Yeni albüm ‘Haziran Vakti’, son yıllarda yaşadıklarınızın tam tersine çok hareketli, çok sıcak... - Dört mevsimlik, iç açıcı bir iş oldu. Hem yazlık hem kışlık, her daim kullanmalık. Hiç olmadığı kadar hızlı şarkılara yer verdim. İyi geldi böyle bir çalışma... Aynı zamanda ilklerin albümü... İlk kez Nazan Öncel, Sezen Aksu şarkıları söylüyorsunuz, hayranlarınızdan gelen bestelere yer veriyorsunuz. - Evet, birkaç sene evvel internet sitemden beste çağrısında bulunmuştuk. Onlarca, yüzlerce şarkı geldi. Bunlardan iki tanesine de albümde yer verdik. Çok sevileceğine inanıyorum. Belki size de iyi gelmiştir böyle bir iletişim kurmak... - Aynen öyle. Düzenden ötürü doğru insana ulaşamayan çok fazla iyi besteci var. İyi de yapmışım. İleride böyle bir havuz olsun. Sadece ben değil, herkes kullansın.
70’lerden bugüne şarkılarınızı dinliyorum peş peşe. Kişisel serüveninizden izler neredeyse yok. Sanki profesyonel yaşamınızı ayrı tutmak adına bilinçli bir gayret var. - Elbette ki. Bu, bir tercihtir. İnanmadığım, içime sinmeyen bir şarkıyı söylemem tabii. Kendi şarkılarını kendisi yazmayan biri olarak işin kolay değil. Sadece kendi şarkılarıma bağlı olsam daha farklı olacaktı belki de...
Biz de hayatınıza dair fazla fikir sahibi olabilirdik... - Olabilir. İnsanın yazdığı her söz, kendi yaşamından bir mesaj tabii. Genelde anlatan, paylaşan biri de değilim. Ama seçtiğim şarkılar, karakterimle ilgili ipucu verir. Beni anlatmayan bir şarkıyı hiç söylemem zaten. Mesela, son albümde Sezen’in ‘Hadi Kızlar’ diye şarkısı var. Sözlerini okuyunca “Hiç Nilüfer’lik değil” dersin. Ama bir yandan var öyle bir tarafım “Hadi kızlar Beyoğlu’na” diyen.
Var mı hakikaten? - Uçan kaçan bir ruh halim de var. Çıkmıyorum tabii Beyoğlu’na. Ama ruhen müsaitim. Madem ruhunuzda da var, çıksanıza arada sokağa.... - E sevmiyorum çünkü. Şarkısını eğlenerek, hissederek söylerim. Ama gece hayatını hiç sevmem. Sıkılırım. Eskiden beri böyleydi. Kızımla, kedilerimle evimde vakit geçirmeye bayılıyorum. Bir yandan çizginizi bozmamak adına müthiş bir kendini korumaya alma hali var; kalkanlar, duvarlar... - Doğrudur. Sebebi de şu: Çok kırılgan, hassas bir insanım. Her ne kadar arada alınganlığımı kabullenmesem de çok çabuk alınırım. Had safhada. Etrafımdaki duvarları örmem biraz da bu yüzden.