26 Mar 2024 10:57 Son Güncelleme: 26 Mar 2024 11:14

O saldırganlar Moskova’dan Türkiye’ye gelmişler! Detaylar ortaya çıktı…

Moskova’da bir konser salonuna düzenlenen saldırı ile ilgili çarpıcı detaylar ortaya çıktı. “Türkiye’den Moskova’ya giden iki saldırgan, Türkiye’ye Moskova’dan geldiler” detayını aktaran Hande Fırat, “Türkiye’de bir kayıtları bulunmuyor. Moskova’dan söz konusu iki kişiye ilişkin Ankara’ya ulaşan bir uyarı da yok. Doğal olarak Moskova’dan gelen ve kaydı bulunmayan iki kişinin tekrar Moskova’ya dönmesinde o an için anormal bir durum bulunmuyor” ifadelerini kullandı.

Geçtiğimiz hafta Cuma akşamı Moskova’da bir konser salonuna düzenlenen saldırı, Rusya’nın son yıllarda gördüğü en büyük saldırısı olarak kayıtlara geçti. Devlet Başkanı Vladimir Putin’in beşinci dönemine başlamasından günler sonra gerçekleşen bu saldırıda yüzden fazla kişi öldü. IŞİD’in üstlendiği terör saldırısını gerçekleştirenlerin ifadelerinde Rusya'ya Türkiye üzerinden giriş yaptıklarını ifade etmişti. Konu ile ilgili Hande Fırat çarpıcı detaylar paylaştı.

“MOSKOVA’DAN TÜRKİYE’YE GELDİLER…”

“Türkiye’den Moskova’ya giden iki saldırgan, Türkiye’ye Moskova’dan geldiler” detayını aktaran Hande Fırat, “Yani Moskova-Türkiye-Moskova rotası izlediler. Türkiye’de bir kayıtları bulunmuyor. Moskova’dan söz konusu iki kişiye ilişkin Ankara’ya ulaşan bir uyarı da yok. Doğal olarak Moskova’dan gelen ve kaydı bulunmayan iki kişinin tekrar Moskova’ya dönmesinde o an için anormal bir durum bulunmuyor” ifadelerini kullandı.

“ANKARA’NIN MOSKOVA’DAN BEKLENTİSİ…”

Ankara’nın Türkiye’ye gelen ve yeniden Moskova’ya dönen bu iki kişiyle ilgili her konuyu mercek altına aldığını buna ek olarak tüm gelişmelerin de Moskova ile de paylaşıldığını belirten Hande Fırat, şöyle devam etti:

“DEAŞ Horasan’ın ve arkasındaki aklın istikrarsızlaştırma hedefinde yer alan iki ülkenin, yani Türkiye ve Moskova’nın bu durumun net bir biçimde farkında olması gerekiyor. Ankara’nın Moskova’dan beklentisi, bu durumun farkında olunması ve bilgi, belge paylaşımının artırılması ve mücadeleye yönelik ortak bir çerçeve belirlenmesi.”

Hande Fırat’ın ‘O saldırganlar Moskova’dan Türkiye’ye gelmişler’ başlıklı yazısı şöyle:

DEAŞ Horasan’ın son bir yılda hedefindeki ülkeler

YAKIN geçmişle başlayacağız:

* Afganistan’da havaalanına ve Çin oteline saldırdılar.

* DEAŞ Horasan, ocak ayında İran’da eski üst düzey General Kasım Süleymani’yi anma töreninde çok sayıda kişinin hayatını kaybetmesine ve yüzlercesinin de yaralanmasına neden olan bombalı saldırıları gerçekleştirdi.

* Aynı ay pazar ayini sırasında İstanbul’un Sarıyer ilçesinde yer alan ve Santa Maria Kilisesi olarak da bilinen Meryem Ana Doğuş Kilisesi’ne saldırdılar.

* Moskova’da konserde katliam yaptılar.

Dikkatinizi çekerim; sözde İslami bir terör örgütü Gazze’deki savaşa karşı ilgisiz ancak hedefinde Afganistan, Çin, Rusya, Türkiye ve Rusya var. Neden Batı’dan hiçbir ülke yok?

KİM BUNLAR VE NEREDELER

* Adını Afganistan, Pakistan, Türkmenistan, Tacikistan, Özbekistan ve İran’ın bazı kısımlarını kapsayan bölge için kullanılan eski bir terimden aldı. 2014’ün sonlarında Afganistan’ın doğusunda ortaya çıktı. Horasan, Farsça “güneşin yükseldiği yer” demek. Gittikleri her yere güneş değil, karanlık götüren kapkaranlık bir terör örgütü.

* 2021 yılında Kabil Uluslararası Havalimanı’na saldırdılar, dünyanın gündemine oturdular.

* Gerilla saldırıları, bombalamalar ve hedefli suikastlar yapıyorlar.

* Konumları artık Suriye değil. Batı Afrika’dan Güneydoğu Asya’ya kadar uzanan gizli bir hücre ağı.

* Bu son eylemler silsilesini yöneten aklın, Tacik kökenlileri kullanması da dikkat çekici. Burada Tacik uyrukluların yukarıda sayılan hedef ülkelerde yadırganmayan, görülmeye alışık, yani bu söz konusu coğrafyada rahat rahat dolaşabildiklerini hatırlatalım.

MOSKOVA SALDIRISININ GERÇEKLEŞTİĞİ HAFTA NELER OLDU

* DEAŞ-H terör örgütünün sevmediği Putin bir kez daha başkan seçildi.

* Yabancı kaynaklarımdan edindiğim çok önemli bir bilgiyi sizlerle paylaşacağım. Hatırlayacaksınız Rusya, 20 Mart akşamı Kiev’i bombaladı. Hatta Kiev bunu resmi sosyal medya hesabından duyurdu.

O saldırganlar Moskova’dan Türkiye’ye gelmişler

* O gün Kiev’de çok önemli bir toplantı vardı. Ukrayna-Rusya savaşının gidişatı, müzakere sürecinin ve tahıl koridorunun işleyebilmesi için rutin toplantılar yapan G-7 ile aralarında Türkiye’nin de bulunduğu ülkelerin ulusal güvenlik danışmanları toplantısı Kiev’de düzenlendi.

* Dünyanın sayılı ülkelerinin ulusal güvenlik danışmanları savaş bölgesine gittiler. Son derece yüksek güvenlik önlemleri altında bir trenle...

* Toplantı bitti, danışmanlar ayrıldı ve yaklaşık iki saat sonra Rusya, Kiev’e füze yağdırdı. Kiev’e göre 29, başka kaynaklara göre 31 füze atıldı.

* İki gün sonra, cuma akşamı Moskova korkunç terör saldırısıyla sallandı.

KOMPLO TEORİSİ SEVMEM AMA...

Bunları alt alta koyarak amacım bir komplo teorisi oluşturmak değil. Tüm bunlar denk gelmiş diyebilirsiniz...

* Sonuçta DEAŞ-H’nin iki yıldır Rusya’ya takıntılı olduğu tespiti yapılıyor. Rusya’nın Taliban’la ilişkilerinin iyi olması da bir başka sebep olarak gösteriliyor.

* Rusya’nın suçlamalarını hem ABD hem Ukrayna resmi olarak reddetti.

* ABD iki hafta önce Moskova’da büyük etkinliklerin hedef alınabileceğine dair bir uyarı yayımlamıştı yani önceden uyarmıştı.

Böyle bakınca bir komplo teorisi üretilmesi doğru değil. Ancak amaç gerçekten Rusya başta olmak üzere bu saldırılarla özellikle bazı ülkeleri istikrarsızlaştırmak ise o zaman bazı sorular gündeme geliyor:

* ABD uyarı çerçevesinde Rusya ile kapsamlı bir istihbarat paylaştı mı? Ruslar paylaşmadıklarını belirtiyor. Neden?

* Rusya bu istihbaratı ciddiye aldı mı?

* İki süper güç olası bir saldırı beklerken, bu terör örgütü bu saldırıyı nasıl gerçekleştirdi? Arkasında kim var?

* Dünya ülkeleri terör örgütlerine karşı ne zaman birleşebilecekler, birlikte mücadele edebilmeleri için kaç masum insan daha ölmeli?

* Yine dünya ülkeleri ne zaman kendi çıkarları uğruna para ile bu örgütleri kullanmaktan vazgeçecekler?

* Rusya’nın ilk kez “savaş” ifadesini kullanması dünyayı endişelendirmiyor mu? Yetmedi mi savaşlar? Dünya liderleri bu kadar masumun kanını nasıl taşıyacaklar?

ANKARA- MOSKOVA HATTI VE ORTAK MÜCADELE

Moskova’daki dört saldırgandan ikisinin Türkiye’den Moskova’ya giriş yapması da tartışılan konulardan. Güvenlik kaynakları olayı A’dan Z’ye inceliyor. İlk tespit olarak şunları söyleyebiliriz:

* Türkiye’den Moskova’ya giden iki saldırgan, Türkiye’ye Moskova’dan geldiler. Yani Moskova-Türkiye-Moskova rotası izlediler. Türkiye’de bir kayıtları bulunmuyor.

* Moskova’dan söz konusu iki kişiye ilişkin Ankara’ya ulaşan bir uyarı da yok.

* Doğal olarak Moskova’dan gelen ve kaydı bulunmayan iki kişinin tekrar Moskova’ya dönmesinde o an için anormal bir durum bulunmuyor.

* Ankara, Türkiye’ye gelen ve yeniden Moskova’ya dönen bu iki kişiyle ilgili her konuyu mercek altına aldı, üstelik tüm gelişmeler Moskova ile de paylaşılıyor.

* DEAŞ Horasan’ın ve arkasındaki aklın istikrarsızlaştırma hedefinde yer alan iki ülkenin, yani Türkiye ve Moskova’nın bu durumun net bir biçimde farkında olması gerekiyor.

* Ankara’nın Moskova’dan beklentisi, bu durumun farkında olunması ve bilgi, belge paylaşımının artırılması ve mücadeleye yönelik ortak bir çerçeve belirlenmesi.

UKRAYNA’DAKİ O TOPLANTIDA NE OLDU

Savaş bölgesi Kiev’deki Ulusal Güvenlik Danışmanları Toplantısı’na Türkiye adına her zaman olduğu gibi Akif Çağatay Kılıç katıldı. Rusya-Ukrayna arasındaki gelişmelerin yanı sıra toplantıya ikili görüşmeler damgasını vurdu. Edindiğim bilgilere göre:

ERDOĞAN MAYIS AYINDA ABD’YE GİDİYOR

* Toplantı kapsamında çok sayıda ikili görüşme yapan Akif Çağatay Kılıç, ABD’li muhatabı Jack Sullivan ile dikkat çeken bir görüşme gerçekleştirdi.

* İki ülke ilişkileri, Rusya-Ukrayna, Gazze’deki son durum masadaydı.

* Son dönemde karşılıklı yapılan üst düzey ziyaretlerin ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ABD Başkanı Biden’in bir araya gelmesi için bir süredir iki ülke arasında bir çalışma yürütülüyordu.

* Kılıç-Sullivan görüşmesinde Erdoğan’ın Washington ziyareti için bir tarih üzerinde uzlaşıldı. Bir aksilik olmazsa, ABD’deki seçim sürecine ilişkin takvimde bir sıkışıklık yaşanmazsa Erdoğan’ın mayıs ayının ikinci haftasına Washington’a gitmesi üzerinde mutabakata varıldı. 9 Mayıs günü gözler Erdoğan-Biden zirvesine çevrilebilir.