NTV NE KOKUYOR,NE BULAŞIYOR!..NTV NEDEN BU KADAR KORKUYOR?..KORKUNUN KAYNAĞI PATRONDAN ÇOK PATRONCULAR MI?..
NTV, ne kokan ne bulaşan bir kanal olarak kuruldu ve bu çizgiden hiçbir zaman vazgeçmedi. Ne zaman ki birileri bu steril ve yer yer baş ağrıtıcı yayın politikasını zorlamaya çalıştı, o zaman onların sesi kesildi.
NTV neden bu kadar korkuyor?
Müjde Ar bazen öyle bir konuşuyor ki, eminim satır aralarındaki bu sözlerini gören kanal yöneticilerinin de başı ağrıyordur. Vatan´dan Gülşen Yüksel´e verdiği röportajda arada kaybolmaya mahkum bir cümleyi cımbızlanmak gerek. Diyor ki, bir kere Pınar Kür´e rejiden uyarı gelmiş, Abdullah Gül´ü eleştirmemesi söylenmiş.
NTV, ne kokan ne bulaşan bir kanal olarak kuruldu ve bu çizgiden hiçbir zaman vazgeçmedi. Ne zaman ki birileri bu steril ve yer yer baş ağrıtıcı yayın politikasını zorlamaya çalıştı, o zaman onların sesi kesildi.
Emin Çölaşan´ın "Şu Benim Gazetecilik: Yaşadıklarım" kitabına göz atalım:
"1997 yılı sonbaharında bir salı gecesi programa başladık. Adını da `Kapalı Kapılar Ardında´ koyduk. (...) 2002 yılında AKP iktidar oldu. [Yavuz Donat ve Mustafa Balbay´la birlikte] bindirmelere yine devam ettik. Program acayip bir biçimde tutmuştu. Ekranda adeta bir firma olmuştuk. 2003 yılı eylül ayında NTV Genel Müdürü Cem Aydın `Kapalı Kapılar Ardında´ programının süresini doldurduğunu ve kaldırıldığını bize bildirdi. Ve ondan sonra program bitti."
NTV´yi yöneten ne kokan ne bulaşan gazeteci arkadaşlar, büyük ihtimalle "süre dolmasının" asıl bahane olduğunu iddia edecektir. Ama işi eleştirmek olan bir yorum programına bile müdahale edilmesi Çölaşan´ı haklı çıkartmıyor mu?
Belli ki bu kanal hiçbir şekilde muhalif olmak istemiyor, muhalif olursa bunun baş ağrısıyla geleceğini düşünerek "mesafeli" durmaya çalışıyor.
Basının pek çok kalesi düşmüş, neredeyse bütün tershanelerine girilmişken sadece birkaç medya kuruluşu muhalefet yapmaya çabalıyor. Doğan, Çukurova ve Cumhuriyet dışında diğer bütün medya grupları yandaş yaftasını fazlasıyla hak ediyor. Bu yandaş basının hükümetle öyle ya da böyle organik bağları var, tekrar etmeye gerek yok.
Cumhuriyet´i ayrı tutalım ama Doğan Grubu ve Çukurova grubu yayınlarının homojenliğinden söz edilebilir mi? Körü körüne muhalefet ya da körü körüne düşmanlık mı var buralarda yoksa AKP´den hoşnut olanlar kadar AKP karşıtlarına da mı söz veriliyor?
Cengiz Çandar´la Oktay Ekşi aynı patrondan maaş alıyor sonuçta...
Zaten bir yayın grubunda da olması gereken bu değil midir? Muhaliflerle destek verenleri aynı çatıda barındırıyorsanız objektif olursunuz. Peki bu ince çizgiyi neden NTV tutturamıyor da sansürlemeyi, susturmayı seçiyor?
Dün Emin Çölaşan´ın programını kaldırdılar, sonra Emre Kongar´ı yayından çektiler, bugün Pınar Kür´ü uyardıklarını öğreniyoruz. Doğan Grubu´nda bile olmayacak bir sansür mekanizması işliyor demek ki burada, bu da bize bu grubun korkuları, tereddütleri olduğunu düşündürtmez mi?
Acaba bu yüzden mi Cumhuriyet Mitingleri gibi pek çok önemli olayı görmemeyi tercih ediyor NTV?
Büyük ihtimalle patronojla ilgisi yoktur bu durumun. Patrondan çok patroncu, bir gün Ferit Şahenk´le tenis oynamaya davet almak isteyen birkaç genç ve hevesli çocuğun işidir olsa olsa. Böylelerini tanırız.
Farkında değiller ki ellerindeki medya gücünü kötüye kullanarak kendi gruplarını zor durumda bırakıyorlar. Patronlarını, iktidarın gözü önünde "çabuk korkabilir, hemen sinebilir" imajına büründürüyorlar. Halbuki koskoca NTV, Abdullah Gül´den korkacak hali mi var?
Bence bir de şu türden bir "korku" da geçerli.
Muhalefet yapan yayınların başına öy