"O GENEL YAYIN YÖNETMENİ BENİM" !... VATAN YAZARI YAVUZ SEMERCİ'DEN HEM CEVAP,HEM SUÇLAMA GELDİ: "YILMAZ ÖZDİL BENİ TOPUKLARIMDAN VURDU"!!!
Yılmaz Özdil'in "Bir genel yayın yönetmeni rakip gazete patronunu arayıp 80 bin dolar vermezsen aleyhinde yayın başlatılıyor,dedi" yazısı için Vatan yazarı Yavuz Semerci'den cevap geldi:Kastettiği kişi benim,ama patronuyla böyle bir konuşma yapmadım
Yılmaz Özdil beni topuğumdan vurdu!
Yılmaz Özdil, yazından kan damlıyor olmasına şaşırmadım. Bu senin yeteneğin. Yeteneğini, Uzan medyasında geliştirmiş ve kanıtlamış bir gazetecisin. Kısa bir süre önce Vatan´da köşe yazarı olmak için benimle "eldivensiz" yani pek çok özel bilgiyi paylaşacak şekilde görüşürken inan aklımda "Bizim de vuran kıran bir yazarımız" olsun fikri yoktu. O gün seni kurtarabilirdik. Kısmet değilmiş.
Aklı karışanların bilmesi için yazayım. Patronun bir gazeteci ile yaptığı iş görüşmesini sana aktarıyor ve bir iddia ileri sürüyorsa iki temel soru sormalıydın kendine. 1) Bu nasıl patron? 2) Ya söyledikleri gerçeği yansıtmıyorsa?
Bak arkadaş. Ciner, düne kadar her fırsatta görüştüğüm ve gazeteciliğimi öven birisiydi. Her diyaloğumuzu, görüşmelerimizi ve sizler hakkında bana yaptığı değerlendirmeyi, sana anlattı mı? Ayrıca ona "Patron, bana anlattığın hikayeyi, örneğin TMSF Başkanı Ahmet Ertürk´e başka türlü anlatmışsın. Hangisi doğru" diyebilecek kadar cesaretin var mı? Ve son anda Sabah´a gelmekten neden vazgeçtiğimi yazabilecek misin?
Ayrıca Ciner´i ve iş çevresini uzun yıllardan beri izlerim. Ciner, sokaktan geldiği için birilerinin kendilerini tehdit etmesinden hoşlanmaz. Benim ise bu tip kabadayılıklarla işim olmaz. Ayrıca senin gibi bir kaç kişi yanıma alıp, oda basıp gazeteci dövmüşlüğüm de yoktur.
Cesaret gösterip dün telefonuma çıksaydın, sana Ciner ile söz konusu diyaloğun tam metnini okuyacaktım. O diyalog henüz birbirlerine olan saygısını yitirmemiş ağabey-kardeş arasında geçen, "tehdit" "yakarım" gibi ifadelerin yer almadığı ve "ahlaksız" hiç bir diyaloğun geçmediği bir konuşmaydı.
Yılmaz Özdil gibi gözünü kırpmadan mermi sıkan, yargısız infaz yapan biriyle nasıl mücadele edilir, gerçekten bilemiyorum. En iyisi onu Allaha ve yargıya havale etmek...
*****
Haberleri tartışan yok!
"Uzan tipi gazetecilik" devrede. Sabah´ın bazı yazarları, ellerinde balyoz Merkez Yayın Holding´in halka arzını engellediğini düşündükleri herkese saldırıyorlar. Konuyu Türk kamuoyununa taşıdığım için dün sıra bana gelmişti. O yazıları yazan arkadaşların akıllarına değil artık vicdanlarına sesleniyorum: Yarından itibaren haberleri tekrar ana başlıklarıyla aktaracağım. Hangisi yalan? Hangisi yanlış? Lütfen bakın, inceleyin ve söyleyin. Ben hatalarımı kabul etmeye hazırım.
Bakalım hangisine itiraz ediyorsunuz?
Yavuz SEMERCİ/VATAN
Sabah köşe yazarı Yılmaz Özdil ne yazmıştı:
Semer vuran çok olur...
"Türkiye'de neden fikir özgürlüğü yok" derseniz...
"Özeleştiri yok da, ondan" derim.
Herkes ve her meslek grubu, sadece işine geleni duymak istiyor.
"Eleştiri"yi "doğru" bile olsa duymak istemiyor.
Siyasetten tıbba, hukuktan mühendisliğe kadar, böyle.
Hemen savunmaya geçiliyor.
Aidiyet duygusu, gerçeklere ağır basıyor.
O mesleğe ait iğrençlikler, bile bile, halının altına süpürülüyor.
Bu yüzden, bana göre, "kol kırılır, yen içinde kalır" özdeyişi, çok zarar vermiştir bu ülkeye.
Mesela, bizim meslek.
Gazetecilik.
Eğer herkesin kapısının önünü temizlemesi gerekiyorsa önce...
Önce bizim meslekten başlamalı temizlik herhalde...
Bakın bir örnek anlatayım size.
Eskiden "tetikçi gazeteciler" vardı.
Malum.
Şimdi artık "tetikçi gazete" var.