"O SAÇMASAPAN GÖRÜNTÜ, KENDİNE GÜVENSİZLİK. AYŞE KENDİNİ BİTİRİYORSUN HABERİN OLSUN!"!..
Hıncal Uluç,"Hıncal bana neden düşmanlık ediyor" diye soran Ayşe Arman'a cevap verdi.Babam olsa düşündüğümü yazarım diyen Hıncal Uluç,Ayşe Arman'a neyi tavsiye etti?..
Kendini tüketme Ayşe Arman!..
Hayatını nerdeyse eleştiri ile kazanan bir gazetecinin kendisine yönelik eleştirileri "Düşmanlık" zannetmesi ne acı?..
"Sen de mi Ayşe" dahi diyemiyorum.
Koca bir yazıyı bana ayırmış Ayşe Arman.. "Hıncal bana neden düşmanlık ediyor" diye de manşet atmış.. Bunları yazarken, kendisini ne kadar sevdiğimin bilincinde ve şımarıklığında olduğu açık.. Ama bu ülkede zihniyet bu.. Gazeteci sadece düşmanlarını eleştirir.
Dostlarını hep över..
Yeri geldiğinde eleştirmesem, senin için yazdığım o eleştirilerin zerre kıymeti olur muydu sanırsın?.
Hayır Ayşe.. En iyi senin bilmen gerekir, beni iyi tanırsın çünkü..
Babam olsa düşündüğümü yazarım.
Efendim, Ece Gürsel röportajı yapmış. Ona bozulmuşum..
Gülemedim, Ayşe'ye acımaktan.. Bana ne ki?. Biri sormuş, öteki yanıtlamış.. Bana ne?.. Bana bir şey olsa, köşem var, oturur yazarım. Yazdım mı?. Bende bir şey yok. Ama sende var, belli.. "Hıncal" yazısı için seçtiğin fotoğraf, ruh halinin aynası olmuş.
Efendim Ayşe Özyılmazel'i ortaya sürüp "Öbür Ayşe öldü. Bu Ayşe var" diyormuşum. Tahmin de etmiyor.. Emin.. Yuh Ayşe..
Tam tersini düşündüğüm için, kıza benim köşemde aylarca "Sevgi" takma adı ile yazdırdım. Kendi adını, kendi köşesi olunca kullanmaya başladı. Ama satırlarından belli, öbür Ayşe, bu Ayşe'yi ne kıskanmış meğer.. Nasıl saldırıyor, genç Ayşe'ye..
Ben " Uzaktan kumanda ile gazetecilik olmaz" demiştim, Dubai'ye giderken.. Oldu mu peki?.
Bugünkü Ayşe ile, eski Ayşe ayni mi?. O Ayşe efsaneydi. Bu Ayşe?..
Yaptığı röportajlar günlerce konuşulurdu.. Ya bugün.. Bana yazdığının ertesi gün çıkan röportajına bakın.. Kimle yapmış?.. Niye yapmış?.. Ne var o röportajda ilginç, bana anlatsın..
Git gelle bu iş olmaz.. Burada oturur, vatandaşın nabzını elinde tutarsan ancak, kiminle konuşacağını, ne soracağını bilirsin..
Buzda Dans'ta Perihan Mağden'in eleştirilerine muhatap olan Ayşe kendini banttan izlemeli..
Gördüğünüzde içinize sokacağınızın geldiği Ayşe ne hallerde?..
Herkesi küçümseyen o müstehzi, o itici bakışların altında dahi gizlenemeyen kendine güvensizlik.. O saçma sapan görüntü.. Hiç bilmediği konuda hakemlik yapma şaşkınlığı içinde, kendisine yanıt veren, itham edenlerin karşısında susup kalma.. Kendisini yerin dibine sokan Sema Çelebi'ye dahi yanıt verememe..
Benim yere göğe koyamadığım Tatlı Cadım, benim okumaya doyamadığım gazetecim bu mu?.
Ayşe, müthiş bir düşmanın var aslında..
Kendin.. Senin kendine yaptığın düşmanlığı kimseler yapamaz.
Seni bu kadar sevmesem, bu kadar acı söylemezdim.
Kendini tüketiyorsun, haberin olsun..
O programı derhal bırak.. O itici kızı ekrandan derhal çek.. O program sana hiç bir şey katmıyor, ama çok şey eksiltiyor.
Eski, olay yaratan, gündem oluşturan, dillerden düşmeyen yazılarına nasıl dönebilirsin, onu bilmiyorum. Bildiğim uzaktan kumandalı, iki konusundan biri annelik üzerine yazılarla eski ilgiyi toplamanın mümkün olmadığı.. Alya yazıların için özel dergiler var ülkemizde.. Hürriyet'in okurları, annelerden mi ibaret?. Ya da anneler, sadece "Annelik" konularına mı meraklı sanırsın?.
Durmadan çocuklarını anlatan annelere çevrelerinde nasıl bakılır, arkalarından nasıl konuşulur, bilirsin herhalde..
Etrafında düşmanlar gören vehimlerle yaşamaktan vazgeç Ayşe.
Seni kız kard