Nuray Mert'ten köşe komşularına 'evrim' yanıtı: Zır cahil olmayanlar için...
Cumhuriyet yazarı Nuray Mert, "Evrim teorisi"ne ilişkin yazısı nedeniyle kendisini eleştiren köşe komşuları Orhan Bursalı ve Selçuk Erez'e "Zır cahil" dedi.
Cumhuriyet yazarı Nuray Mert, "Evrim teorisi"ne ilişkin yazısı
nedeniyle kendisini eleştiren köşe komşuları Orhan Bursalı ve
Selçuk Erez'e yönelik olarak "Bana yöneltilen eleştiriler içinde bu
seviyenin üzerine çıkan tek itiraz, bana doğrudan yazan Cem
Somel’den geldi. Bu konuda sığ pozitivizm ile yola çıkılamayacağını
bilen herkes gibi, o da bilimin tanımı gereği kesinlik iddiası
taşımadığını, evrim teorisi de dahil, bilimsel düşüncenin
gelişiminin ‘çalışma hipotezleri’ üzerinden yürüdüğünü teslim
ediyor. Zır cahil olmayanlar için bu konuda ihtilaf söz konusu
değil" dedi.
Nuray Mert'in "Evrim teorisi" başlığıyla
yayımlanan yazısı şöyle:
‘Sizin Allah’ın dışında tapmakta olduklarınız, hepsi bir araya
gelseler de bir sinek bile yaratamazlar’ (Hacc, 73)
Cumhuriyet gazetesinin yönetici ve yazarlarının aylarca tutuklu
kalıp sonunda, hukuk değil siyasal temelli bir iddianame ile
‘yargılanmaya’ başlandığı şu zamanda, genel olarak basın, söz,
ifade özgürlüğünün tümüyle rafa kalktığı böylesi bir ortamda yazı
yazmak zaten zor. Zor, çünkü, öyle bir noktaya geldik ki, bu
haksızlıklar, baskılar, hukuk dışılıklar konusunda daha fazla söz
söylemenin anlamı kalmadı, her şey apaçık ortada, diğer taraftan
yine de söz söylemekten imtina etmemek lazım, dahası hâlâ farklı
konuları tartışmak durumundayız. Bu karmaşık ruh hali içinde
tartışmayı uzatmak istediğim en son konu ‘evrim teorisi’. Ama
bazıları öyle bir kıyamet koparıyor ki, birkaç laf etmeden
geçiştirmek olmaz.
Yok, oturup Darwin, evrim teorisi, yaratılış inancı ve bunlar
üzerine uzun uzadıya bir tartışmaya girişecek değilim. Öncelikle bu
çok bayat bir tartışma, üzerine söylenmiş çok şey var, sadece
konunun sığ pozitivist bir yaklaşımla tartışılmasının devrinin
çoktan geçtiğini hatırlatayım. Bana yöneltilen eleştiriler içinde
bu seviyenin üzerine çıkan tek itiraz, bana doğrudan yazan Cem
Somel’den geldi. Bu konuda sığ pozitivizm ile yola çıkılamayacağını
bilen herkes gibi, o da bilimin tanımı gereği kesinlik iddiası
taşımadığını, evrim teorisi de dahil, bilimsel düşüncenin
gelişiminin ‘çalışma hipotezleri’ üzerinden yürüdüğünü teslim
ediyor. Zır cahil olmayanlar için bu konuda ihtilaf söz konusu
değil. Diğer taraftan, bilimin bu dünyada olan biteni çözme,
açıklama, bunun üzerinden teknolojik bilgi geliştirme çabası ile
felsefi hakikat arayışları arasında mahiyet farkı olduğunu biraz
felsefe ve kuram tartışmaları konularını bilen herkes takdir
eder.
Biyoloji bilimi evrim teorisi çerçevesinde çalışma hipotezleri ile
yoluna devam eder, benzeri her durumda olduğu gibi, bu hipotezler
yanlışlanabilirlik ölçüsü ile değerlendirilir. Diğer taraftan,
bilimsel düşüncenin insanın var oluşa dair sorulara cevap vermesi
beklenemez. Şu veya bu dine inananlar, bu konularda dogma olarak
kabul ettikleri çerçevede anlamlandırmalara inanırlar. O da adı
üzerinde ‘inanç’ meselesidir, aynı dogmaya inanmayan kimseye
‘hakikat’ diye dayatılamaz, sadece farklı anlam dünyalarının
kapısını açar. Keşke, yetkin felsefeci ve ilahiyatçılar bu
konularda daha fazla söz söylese, de şu sığ pozitivizm sularında
boğulma tehlikesi geçirmesek. Ama, en kötüsü, otoriter bir rejimi
sorgulamanın, siyasi itirazın yolunun buralardan geçmesi, muhalif
düşüncenin bu sığ sularda boğulması. Mevcut iktidar tam da bu
zeminde yol alıyor, tam da bu nedenle siyasi sorunları gölgeleyecek
adımlar ile muhalefeti manipüle etmeyi başarıyor.
Otoriter rejimlerin din referansı ile meşruiyet kazanma çabası,
şüphesiz ciddiye alınması, itiraz ve ifşa edilmesi gereken bir
husustur. Bu noktada, demokrasi, hak ve özgürlükler mücadelesinin
yoğunlaşması gereken temel mesele, dinsel inancın, özgür bir seçim
olmak yerine, tüm topluma ‘dayatılması’ anlayışına karşı çıkmaktır.
Yani, evrim teorisinin dogma olarak belletilmesi ve tartışma
dışında tutulmasına karşı, yaratılış inancını inanan, inanmayan
herkese dayatma çabasına itiraz etmektir. Halihazırda tanık
olduğumuz, dini dogma dayatmasına karşı, pozitivist dayatma
çerçevesinde, konuyu tartışma dışı tutma fanatizmi. Bir toplum
böyle özgürleşmez, bunu artık kavrasak diyorum.