Nuray Mert'ten Zaman'a destek yazısı! Abesle iştigal!
Gazeteci ve yazar Nuray Mert, Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı gözaltına alınan Zaman gazetesi için bir destek yazısı yazdı.
Nuray Mert, Zaman gazetesinde yayımlanan yazısında "Zaman Gazetesi
ve Camia'nın diğer yayın organlarına karşı yapılanlara hak ve
özgürlükler açısından karşı çıkma konusunda tereddüt gösterilmesi
demokratlıkla izah edilebilecek bir tutum olamaz" dedi.
Nuray Mert, Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun başdanışmanı, eski Zaman
yazarı Etyen Mahçupyan'ı da isim vermeden eleştirerek, "Eski
yazarınız olan Başbakan danışmanı bugünlerde, iktidar partisi
tabanının çoğunun 'yolsuzluk' olduğuna inandığını açıkça söylüyor
ama ardından iktidarın halktan aldığı desteği yolsuzluk konusunun
geçiştirilmesi konusunda izah edilebilir bir gerekçe gibi tuhaf
analizler yapıyor. Demokratı böyle düşünen toplumda, özetle 'siyasi
gücü eline geçiren, istediğini yapar' kuralı işler; hali hazırda
işleyen kural budur" görüşünü dile getirdi.
Nuray Mert'in Zaman gazetesinde yayımlanan "İktidarın darbe
kalkanı" başlıklı yazısı şöyle:
İKTİDARIN DARBE KALKANI
Bu yazı Zaman’da yayımlanacağı için, öncelikle Zaman Gazetesi
camiasına geçmiş olsun demek isterim. Başta Genel Yayın
Yönetmeni’niz, benim eski dostum Ekrem Dumanlı ve birçok
arkadaşınızın, medya üzerinde iktidar baskısının yeni bir safhası
olarak gördüğüm, suç isnatlarına maruz kalması ve gözaltına alınma
sürecini büyük üzüntü ile izledim.
DEMOKRASİ ADINA EN BÜYÜK TUZAK...
Her şeyden önce, bir hususu açıklığa kavuşturmakta yarar var; hak,
adalet ve özgürlük kısıtlamalarının kime uygulandığı konusunda
tartışma açmak, demokrasi adına düşülecek en büyük tuzaktır.
Camianızın siyaset anlayışına, başta Kürt meselesi olmak üzere pek
çok konuda uzak biriyim. Dahası, Samanyolu TV’de yayınlanan Tek
Türkiye ve Şefkat Tepe dizilerini toplumsal barış açısından ilk
eleştirenlerden biriyim, o anlamda bu konuda hiçbir kompleksim
yok.
Beğenelim beğenmeyelim, katılalım katılmayalım farklı düşüncelerin
ifadesi özgürlüğüne inanmak, demokrasi ve demokratlığın asgari
gereğidir. İfade özgürlüğünün beğendiğimiz görüşler ile sınırlı
olması ise aslında ifade özgürlüğünü sindirememiş olmak
demektir.
ZAMAN'A YAPILANA KARŞI ÇIKMAMAK KAFA
KARIŞIKLIĞINDAN...
Bu açıdan, bugün Zaman Gazetesi ve Camia’nın diğer yayın
organlarına karşı yapılanlara hak ve özgürlükler açısından karşı
çıkma konusunda tereddüt gösterilmesi demokratlıkla izah
edilebilecek bir tutum olamaz. Olsa olsa, ülkemizde kafa
karışıklığının ve/veya demokratlık konusundaki samimiyetsizliğin
göstergesi olabilir. Bu sürecin sizler de dahil olmak üzere, bu
ülkede yaşayan herkes için demokratlık adına öğretici olacağını
umuyorum.
Diğer taraftan bugün 17 Aralık, yani Türkiye’nin tanık olduğu en
büyük siyasi skandallardan birinin yıldönümü. Demokratlık açısından
hafif tabirle ‘kafa karışıklığı’, hak ettiği tabirle ‘ilkesizlik’,
bir yıl önce patlayan bu skandal ertesinde de sergilendi.
(...) Bu koşullar altında ‘darbe tartışması’ yapmak, bir demokrat
için abesle iştigalden başka bir şey değildir.
Nitekim, eski yazarınız olan Başbakan danışmanı bugünlerde, iktidar
partisi tabanının çoğunun ‘yolsuzluk’ olduğuna inandığını açıkça
söylüyor ama ardından iktidarın halktan aldığı desteği yolsuzluk
konusunun geçiştirilmesi konusunda izah edilebilir bir gerekçe gibi
tuhaf analizler yapıyor. Demokratı böyle düşünen toplumda, özetle
‘siyasi gücü eline geçiren, istediğini yapar’ kuralı işler; hali
hazırda işleyen kural budur. Ancak bu kuralın işlediği yerde
bırakın demokrasiyi, siyasal istikrar ve toplumsal barış ciddi bir
şekilde tehlikeye girer. İçinde bulunduğumuz hal budur.