NURSELİ İDİZ AYŞE ARMAN'A KONUŞTU: 'ALKOLİK DEĞİLİM MANİK DEPRESİFİM'
Alaçatı'daki fotoğrafları nedeniyle son günlerin en çok konuşulan ismi olan Nurseli İdiz yaşadıklarını Ayşe Arman'a anlattı.
Alkolik değilim manik depresifim
Nurseli İdiz son günlerin en çok konuşulan ismi. Alaçatı’da son derece feci haldeki fotoğrafları, altında abuk sabuk yorumlarla sayfa sayfa yayınlandı.
Yazılanların yüzde 90’ı, yazanın yorumu. Gerçek nedir ne
değildir, ne bilen var ne araştıran ne de araştırmak isteyen.
Yani en kısa yoldan yargılanıp çöpe atılan, atılmak istenen bir
insan söz konusu. Oysa o, yeteneğini kimsenin inkar edemeyeceği,
yılların oyuncusu. Pek çok şahane işe imza atmış biri.
Hala oyunculuğu söz konusu olduğunda herkes hakkını veriyor ama
hastalığını nedense kimse ciddiye almıyor, almak istemiyor.
Nurseli İdiz’in problemi, iflas etmiş olması, evsiz barksız olması,
şöhretini, popülaritesini kaybetmiş olması, ailesi tarafından
reddedilmesi filan değil. Onun sorununun tıbbı bir teşhisi var:
Bipolar bozukluk 1.
Manik depresyonun bir türü.
Bipolar bozukluk sonucu depresif yaşama geçtiğinde alkol sorunu da
ortaya çıkıyor.
Eğer ilaçlarını düzgün alırsa, üstüne üstüne gidilmezse hiçbir
sorunla karşılaşmadan yaşadığını da oluyor.
Bu toplumun bu ülkenin değerli bir sanatçısı, koruyup kollamak,
sahip çıkmak, yardımcı olmak yerine, bir sirk hayvanı muamelesi
yapılmasını çok acımasız buluyorum.
Astroia Kitchenette’de buluştuğumuzda yine ışıl ışıldı.
Enerjisinden, birikiminden, kendini ifade etme biçiminde, açık
sözlülüğünden etkilenmemeye imkan yok.
Eminim yine çok iyi, parlak projelerde kendini gösterecektir.
Kanıtlamasına gerek yok, çoktan kanıtlamış durumda zaten.
Uzun uzun konuştuk, kızı Elif de yanındaydı, birkaç gün boyunca
birlikte olacağız...
* Bipolar bozukluğa sahip olduğunuzu ne zaman
öğrendiniz?
- 2011 Şubat. Tiyatro turnesine gitmem
gerekiyordu ama turneye gidemeyecek kadar kötüydüm. Annemi yeni
kaybetmiştim. İzmir’de bir tıp merkezine gittim. Alkol bağımlısı
olduğum zannediliyordu, testler yapıldı, karaciğerime filan
bakıldı, her şey temiz çıktı. Genç bir nörolog hanıma iki üç
cümleyle yaşadıklarımı anlattım, “Bence siz bipolarsınız ama bunun
tanısını ben koyamam. İyi bir pskiyatriste gidin” dedi. Halbuki o
güne kadar bir sürü psikiyatriste gitmiştim.
* Yine alkol bağımlılığı yüzünden
mi?
- Hem öyle, hem de özel hayatımda bir dengesizlik
söz konusuydu. Hayatımın her alanında in-çık. Hep asansör gibi
yaşadım. Duygularım inip çıkıyor, buna bağlı olarak davranışlarım,
tepkilerim. Annemi kaybedince, her şey tam vurdu beni. İçiyordum
sürekli. Üzerimde bir gecelik. Banyoya sokmak istiyorlar,
girmiyorum. Karanlık bir odada yatıyorum.
* Genelde bipolar bozukluk ya ergenlikte ya
erişkinlikte çıkıyor ama hep bir şey tetikliyor. Annenizin ölümü
müydü tetikleyen...
- Yok daha önce de bir takım şeyler
vardı. Çok büyük bir iflas yaşadım, boşandım, bir sürü şey. Ama
sonunda her şey, içinden çıkılamaz hale geldi. Kalkıp işe
gidemiyorum, kafamı bile kaldıramıyorum. İnsanlar de anlayamıyor,
tembellik zannediyor, iş disiplinsizliği zannediyor. Türkiye’de
maalesef ruhsal rahatsızlıklar pek kabul edilmiyor, anlaşılmıyor,
anlatılmıyor. İki yıldır bu rahatsızlığımı anlatmaya uğraşıyorum.
Bu sene Lütfi Kırdar’da Uluslararası Bipolar Kongresi vardı, orada
resmi olarak sözcülük yaptım. Bu hastalıktan muzdarip olan
insanları uyarmak adına. Bir çok insan bunu saklamayı tercih ediyor
olabilir ama ben tam tersine yüzleşmek istedim. Benimkine uzun
yıllar teşhis konamadığı için, beraberinde çok ciddi bir alkol
kullanımını getirdi. Gerçi 23 ay içmediğim oluyor. 24. ay içiyorum,
üç gün beş gün çok iyi gidiyor, sonra saçmalıyorum. Bu yaz mesela
kızım Elif ve nişanlısı Murat Cem Alaçatı’ya geldiler, 19 gün
normal sosyal içiciydim, hiçbir problem yok. Sonra bir şey işte
tetikledi beni, anormal bir içme sürecine girdim.
* Kimse durduramıyor mu?
- Hayır söz
dinlemiyorum. Kopmuş oluyorum.
* Düzenli olarak Lityum kullanıyor
musunuz?
- Evet. Şu anda bipolar bozukluk için dünyada
keşfedilmiş en iyi ilaç o. Bir tür tuz. Bir de bazı epilepsi
ilaçları var.
* Bipolar bozukluğunuzu teşhis eden
kim?
- Profesör Dr. Kaan Kora.
* Bipolar bozuklukla ilgili hangi internet
sitesini açsanız, iş kaybına, alkol ve madde bağımlılığına yol
açabilir gibi şeyler çıkıyor...
- Çok şükür madde gibi
şeylere bulaşmadım. Ama evet dünyada bu hastalıktan insanlar
intihar bile ediyor. Allah’tan benimki daha hafif bir versiyonu.
Bipolar 1 daha ağır, ben bipolar 2’yim.
* Alkol sorununuzun bundan kaynaklandığını mı
düşünüyorsunuz?
- Hocalar öyle düşünüyorlar.
* Bunun arkasına sığınıyor olabilir
misiniz?
- Bilmiyorum. Bildiğim, bu hastalığa bağlı
olarak, uzun yıllar boyunca gelişmiş alkolü kötüye kullanma gibi
bir şey var bende. Gerçi devamlı alkol aramak, onsuz duramamak,
gizli gizli içmek gibi şeyler yok. Ben göstere göstere
içiyorum.
* Şair Lale Müldür’le de bipolar bozukluk üzerine
röportaj yapmıştım, o da çöpe para koyuyordu, birileri bulsun ve
mutlu olsunlar diye. Siz manik dönemlerinizde neler
yapıyorsunuz?
- Uçuyorum. Çok eğlenceliyim. Çok
konuşuyorum. Espriler yapıyorum, fıkralar anlatıyorum. Diyorlar ki,
“Ne şahane kadın!” Bir enerji, bir enerji. 10 tane filmi arka
arkaya izleyebiliyorum, dur durak yok.
* Peki depresif nöbetlerinizde...
- O
felaket. Hele içki içtiğim bir ana denk gelmişse, bir taksiyi
arayıp iki bin lira varsa cebimde, o paranın binini verip, Asos’a
gidiyorum. Param kalır mı kalmaz mı hiçbir şey düşünmüyorum. Bir de
hep deniz kenarına gitmek istiyorum. Meğerse deniz kenarında ve
deniz mahsüllerinde Lityum varmış, o yüzden.
* 2011’den itibaren Lityum
alıyorsunuz...
- Evet.
* Alaçatı’da aldınız mı?
- Hayır,
almadım. İşte almayınca böyle oluyor...
* Depresif ataklarda ne kadar büyük bir endişe,
kötümserlik, umutsuzluk hissediyorsunuz?
- Tarifi yok.
Alaçatı’da öyle oldu. Müthiş bir kendini değersiz hissetme. Bu
hayatı götüremeyeceğim duygusu. Ben nasıl bir insanım, ne kadar
berbatım. Bir de gelip insanlar beni sevdiğini söylüyorlar. Oysa
ben işe yaramadığımı hissediyorum.
* Alaçatı’ya yalnız mıydınız?
- Hayır
bir arkadaşım vardı. Önce onun evinde kaldım, bayağı bir zaman,
sonra otele geçtim, otel sahibi de arkadaşım. Manik haldeyken
şahane bir eşlikçiyim. Dünyayı dolaşırım, hiç tanımadığım bir
ülkede, her şeyi keşfederim, en iyi restoranları bulurum, en iyi
şarapları içerim.
* Yakınlarınız ne kadar zamandır
biliyor...
- Dengesizliklerimi mi? Baştan beri. Beni
böyle kabul ettiler.
* Öfke nöbetleri oluyor mu?
-
Depresifken oluyor. Herkes korkuyor. Bağırıyorum, çağırıyorum. Ama
en fazla tabak çanak kırıyorum, duvara fırlatıyorum, kimseye zarar
vermiyorum.
* Alaçatı’da bunların ne kadarı
oldu?
- Hiçbiri. Oteldeki arkadaşım, benim iyiliğim
için bana rakı vermek istemedi. “Yeter artık içme!” dedi. Ben de
sinirlendim çantamı alıp, 50 metre ötedeki lokantaya gittim. Kızımı
aradım, Kapadokya’da bir arkadaşım var, bir de onu. “Beni buradan
götürün” dedim. O kadar kafam dönmüş ki, “Bin beş yüz liraya
taksiyle İstanbul’a gideceğim” diyorum. Ama ertesi günü beklesem,
uçak var 277 liraya, ama gel de o anda bana anlat.
* Bizim o gördüğümüz karelerden sonra ne
oluyor?
- Yine Alaçatı’da yaşayan bir karı koca
arkadaşlarım var, onların evine gittim, uyudum ama kalktığımda
felaket hissettim tabii. Hem pişmanlık, hem vicdan azabı. Ben ne
halt ettim, nasıl toparlayacağım. Her türlü bedbaht duyguyu
yaşadım.
* Ben zannettim ki hayatınızda birileri var,
onunla ilgili sorunlarınız var, öyle yazıldı
çizildi...
- O kadar manasız şeyler yazılıyor ki.
Kendinle barışık olmadığın bir dönemde hayatında birini olma
ihtimali yok ki. Keşke olsa. Hiçbir erkek çekmez. Çocuğun çekemiyor
zaman zaman.
* O zaman bu ‘siyasetçi sevgili’ lafı nereden
çıktı?
- Bilmiyorum valla. Benim nereden
siyasetçi sevgilim olacak? Siyasetçi tanımam, etmem.