"O HABERİ KESİP SAKLADIM!.." MEHMET BARANSU'NUN UNUTMADIĞI İKİ GAZETECİ KİM?
Taraf muhabiri Mehmet Baransu, ıslak imzanın askeri mahkeme tarafından teyit edilmesinin ardından bakın neler söyledi...
Islak imza orijinal çıktı, Genelkurmay da bunu teyit etti ya, işte bu "kağıt parçası"nı uçak yapıp rüzgarda dans ettirenler utanmalı, günah çıkarmalı... Ve o yazarlar, televizyoncular, kamuoyundan özür dilemeli... Beklenen bu...
Özür dilemezler çünkü işin içindeler. Amaçları başından beri delil karartmak.
Peki, "AK Parti ve Fethullah Gülen'i bitirme planı" manşetinin sahibi Taraf gazetesi muhabiri Mehmet Baransu ne düşünüyor? Acaba, Genelkurmay ıslak imzalı belgenin doğruluğunu kabul ettikten sonra ne hissetti?
Baransu'ya bunu sordum, "İnanın, hiçbir şey düşünmedim. Ben zaten orijinal belge savcılara gittiği zaman mutlu olmuştum" dedi.
Onu asıl üzen, ıslak imzalı belgenin bir ihbar mektubuyla savcılığa ulaştığı gün, başka bir haberinin yanlış çıkması olmuş.
Baransu, geçen yaz aylarında, Muhsin Yazıcıoğlu'nun hayatını kaybettiği helikopter kazasını sorguluyordu. NTV'ye kayıtlı bir telefondan, Yazıcıoğlu'nun cep telefonunun defalarca arandığını belgelemiş, "Kazadan önce bu aramalar neden yapıldı" diye soruyordu. Sonra, GMT denilen dünya saatinin Taraf gazetesini yanılttığı, Yazıcıoğlu'nun kazadan önce değil, aslında kazadan sonra arandığı ortaya çıkmıştı. Baransu üzüntüsünü şöyle anlattı:
-Islak imzalı belgenin orijinalinin savcılığa ulaştığını sürmanşetten duyurduk. Ama buna sevinemedim çünkü aynı gün manşetten NTV'den özür diledik. Sevincimi yaşayamamıştım. Üç farklı canlı yayında NTV'den özür diledim. Bunu gazeteler, internet siteleri de kullandı. Beni çok üzdü, günlerce uykusuz bıraktı ama vicdanen artık rahatım. Özür anlamında fazlasıyla özür diledim.
Mehmet Baransu, Genelkurmay'ın ıslak imzalı belgeyi delil olarak kabul ettiğini duyduğunda ne düşündü?
-Hiçbir şey hissetmedim, orijinal belgenin Genelkurmay'dan çıkacağını biliyordum. Birisi oradan almışsa, muhtemelen savcılığa ulaştırmak için almıştır diye düşünüyordum.
Taraf muhabiri, hakkında o kadar atıp tutan, demediğini bırakmayan gazetecileri ise çok önemsemiyor, ikisi hariç:
-"AKP ve Gülen'i bitirme planı" 12 Haziran 2009'da manşet oldu, 26 Haziran'da Genelkurmay Başkanı "kağıt parçası" dedi. Daha sonra tehditler aldım. Eşim hamileydi, ona da söyledim, "Orijinal belge çıkacak" dedim. Çok üzerime geldiler, bir hafta izne çıktım... En çok Uğur Dündar'a kızıyorum. İzindeydim, 6 Temmuz'du sanırım. Arena programında, Yılmaz Özdil ve Nedim Şener'le birlikte benimle dalga geçtiler. "Sahte belge üretti" dediler. Her şeyi unuttum. Bir, Dündar'ın bu TV programını, bir de Ertuğrul Özkök'ün "Küçük adam özür dile" diye haberi vardı, kesip sakladım. Demedikleri kalmadı ama iz bırakan iki şey bunlar.
Baransu'nun anlattıkları böyle... Hesaplaşmadan bahsediyorlar, "rövanşizm" diyorlar... Herkes bir cephede konuşlanmış, işin aslına bakmadan saydırıyor... Okumuyor, araştırmıyor... O cenahtan veya bu cenahtan, TV'ye çıkıp ahkam kesenler bile dersine çalışmıyor ki, halk ne yapsın...
Tarık Toros/Bugün