09 Mayıs 2011 09:52
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 12:19
''O ZAMAN ÇIKIP DELİKANLI GİBİ DİYECEKSİN Kİ...'' ANDREW FINKEL'I YERİN DİBİNE SOKTU!
Today's Zaman gazetesinden kovulan Andrew Finkel'in "Zaman'ın öncü piyadesi" dediği Taraf Gazetesi'nde yazmaya başlaması Ekrem Dumanlı'yı çileden çıkarttı.
Hem ayıp hem haksızlık
Today’s Zaman Andrew Finkel ile yollarını ayırdı. Böyle şeyler bizim meslekte olur. Ya yazar, yazdığı gazeteye olan inancını kaybeder; veya gazete, köşe yazarının yayın ilkelerinden uzağa savrulduğunu düşünür. Finkel’in ayrılmasında iki sebep de geçerli. Kimin haklı olduğunun, o aşamada önemi kalmaz; ilişki zoraki nikâhmış gibi sürdürülemez. Sonuçta konuşulur ve yollar ayrılır.
Finkel, benim de takip ettiğim, önem verdiğim bir yazar idi. Ayrılmasına üzüldüm; ancak şaşırmadım. Son dönemde Today’s Zaman’da yayınlanan yazılarından, gazetesine inancını kaybettiğini görüyordum. Böyle durumlarda kanaatim şudur: Gazetesine inanmayan dürüst bir gazeteci, el sıkışıp ayrılmalıdır. ’Hem sana artık inanmıyorum hem de yazmaya devam ediyorum’ şeklinde özetleyebileceğim tavır, onurlu bir gazetecinin yapacağı iş değil.
Finkel’in durumu, nedense, Doğan Grubu’nun bazı gazetelerini çok mesut etti. Yazılar yazdılar, röportajlar aldılar. "Kardeşim çok meraklıysanız, adama köşe açın!" demedik. Açamazlardı da! Aydın Doğan Bey’e söylediklerini unutmuş olamazlardı. Her neyse. Finkel, Doğan Grubu’na verdiği röportajda Zaman’ı suçluyordu. Taraf Gazetesi’ne de "Zaman’ın öncü piyadesi" diyordu. Ayıp! Hem de çok ayıp. Hem Zaman’a haksızlıktı bu, hem Taraf’a. Andrew’i yanlış tanımışım demek ki...
Birkaç gün önce öğrendim ki Finkel, Taraf’ta yazmaya başlamış. Hayırlı olsun. Sevindim. Bizden sonra ’öncü piyade’de yazmaya karar vermesi, onun bu mesleği yaparken verdiği onur mücadelesinde(!) yeni bir aşama olsa gerek. Yurtdışındaki basına ayrılış hikâyesini çarpıtmadan anlatsaydı daha iyi olurdu. Haydi öyle inanıyor, öyle konuşuyor diyeyim; o zaman delikanlıca çıkıp diyeceksin ki: "Zaman’dan sonra, Zaman’ın öncü piyadesinde yazmaya başladım." Peki bu hem Zaman’a, hem Taraf’a, hem gazeteciliğe haksızlık olmuyor mu?
Ekrem Dumanlı/Zaman
Today’s Zaman Andrew Finkel ile yollarını ayırdı. Böyle şeyler bizim meslekte olur. Ya yazar, yazdığı gazeteye olan inancını kaybeder; veya gazete, köşe yazarının yayın ilkelerinden uzağa savrulduğunu düşünür. Finkel’in ayrılmasında iki sebep de geçerli. Kimin haklı olduğunun, o aşamada önemi kalmaz; ilişki zoraki nikâhmış gibi sürdürülemez. Sonuçta konuşulur ve yollar ayrılır.
Finkel, benim de takip ettiğim, önem verdiğim bir yazar idi. Ayrılmasına üzüldüm; ancak şaşırmadım. Son dönemde Today’s Zaman’da yayınlanan yazılarından, gazetesine inancını kaybettiğini görüyordum. Böyle durumlarda kanaatim şudur: Gazetesine inanmayan dürüst bir gazeteci, el sıkışıp ayrılmalıdır. ’Hem sana artık inanmıyorum hem de yazmaya devam ediyorum’ şeklinde özetleyebileceğim tavır, onurlu bir gazetecinin yapacağı iş değil.
Finkel’in durumu, nedense, Doğan Grubu’nun bazı gazetelerini çok mesut etti. Yazılar yazdılar, röportajlar aldılar. "Kardeşim çok meraklıysanız, adama köşe açın!" demedik. Açamazlardı da! Aydın Doğan Bey’e söylediklerini unutmuş olamazlardı. Her neyse. Finkel, Doğan Grubu’na verdiği röportajda Zaman’ı suçluyordu. Taraf Gazetesi’ne de "Zaman’ın öncü piyadesi" diyordu. Ayıp! Hem de çok ayıp. Hem Zaman’a haksızlıktı bu, hem Taraf’a. Andrew’i yanlış tanımışım demek ki...
Birkaç gün önce öğrendim ki Finkel, Taraf’ta yazmaya başlamış. Hayırlı olsun. Sevindim. Bizden sonra ’öncü piyade’de yazmaya karar vermesi, onun bu mesleği yaparken verdiği onur mücadelesinde(!) yeni bir aşama olsa gerek. Yurtdışındaki basına ayrılış hikâyesini çarpıtmadan anlatsaydı daha iyi olurdu. Haydi öyle inanıyor, öyle konuşuyor diyeyim; o zaman delikanlıca çıkıp diyeceksin ki: "Zaman’dan sonra, Zaman’ın öncü piyadesinde yazmaya başladım." Peki bu hem Zaman’a, hem Taraf’a, hem gazeteciliğe haksızlık olmuyor mu?
Ekrem Dumanlı/Zaman