18 Şub 2012 19:30
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 13:20
O KADINLARA NE OLDU?
70'ler seks filmleri furyasının bitimiyle sırra kadem basan kadın oyuncuların akıbeti ne oldu? Medyaradar Sinema-Tv yazarı Murat Tolga Şen asla unutulmayan o kadınları yazdı.
1975-1980 arası, Yeşilçam’ın peşi sıra erotik filmler çektiği lanetli yıllar olarak hatırlanır. Filmleri yapanlar, çekenler ve erkek oyuncular kendilerini affettirdiler. Alıştıkları alkışı almaya, saygı görmeye devam ettiler. Peki, seks filmleri furyasında sömürülen ve sonrasında gölgelere saklanan o kadınlara ne oldu?
Zerrin Egeliler: Zerrin Egeliler Türk Seks sinemasının tartışmasız kraliçesidir. Fellini filmlerinden fırlamış doğurgan vücudunu sergilemekten çekinmez. Seks furyasından önce oyuncu olarak varolmamasına rağmen kendinden beklenenin çok ötesinde bir kalite ile oynayan, sevişme sahnelerinde jest yapabilen, mimik verebilen bir oyuncudur. 1 yılda tam 22 filmde oynayarak bir rekora da imza atmıştır. Seks komedilerindeki değişmez partneri Aydemir Akbaş’tır. Egeliler seks filmleri furyasının sona ermesinin ardından Köşk gazinosunun sahibi Fahri Balcı ile evlenerek Bursa’ya yerleşmiş ve beyazperdeden tamamen uzaklaşmıştır.
Arzu Okay: Arzu Okay furyanın hemen başında oyuncu olarak filmlerde vücudunu cömertçe sunmuş, zavallı kadın imajını yerle bir edip sevişmekten zevk alan kadını izlettirmiştir. Ama gidilen yolun yol olmadığını gören Arzu Okay sinemadan uzaklaşarak günümüzde de adından söz edilen başarılı bir iş kadınına dönüşmüştür. Arzu Okay oyun gücü ile diğer seks starlarından çok daha ötede bir oyuncudur. Ayrıca hala röportaj verip “Evet, ben bu filmlerde oynadım…” diyecek kadar da cesur yürektir.
Dilber Ay: Gerçek adı Gülşen Demirci olan 1958 doğumlu, yeteneksiz ama cazibeli bir kadın oyuncudur. Sadece erotik filmler çekmek yerine sert seks filmlerinde oynamış ve bu tür filmlerin iyice merdiven-altı üretime kaymasına sebep olmuş insanlardan biridir. 79-80 arası dönemin Zerrin Doğan’la birlikte star oyuncusu olması sebebiyle önemlidir. 19’u 1979 yılında çekilen toplam 27 filmde rol almıştır. Hep karıştırılmasına, o sanılmasına rağmen bu Türkücü olan Dilber ay’la isim benzerliği dışında bir ilgisi yoktur. 1995 yılında hayata veda etmiştir.
Mine Mutlu: İnsanın soyadının ağırlığı altında ezildiği olur mu? Mine Mutlu hüzünlü hayatında bunu ne denli yaşadı bilinmez ama başaranlar gurubunda olamadı. Onun hikayesi, bu filmlere bulaşıp, sonrasında eriyip giden hüzünlü kadınların hikayelerindendir. Kırk iki yıllık yaşantısında henüz 19’undayken çevirdiği filmlerle, sinemayla tanışır. Önceleri yardımcı kadın ve genç kız rolleriyle boy gösteren Mutlu, daha sonraları ister melodramlarda ister güldürülerde aranılan başrol oyuncusudur. Mine Mutlu sadece iki sene erotik filmlerde oynamıştı, zaten erotikler “porno” ya dönüşmeden sinemadan ayrılmıştı ama ne yaptıysa olmadı. 1974-1975 yıllarını içine alan bu iki yıllık süre içinde bu tür filmlerde oynayan Mine Mutlu daha sonra sinemayı bırakıp sahneye çıktı, şarkıcılık yaptı. Mine Mutlu, Uzun yıllar meme kanseriyle boğuştuktan sonra 30 Eylül 1990’da henüz 42 yaşındayken sessiz-sedasız bu dünyadan göçüp gitti.
Zerrin Doğan: 70’li yılların başında başlayan erotik soslu komedi furyası 70’li yılların ortalarında yerini erotizm dozu yüksek filmlere bırakıyordu. 1979 yılına geldiğimizdeyse bu tırmanışın zirve yaptığı dönemde 4 tanesi porno olmak üzere 131 seks filmi çekiliyordu. Bu döneme kadar pek çok yıldız oyuncu vücudunu cesurca sergilemiş fakat daha ileri gitmeye cesaret edememişlerdir. 1979 yılında Naki Yurter’in yönetmenliğini yaptığı Öyle Bir Kadın Ki (1979) filmi çekilen ilk uzun metrajlı porno filmimiz olarak tarihteki yerini almıştır. Bu filmde bütün güzelliğini gözler önüne seren Zerrin Doğan ise ilk porno yıldızımız olarak kayıtlara geçmiştir.
Emel Aydan: Emel Aydan seks furyası döneminin en bilinen ve belki de en uçarı isimlerinden biridir. Yeşilçam’ın ilk transseksüel yıldızlarından biridir. 1951 yılında doğan Emel Aydan yurtdışında ameliyat olduktan sonra bir süre Türkiye’ye dönmemiş, İtalya’da gece kulüplerinde striptizci olarak çalışmıştır. Bu dönemde Rita Santiago adını kullanan Emel Aydan’ın erkeklik ismi Erdoğan Kaşif’tir. Ah Nerede Vah Nerede, Ye Beni Mahmut, Horoz Gibi Maşallah, Vur Vur Kaç Kaç oynadığı filmlerden bazılarıdır. Nebil Özgentürk’ün hazırladığı Türkiye’nin hatıra defteri isimli belgeselde Emel Aydan ile ilgili Gazanfer Özcan’ın bir anısına yer verilir. Gazanfer Özcan, Adnan Şenses gibi isimlerle birlikte emel aydan Ah Nerede Vah Nerede filminin çekimi için kamera karşısına geçer. Adnan Şenses, güzelliğinden etkilendiği Emel Aydan’a kur yapmaya başlar. fakat Gazanfer Özcan’ın gözü bir yerden ısırmaktadır bu kişiyi. Düşünür ve çıkartır. bu kişi Gazanfer Özcan’ın bir dönem rol arkadaşlığını da yaptığı eski bir tiyatro arkadaşının oğlu Erdoğan’dır. ameliyat geçirmiş ve kadın olmuştur. film çekimleri esnasında yanına usulca yaklaşır ve "beni tanımadın mı Erdoğan?" der.
Melek Görgün: 1967 yılında siyah-beyaz filmler döneminde Felaket Sözcüsü adlı filmle sinemaya başlayan Görgün, 1970′li yılların ortalarından itibaren erotik filmler akımında da yer aldı. O’nun Hikayesi adlı filmle popüler oldu. 1978 yılında sinemayı bırakan sanatçı 100 civarında filmde rol almıştır. (Wikipedi) En bilinen filmi Acı Pirinç’tir. Filmleri dışında özel hayatı ve cesur açıklamalarıyla magazinde de yer bulmuş, dönemin zengin bekarları için gözde sevgili olmuştur. İlginç, erkeksi hatları olan bir yüzü, Avrupai bir fiziği vardır. Oyunculuğu da üst seviyededir ama yönetmen sevgilisi olmadığı için “bazıları” kadar ünlü olup şu an saygı görmekten uzaktır.
Karaca Kaan: 1974′de sinemaya başladıktan kısa süre sonra Rejisörün yatak Odası filmi ile erotiklere geçiş yapan ve türün aranılan oyuncularından olan Karaca Kaan, vücudunu cömertçe sergilemekten çekinmeyen, sert karakterli fakat şuh olmayı da başarabilen bir oyuncudur. Suriyeli bir ailenin kızı olarak ilginç yüz hatlarına sahiptir. Bir çok kez evlenen fakat erotik star olmanın lanetinden kurtulamayan Karaca Kaan’ın tüm evlilikleri bu sebep yüzünden bitmiş, oyuncu furya bittikten sonra bir süre sahnelerde şansını denemiş, en sonunda da emlakçılık yapmaya başlayarak sinema ve sahneden elini eteğini çekmiştir.
Feri Cansel:Asıl adı Feriha olup Kıbrıs Türk’üdür. İngiltere’de kuaförlük yapmış, Türkiye’ye geldikten sonra İngiliz vatandaşlığını bırakıp Türk vatandaşlığına geçmiştir. Erotik furya öncesinde bazı filmlerde yan rollerde oynayarak ünlenmiş, silikon göğüsleri ile dönemin erotik starları arasında sivrilmiş fakat özel hayatında asla mutlu olamamıştır. Göğüslerine estetik yaptırdıktan sonra gazetelere “estetik görünümü için zaruri olarak geçirmiş olduğum göğüs ameliyatımın neticesinde Yeşilçam’ın değişmez güzel göğüslü kadını olmamı sağlayan ve en güzeline kavuşturan eşsiz, muktedir, sanatkar opr. Dr. Mümtaz Seçkiner’e gazeteniz tavassutu ile sonsuz teşekkürlerimi bir borç bilirim.” diye ilan vermişliği de olan Feri Cansel çevresinde dobra, dürüst ve lafını sakınmaz bir kadın oyuncu olarak nam salmıştır. Yönetmenler tarafından da sevilen aranan uyumlu biridir. Fakat sivri dili sonu olmuş, aslında çok sevdiği ve çevresindekiler tarafından “karıncayı bile incitmeyecek bir adam” denilen sevgilisi Melih Ük tarafından bıçaklanarak öldürülmüştür.
Seher Şeniz:1965´te plaj güzeli seçilerek kariyerine başladı. Bir yıl sonra güzellik yarışmasında ikinci olunca sinirlenip ikincilik hediyesini jürinin suratına fırlatınca ünlendi. O dönemlerde, sinema filmlerinde oynamaya başladi. Üç evlilik yaptı, bunlardan sonuncusunda evlendiği Ermeni kocası ile Paris’e yerleşti ve orada Moulin Rouge gibi ünlü striptiz kulüplerinde çalıştı. Bu dönemde Playboy’da fotoğrafları yayınlandı. Playboy’da fotoğrafı çıkan ilk Türk’tür. Paris’ten döndükten sonra oryantal dansa yöneldi ve İstanbul´un ünlü gazinolarinda ve Parizien´de sahneye çıktı. Oynadığı toplam 22 filmin çoğu genelde o dönemin modasına uygun avantür filmler ve seks filmleriydi. Bedeni ve şovlarıyla döneminin seks sembolü haline geldi. Yaşadığı bunalim sonucunda 1984′de intihar girişiminde bulundu ve ancak uzun süren çabalardan sonra kurtarılabildi. 1991′de ikinci defa intihar girişiminde bulundu. Yüzlerce morfin hapı ve iki şişe şarap içti ve bu defa başarılı oldu.
Ölmeden önce bir mektup bırakmıştır. Mektupta, yaşadığı olumsuz yıllardan duyduğu acıları: “Daha 15 yaşındayken anlamıştım bu dünyadaki insanların ne mal olduğunu…” cümlesiyle başlayarak anlatır ve şöyle devam eder: “Nihayet bu iğrenç dünyadan gitmeyi başardım. Ölmenin, ölmeye çalışmanın bu kadar zor olduğunu söyleselerdi alay ederdim. 15 yaşında anladım insanların ne mal olduğunu. Ben fahişe olmak için yaratılmamışım, hassas ve duygusalım. Öldüğümü kimse bilmesin. Peruklarımı yakıp, küllerini savurun. Müslüman geleneklerine göre gömülmek istemiyorum. Beni beyaz bir bornoza sarıp her yerimi kapatın o kadar”
Twitter.com/murattolga
[email protected]
Zerrin Egeliler: Zerrin Egeliler Türk Seks sinemasının tartışmasız kraliçesidir. Fellini filmlerinden fırlamış doğurgan vücudunu sergilemekten çekinmez. Seks furyasından önce oyuncu olarak varolmamasına rağmen kendinden beklenenin çok ötesinde bir kalite ile oynayan, sevişme sahnelerinde jest yapabilen, mimik verebilen bir oyuncudur. 1 yılda tam 22 filmde oynayarak bir rekora da imza atmıştır. Seks komedilerindeki değişmez partneri Aydemir Akbaş’tır. Egeliler seks filmleri furyasının sona ermesinin ardından Köşk gazinosunun sahibi Fahri Balcı ile evlenerek Bursa’ya yerleşmiş ve beyazperdeden tamamen uzaklaşmıştır.
Arzu Okay: Arzu Okay furyanın hemen başında oyuncu olarak filmlerde vücudunu cömertçe sunmuş, zavallı kadın imajını yerle bir edip sevişmekten zevk alan kadını izlettirmiştir. Ama gidilen yolun yol olmadığını gören Arzu Okay sinemadan uzaklaşarak günümüzde de adından söz edilen başarılı bir iş kadınına dönüşmüştür. Arzu Okay oyun gücü ile diğer seks starlarından çok daha ötede bir oyuncudur. Ayrıca hala röportaj verip “Evet, ben bu filmlerde oynadım…” diyecek kadar da cesur yürektir.
Dilber Ay: Gerçek adı Gülşen Demirci olan 1958 doğumlu, yeteneksiz ama cazibeli bir kadın oyuncudur. Sadece erotik filmler çekmek yerine sert seks filmlerinde oynamış ve bu tür filmlerin iyice merdiven-altı üretime kaymasına sebep olmuş insanlardan biridir. 79-80 arası dönemin Zerrin Doğan’la birlikte star oyuncusu olması sebebiyle önemlidir. 19’u 1979 yılında çekilen toplam 27 filmde rol almıştır. Hep karıştırılmasına, o sanılmasına rağmen bu Türkücü olan Dilber ay’la isim benzerliği dışında bir ilgisi yoktur. 1995 yılında hayata veda etmiştir.
Mine Mutlu: İnsanın soyadının ağırlığı altında ezildiği olur mu? Mine Mutlu hüzünlü hayatında bunu ne denli yaşadı bilinmez ama başaranlar gurubunda olamadı. Onun hikayesi, bu filmlere bulaşıp, sonrasında eriyip giden hüzünlü kadınların hikayelerindendir. Kırk iki yıllık yaşantısında henüz 19’undayken çevirdiği filmlerle, sinemayla tanışır. Önceleri yardımcı kadın ve genç kız rolleriyle boy gösteren Mutlu, daha sonraları ister melodramlarda ister güldürülerde aranılan başrol oyuncusudur. Mine Mutlu sadece iki sene erotik filmlerde oynamıştı, zaten erotikler “porno” ya dönüşmeden sinemadan ayrılmıştı ama ne yaptıysa olmadı. 1974-1975 yıllarını içine alan bu iki yıllık süre içinde bu tür filmlerde oynayan Mine Mutlu daha sonra sinemayı bırakıp sahneye çıktı, şarkıcılık yaptı. Mine Mutlu, Uzun yıllar meme kanseriyle boğuştuktan sonra 30 Eylül 1990’da henüz 42 yaşındayken sessiz-sedasız bu dünyadan göçüp gitti.
Zerrin Doğan: 70’li yılların başında başlayan erotik soslu komedi furyası 70’li yılların ortalarında yerini erotizm dozu yüksek filmlere bırakıyordu. 1979 yılına geldiğimizdeyse bu tırmanışın zirve yaptığı dönemde 4 tanesi porno olmak üzere 131 seks filmi çekiliyordu. Bu döneme kadar pek çok yıldız oyuncu vücudunu cesurca sergilemiş fakat daha ileri gitmeye cesaret edememişlerdir. 1979 yılında Naki Yurter’in yönetmenliğini yaptığı Öyle Bir Kadın Ki (1979) filmi çekilen ilk uzun metrajlı porno filmimiz olarak tarihteki yerini almıştır. Bu filmde bütün güzelliğini gözler önüne seren Zerrin Doğan ise ilk porno yıldızımız olarak kayıtlara geçmiştir.
Emel Aydan: Emel Aydan seks furyası döneminin en bilinen ve belki de en uçarı isimlerinden biridir. Yeşilçam’ın ilk transseksüel yıldızlarından biridir. 1951 yılında doğan Emel Aydan yurtdışında ameliyat olduktan sonra bir süre Türkiye’ye dönmemiş, İtalya’da gece kulüplerinde striptizci olarak çalışmıştır. Bu dönemde Rita Santiago adını kullanan Emel Aydan’ın erkeklik ismi Erdoğan Kaşif’tir. Ah Nerede Vah Nerede, Ye Beni Mahmut, Horoz Gibi Maşallah, Vur Vur Kaç Kaç oynadığı filmlerden bazılarıdır. Nebil Özgentürk’ün hazırladığı Türkiye’nin hatıra defteri isimli belgeselde Emel Aydan ile ilgili Gazanfer Özcan’ın bir anısına yer verilir. Gazanfer Özcan, Adnan Şenses gibi isimlerle birlikte emel aydan Ah Nerede Vah Nerede filminin çekimi için kamera karşısına geçer. Adnan Şenses, güzelliğinden etkilendiği Emel Aydan’a kur yapmaya başlar. fakat Gazanfer Özcan’ın gözü bir yerden ısırmaktadır bu kişiyi. Düşünür ve çıkartır. bu kişi Gazanfer Özcan’ın bir dönem rol arkadaşlığını da yaptığı eski bir tiyatro arkadaşının oğlu Erdoğan’dır. ameliyat geçirmiş ve kadın olmuştur. film çekimleri esnasında yanına usulca yaklaşır ve "beni tanımadın mı Erdoğan?" der.
Melek Görgün: 1967 yılında siyah-beyaz filmler döneminde Felaket Sözcüsü adlı filmle sinemaya başlayan Görgün, 1970′li yılların ortalarından itibaren erotik filmler akımında da yer aldı. O’nun Hikayesi adlı filmle popüler oldu. 1978 yılında sinemayı bırakan sanatçı 100 civarında filmde rol almıştır. (Wikipedi) En bilinen filmi Acı Pirinç’tir. Filmleri dışında özel hayatı ve cesur açıklamalarıyla magazinde de yer bulmuş, dönemin zengin bekarları için gözde sevgili olmuştur. İlginç, erkeksi hatları olan bir yüzü, Avrupai bir fiziği vardır. Oyunculuğu da üst seviyededir ama yönetmen sevgilisi olmadığı için “bazıları” kadar ünlü olup şu an saygı görmekten uzaktır.
Karaca Kaan: 1974′de sinemaya başladıktan kısa süre sonra Rejisörün yatak Odası filmi ile erotiklere geçiş yapan ve türün aranılan oyuncularından olan Karaca Kaan, vücudunu cömertçe sergilemekten çekinmeyen, sert karakterli fakat şuh olmayı da başarabilen bir oyuncudur. Suriyeli bir ailenin kızı olarak ilginç yüz hatlarına sahiptir. Bir çok kez evlenen fakat erotik star olmanın lanetinden kurtulamayan Karaca Kaan’ın tüm evlilikleri bu sebep yüzünden bitmiş, oyuncu furya bittikten sonra bir süre sahnelerde şansını denemiş, en sonunda da emlakçılık yapmaya başlayarak sinema ve sahneden elini eteğini çekmiştir.
Feri Cansel:Asıl adı Feriha olup Kıbrıs Türk’üdür. İngiltere’de kuaförlük yapmış, Türkiye’ye geldikten sonra İngiliz vatandaşlığını bırakıp Türk vatandaşlığına geçmiştir. Erotik furya öncesinde bazı filmlerde yan rollerde oynayarak ünlenmiş, silikon göğüsleri ile dönemin erotik starları arasında sivrilmiş fakat özel hayatında asla mutlu olamamıştır. Göğüslerine estetik yaptırdıktan sonra gazetelere “estetik görünümü için zaruri olarak geçirmiş olduğum göğüs ameliyatımın neticesinde Yeşilçam’ın değişmez güzel göğüslü kadını olmamı sağlayan ve en güzeline kavuşturan eşsiz, muktedir, sanatkar opr. Dr. Mümtaz Seçkiner’e gazeteniz tavassutu ile sonsuz teşekkürlerimi bir borç bilirim.” diye ilan vermişliği de olan Feri Cansel çevresinde dobra, dürüst ve lafını sakınmaz bir kadın oyuncu olarak nam salmıştır. Yönetmenler tarafından da sevilen aranan uyumlu biridir. Fakat sivri dili sonu olmuş, aslında çok sevdiği ve çevresindekiler tarafından “karıncayı bile incitmeyecek bir adam” denilen sevgilisi Melih Ük tarafından bıçaklanarak öldürülmüştür.
Seher Şeniz:1965´te plaj güzeli seçilerek kariyerine başladı. Bir yıl sonra güzellik yarışmasında ikinci olunca sinirlenip ikincilik hediyesini jürinin suratına fırlatınca ünlendi. O dönemlerde, sinema filmlerinde oynamaya başladi. Üç evlilik yaptı, bunlardan sonuncusunda evlendiği Ermeni kocası ile Paris’e yerleşti ve orada Moulin Rouge gibi ünlü striptiz kulüplerinde çalıştı. Bu dönemde Playboy’da fotoğrafları yayınlandı. Playboy’da fotoğrafı çıkan ilk Türk’tür. Paris’ten döndükten sonra oryantal dansa yöneldi ve İstanbul´un ünlü gazinolarinda ve Parizien´de sahneye çıktı. Oynadığı toplam 22 filmin çoğu genelde o dönemin modasına uygun avantür filmler ve seks filmleriydi. Bedeni ve şovlarıyla döneminin seks sembolü haline geldi. Yaşadığı bunalim sonucunda 1984′de intihar girişiminde bulundu ve ancak uzun süren çabalardan sonra kurtarılabildi. 1991′de ikinci defa intihar girişiminde bulundu. Yüzlerce morfin hapı ve iki şişe şarap içti ve bu defa başarılı oldu.
Ölmeden önce bir mektup bırakmıştır. Mektupta, yaşadığı olumsuz yıllardan duyduğu acıları: “Daha 15 yaşındayken anlamıştım bu dünyadaki insanların ne mal olduğunu…” cümlesiyle başlayarak anlatır ve şöyle devam eder: “Nihayet bu iğrenç dünyadan gitmeyi başardım. Ölmenin, ölmeye çalışmanın bu kadar zor olduğunu söyleselerdi alay ederdim. 15 yaşında anladım insanların ne mal olduğunu. Ben fahişe olmak için yaratılmamışım, hassas ve duygusalım. Öldüğümü kimse bilmesin. Peruklarımı yakıp, küllerini savurun. Müslüman geleneklerine göre gömülmek istemiyorum. Beni beyaz bir bornoza sarıp her yerimi kapatın o kadar”
Twitter.com/murattolga
[email protected]