Nilüfer: "Anneme bile Kayahan gibi ağlamadım" - Sayfa 7

Var mı hakikaten? - Uçan kaçan bir ruh halim de var. Çıkmıyorum tabii Beyoğlu’na. Ama ruhen müsaitim. Madem ruhunuzda da var, çıksanıza arada sokağa.... - E sevmiyorum çünkü. Şarkısını eğlenerek, hissederek söylerim. Ama gece hayatını hiç sevmem. Sıkılırım. Eskiden beri böyleydi. Kızımla, kedilerimle evimde vakit geçirmeye bayılıyorum. Bir yandan çizginizi bozmamak adına müthiş bir kendini korumaya alma hali var; kalkanlar, duvarlar... - Doğrudur. Sebebi de şu: Çok kırılgan, hassas bir insanım. Her ne kadar arada alınganlığımı kabullenmesem de çok çabuk alınırım. Had safhada. Etrafımdaki duvarları örmem biraz da bu yüzden.

734
Nilüfer: "Anneme bile Kayahan gibi ağlamadım" - Sayfa 8

70’lerden bugüne Türkiye’nin farklı dönemlerine tanıklık ettiniz. Toplum olarak bir o yana bir bu yana savrulduk. Hiç “Burama kadar geldi” deyip gündemle ilgili iki kalem etme ihtiyacı hissetmediniz mi? - Siyasetle ilgili hayatım boyunca konuşmadım. Konuşmak da istemiyorum. Ben bir sanatçının siyasi konulardan konuşmasından şahsen rahatsız oluyorum. Olmaması gerektiğini düşünüyorum. Siyasetle aranız, devletle ilişkiniz... - Vergisini ödeyen, seçim zamanı gidip oyunu kullanan bir vatandaşım. O kadar. Zaten devlet bana ya da benim gibi sanatçılara bugüne kadar bir sigorta ya da güvence vermedi. Şimdi Bağkur emeklisi oldum. Aylık 900 lira maaş alıyorum. Devletle tek yakınlığım budur.

834
Nilüfer: "Anneme bile Kayahan gibi ağlamadım" - Sayfa 9

80’lerde, darbe dönemi, sansür zamanı hiç zorluk yaşadınız mı? Sizi sağa sola çekmeye çalışan oldu mu? - Mümkün olduğu kadar bu konuda da kendimi korudum. İzin vermedim ve hiç olmadı. Benim zaten duruşumdan fikrim bellidir. Ben, Atatürk ilkelerine ve inkılaplarına inanan bir insanım. Bu kadar. Öyle büyüdüm, böyle gördüm.

934
Nilüfer: "Anneme bile Kayahan gibi ağlamadım" - Sayfa 10

Nasıl büyüdünüz? Ne gördünüz? - Cihangir mahallesinde, tüm komşularımızın Rum olduğu bir apartmanda doğdum, büyüdüm. Mahallemizden geceleri bozacı, pişmaniyeci geçerdi. Beşinci katta otururduk. Annem sepetini indirip atlı arabasıyla gelen Mustafa Bey’den meyve- sebze alışverişi yapardı.

1034