekmeye başladı.
HABERTÜRK, bu geri çekilmenin sonuçlarını bizzat yerinde izledi. Ajans HABERTÜRK muhabiri Zülfikar Ali Aydın, askerlerinin çoğunun eylül ayına kadar geri çekileceği "Task Force Marne" üssüne girdi. Amerikan üssünün içindeki en dikkat çekici görüntü Türk Silahlı Kuvvetleri’nin irtibat ofisinin bulunmasıydı. 15 yıldır Irak topraklarında çeşitli görevler üstlenen Türk askeri, 2003 yılında Süleymaniye’de Amerikan askerleri tarafından baskına uğramış ve kafalarına çuval geçirilerek gözaltına alınmıştı. Şimdi Türk askerleri Amerikan askerleriyle koordineli çalışmak amacıyla Amerikan üssünde omuz omuza görev yapıyor. Kaderin cilvesi bu olsa gerek!
ZÜLFİKAR Ali AYDIN / AHT
ABD Başkanı Obama’nın Irak’tan askerlerini daha önce söz verdikleri gibi çekmeye başlayacaklarını açıkladığı gün, HABERTÜRK olarak Irak merkezi hükümetine bağlı olan Musul kentindeki Amerikan üssüne girdik. "Task Force Marne" üssünün bulunduğu Musul, savaşta bile olmadığı kadar tehlikeli. Ölüm ve korku kenti olarak anılıyor. Amerikan üssü de kentin güneyinde yer alıyor. Üs, nüfusu ve içinde barındırdıklarıyla adeta bambaşka bir kent. Bu şartlar altında Türk Büyükelçiliği’nin sağladığı 8 koruma polisi ve zırhlı araçla girdiğimiz Amerikan üssünde, "Gazeteciler için en tehlikeli yer burası" diye karşılanıyoruz. Tanımlanan yer Amerikan üssü değil tabii ki, Musul. Amerikan askerlerinin ayrılma hazırlığı yaptığı üs, bina büyüklüğünde, üzeri tel bariyerlerle örülü beton bloklarla çevrili. İçinde yaklaşık 7 bin Amerikan askeri bulunuyor.
MUSUL’DA AMERİKAN TARZI
Musul’daki askeri üste binlerce kişi yaşıyor. 7 bin kişiyi barındıran üste, askerlerin yüzde 20’sini kadınlar oluşturuyor. Çoğu Amerikalı olduğu için çöl sıcağında da olsa, Amerikan tarzı hayat burada da devam ediyor. Askerler üssün içinde boş zamanlarını Burger King’de ya da Coffe Shop’da geçiriyor. Alışveriş yapıyor ya da DVD satın alabileceği işyerlerinden film alıyorlar. Üste askerler temel ihtiyaçları için her şeyi karşılayabilme imkânına sahip.
HAYAT DEVAM EDİYOR
Üssün güvenliğini özel bir Amerikan güvenlik şirketi yapıyor. Üste görevli askerler bu yüzden nöbet tutmuyor. Eylül ayında tamamlanacak olan hazırlıklar başlamış bile. Ancak sadece Irak’tan geri çekilecek olan operasyonel güç toparlanıyor. Üste kalacaklar günlük yaşantılarına devam ediyorlar. Büyük çoğunluğu kentte devriye görevi yapan askerler, artık bu görevlerde çok özel durumlar ya da büyük terörist gruplara yönelik operasyonlar dışında üs dışına çıkmıyor, kent merkezinde dolaşmıyor.
Kentin güvenliğini sağlayan Amerikan askerlerinin komutasındaki Irak polisi, asker ve peşmergelerden oluşan güçler, üsteki merkezden koordine ediliyor. Iraklı gruplar arasındaki gerilim nedeniyle üç grubun koordinasyonunun da Amerikan üssünden kontrol edilmesi gerekli hale gelmiş.
Kentteki anlık gelişen tüm olaylar, Amerikalı bir komutanın altında görev yapan, peşmerge temsilcisi, Irak Polisi temsilcisi ve Irak Ordusu’nu temsil eden üç subaya aktarılıyor. Üsteki bu merkezde asayişi sağlamakla görevli üç grubun birbiriyle koordinasyonu kalıcı hale getirilmeye çalışılıyor.
TÜRK VE AMERİKAN ASKERLERİ
Amerikan üssünde karşılaştığımız en ilginç görüntü ise bir beton blokun üzerinde gördüğümüz Türk bayrağı oldu. Beton blokun arkasında ise Türk irtibat bürosu yer alıyor. Ofis, Kuzey Irak’ta neredeyse 15 yıldır çeşitli görevler üstlenen Türk askerlerinin Amerikan askerleriyle daha koordineli çalışmaları amacıyla tahsis edilmiş. Aynı ofislerden Süleymaniye, Musul ve Erbil’de de bulunuyor. Ancak hiçbir ofis Amerikan üssünde yer almıyor. Türk-Amerikan askerlerinin bu görüntüsü, Süleymaniye’de 2003 yılında yaşanan ve Türk askerlerinin başlarına çuval geçirilip gözaltına alınmasıyla sonuçlanan "çuval skandalı"nı akla getiriyor.
ÜSTEKİ TÜRKÇE TABELALAR
Amerikan üssünde dikkat çeken başka bir çarpıcı nokta da, Türkçe tabela oluyor. "Çıkış yok-çıkış geride" yazılı tabela, ortak kullanılan alanın tam ortasına dikilmiş. Üste yol ve çeşitli inşaat işleri yapan firmada görevli işçiler için konulmuş. Yemekhaneye giden yol üzerinde dikilen lev-halardaki diğer yazılar ise Arapça ve İngilizce yazılmış.
ASKERİ FOTOĞRAFÇI
Üsteki en dikkat çeken askerlerden biri Gregory Gieske. Üste askeri fotoğrafçı olarak görev yapıyor. Üssün içindeki askerler için "Yank" adlı askeri bir dergi çıkarıyor. Amerika’da fotoğraf stüdyosu olduğunu anlatan Gieske’nin fotoğrafa olan merakı, onun askerlerin günlük hayatını ve faaliyetlerini belgeleyen fotoğrafçılığı tercih etmesine neden olmuş. Gieske, üste çektiği fotoğrafları Almanya’daki askeri üsse gönderiyor ve Almanya’da baskıya giren dergi, içinde bir havaalanının da bulunduğu Musul’daki üsse askeri kargo uçağıyla gönderildikten sonra dağıtılıyor.
GENERAL VANDAL: GÖREVİMİZ SÜRECEK
Üssün komutanı olan Tümgeneral Thomas S. Vandal, Amerikan askerinin varlığının ’çekilmeden’ sonra da süreceğini belirterek, "Buradaki Irak polisini ve ordusunu, terör faaliyetlerine karşı bilgilendirmeye, eğitmeye devam edeceğiz" diyor.
TASK Force Marne’nin başında, bölgedeki diğer birlikleri de koordine eden "tek yıldız" general Thomas S. Vandal bulunuyor. Vandal, ABD’nin Irak’tan çekilmesinden sonra da görevlerinin devam edeceğini söylüyor. Vandal, "Amerikan askeri varlığı burada bir süre daha sürecek. Bölgesel yeniden yapılanma ekiplerine destek faaliyetlerinde bulunmaya devam edeceğiz. Irak güvenlik güçleri ile teröristlere karşı ortak operasyonlara katılacağız.
Buradaki Irak polisi ve ordusunun terör faaliyetlerine karşı bilgilendirilmesi ve eğitimine de katkıda bulunacağız" diyor.
TEK AMAÇ ’GÜVENLİK’
General Vandal, Irak’taki operasyonlarının başarılı olduğu görüşünde. Vandal, bugün itibarıyla Iraklı güçlerin ülkeyi kontrol edebildiğini gösterdiğini söylüyor ve şöyle devam ediyor: "Irak güvenlik güçleri defalarca Irak toplumunun güvenliğini sağlayabilme kabiliyetine sahip olduklarını gösterdiler. Musul’da kentin içinde Irak polisi, peşmerge ve ordusundan ortak kontrol noktaları kurduk. Güçlerimiz, bu noktaların kontrolünü de Iraklılara verdi. Buradaki amaç, peşmergelerle Irak güvenlik güçleri arasında güveni sağlamaktı. Ve biz bunu sağlama konusunda önemli ve doğru adımlar attık. Birkaç ay daha Irak güçleri, peşmergeler ve Amerikan askerleri birlikte çalışacaklar. Artık kontrol
çekileceğiz ve onlar bu görevi birlikte yapacaklar. Irak’ta artık tek ortak amacımız, Iraklıların güvenliğini sağlamaktır."
General Vandal, üsteki Amerikan askerlerinin yüzde 70’inin çekilme takvimi gereğince Irak’tan ayrılacağını ifade etti. Vandal, geri dönecek askerlerin operasyon gücünü oluşturanlar olduğunu kaydetti.
SÜLEYMANİYE’DE NE OLMUŞTU?
’Kurtuluş Günü’nde çuval operasyonu!
Irak’ta görev yapan Amerikan ordusuna bağlı askerlerin, özellikle ele geçirdikleri direnişçilere karşı uyguladığı "çuval" yöntemi, Süleymaniye baskınında da ön plana çıkmıştı.
4 Temmuz 2003 günü, Kuzey Irak’ın Süleymaniye ketinde karargâh kurmuş bulunan 11 Türk Silahlı Kuvvetleri mensubuna, Irak’taki Amerikan 173. Hava İndirme Tugayı’na bağlı askerlerce ve yanlarında peşmergelerin de bulunduğu bir ortamda, sürpriz bir baskın yapılmıştı. Türk askerleri, başlarına çuval geçirilerek gözaltına alınmış, 60 saat süresince sorgulanmıştı. Operasyon için ABD’nin milli bayramı olan 4 Temmuz (independence day) tarihinin seçilmiş olması ve günün cumaya denk gelmesi çuval olayının bir provokasyon olduğu görüşünü doğurmuştu. Yaşanan bu olay Türk-Amerikan ilişkilerinin gerginleşmesine neden olmuştu.
’Ev’den sonra başka yere
Amerikan askerleri için artık eve dönüş vakti yaklaşıyor. Bu dönüşleri kısa süreli olacak. Çünkü çoğunu dünyanın başka bölgelerindeki başka üslerindeki askeri görevler bekliyor. Çoğu Irak’ta bundan sonra ne olacağıyla ya da Irak’ın etnik bir çatışmaya sürüklenme tehlikesiyle ilgilenmiyor: "Iraklılar Saddam’dan kurtuldu. Ancak burası bizim ülkemiz değil. Bundan sonra ne olacağına Iraklıların karar vermesi ve ülkeyi birlikte yönetmek için tercih yapmaları gerekiyor" diyorlar.