24 Mayıs 2013 15:10
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 15:11
NEW YORK TIMES'TAN TÜRKİYE'DEKİ KADINLAR HAKKINDA İLGİNÇ İDDİALAR!
Gazete tarafından yayımlanan bir yorumda, Türkiye'deki kadınlar hakkında çarpıcı ifadelere yer verildi.
New York Times tarafından yayımlanan bir yorumda Türkiye’nin kızları okullaşmada oldukça iyi bir sicilinin olduğu ancak kadınların iş hayatına katılması konusunda ise "çok kötü" bir performans sergilediği görüşü dile getirilirken Türkiye’de çalışan kadınların oranının yüzde 30’un altında kaldığına dikkat çekildi.
Türkiye’nin kızları okullaşmada oldukça iyi bir sicilinin olduğu ancak kadınların iş hayatına katılması konusunda ise çok kötü bir performans sergilediği yorumları yapılıyor. New York Times tarafından yayınlanan bir yazıda çalışan kadınların oranı açısından Türkiye’nin OECD üyesi sanayileşmiş ülkeler arasında en düşük oranının olduğunun altı çizildi.
New York Times sitesi ve gazetenin küresel yayını olan International Herald Tribune tarafından yayımlanan yazıda İstanbul’da ihtidardaki partinin kontrolündeki bir yerel yönetiminin reklamlarında bile başı açık kadınların kullanıldığına dikkat çekilerek girildiği yazıda "Bu kamu hizmeti reklamın neden örtülü kadınları çalışırken göstermek için kullanılmıyor?" sorusuna da yer verildikten sonra şöyle devam edildi:
"Bu boş bir soru değil. Türkiye’nin kızları okullaşmada oldukça iyi bir sicili varken kadınların işhayatına katılmalarına ilişkin sicili ise çok kötü. Geçen yıl çalışan kadınlar oranı yüzde 30 altındaki idi, bu da OECD üyesi sanayileşmiş ülkeler arasında en düşük oranıdır. Bu da, en düşük ikinci oranı olan Meksika’nın yüzde 43’üne yakın bile değildi."
Yazıda "Halbuki böyle olması öngörülmemişti. 1920 yıllarında cumhuriyetin kurucuları, yukarıdan aşağı bir devrimin kadınları özgürleştireceğini ve kamu hayatına girmelerini sağlayacağına inanıyorlardı" denildikten sonra şu savlara da yer verildi:
"Kampanya, kadın hakları için kısmi bir zafer oldu. Bugün, Türkiye’de avukat, profesör ve borsacı olan çok sayıda kadın var. Ancak genel olarak istihdam verileri, hukuk önündeki nominal eşitliğe rağmen Türk kadınların iş bulma konusunda hala mücadele verdiklerini gösteriyor. Dünya Ekonomik Forumu’nun Küresel Cinsiyet Uçurumu Türkiye’yi ligin adeta dibine koyuyor, 135 ülke arasında 124’üncü sıraya, Mısır ve İran’dan sadece biraz yukarı."
KADINLARIN ÇALIŞMAMASININ "ÖNEMLİ BİR MALİYETİ VAR"
Bu durumun "önemli bir maliyeti"nin "sınırlı ekonomik büyüme" olduğu savunulduğu yazıda özellikle Türkiye’deki düşük hanehalkı tasarruf oranlarına dikkat çekiliyor. Bunun sonucu olarak da Türkiye’nin büyümesini finanse edebilmek için yurt dışından borç alması gerektiği, bunun da cari işlemleri açığını arttırdığı görüşü dile getirildi.
"Bu sorunun uzun vadeli çözümü, daha fazla ihracat yapmak. Ama bunu başarmak zaman alıyor" denilen yazıda "Bu durumda kısa ve orta vadede daha çok kadının işgücüne katılması sağlanmalı. Dünya Bankasına göre, bu hanehalkı tasarruflarını artırır" değerlendirmesinde de bulunuldu. Yazıda şöyle devam edildi:
"Neden o kadar Türk kadını evdedir? Bir nedeni, ve tek neden değil, işyerinin geleneksel giysileri giyenler için rahat olmamasıdır Kısa bir süre öncesi kadar başörtüsü kullanan kadınların üniversiteye girmeleri yasak idi. Halen market zincirlerindeki kasalar veya banka gişelerinin arkasında çok sayıda başörtülü kadını göremezseniz."
Dindar Türklerin de, ailenin kadınlarının çalışmasını tercih etmediğine de vurgu yapıldığı yazıya "1920 yıllarındaki laikleşmenin sayesinde Türk kadınları için sağlanan resmi eşitlik sadece ilk muhabere idi. Şimdi eşitlik tüm kadınlara sağlanmalı, kapalı veya değil" görüşü dile getirildi.
Türkiye’nin kızları okullaşmada oldukça iyi bir sicilinin olduğu ancak kadınların iş hayatına katılması konusunda ise çok kötü bir performans sergilediği yorumları yapılıyor. New York Times tarafından yayınlanan bir yazıda çalışan kadınların oranı açısından Türkiye’nin OECD üyesi sanayileşmiş ülkeler arasında en düşük oranının olduğunun altı çizildi.
New York Times sitesi ve gazetenin küresel yayını olan International Herald Tribune tarafından yayımlanan yazıda İstanbul’da ihtidardaki partinin kontrolündeki bir yerel yönetiminin reklamlarında bile başı açık kadınların kullanıldığına dikkat çekilerek girildiği yazıda "Bu kamu hizmeti reklamın neden örtülü kadınları çalışırken göstermek için kullanılmıyor?" sorusuna da yer verildikten sonra şöyle devam edildi:
"Bu boş bir soru değil. Türkiye’nin kızları okullaşmada oldukça iyi bir sicili varken kadınların işhayatına katılmalarına ilişkin sicili ise çok kötü. Geçen yıl çalışan kadınlar oranı yüzde 30 altındaki idi, bu da OECD üyesi sanayileşmiş ülkeler arasında en düşük oranıdır. Bu da, en düşük ikinci oranı olan Meksika’nın yüzde 43’üne yakın bile değildi."
Yazıda "Halbuki böyle olması öngörülmemişti. 1920 yıllarında cumhuriyetin kurucuları, yukarıdan aşağı bir devrimin kadınları özgürleştireceğini ve kamu hayatına girmelerini sağlayacağına inanıyorlardı" denildikten sonra şu savlara da yer verildi:
"Kampanya, kadın hakları için kısmi bir zafer oldu. Bugün, Türkiye’de avukat, profesör ve borsacı olan çok sayıda kadın var. Ancak genel olarak istihdam verileri, hukuk önündeki nominal eşitliğe rağmen Türk kadınların iş bulma konusunda hala mücadele verdiklerini gösteriyor. Dünya Ekonomik Forumu’nun Küresel Cinsiyet Uçurumu Türkiye’yi ligin adeta dibine koyuyor, 135 ülke arasında 124’üncü sıraya, Mısır ve İran’dan sadece biraz yukarı."
KADINLARIN ÇALIŞMAMASININ "ÖNEMLİ BİR MALİYETİ VAR"
Bu durumun "önemli bir maliyeti"nin "sınırlı ekonomik büyüme" olduğu savunulduğu yazıda özellikle Türkiye’deki düşük hanehalkı tasarruf oranlarına dikkat çekiliyor. Bunun sonucu olarak da Türkiye’nin büyümesini finanse edebilmek için yurt dışından borç alması gerektiği, bunun da cari işlemleri açığını arttırdığı görüşü dile getirildi.
"Bu sorunun uzun vadeli çözümü, daha fazla ihracat yapmak. Ama bunu başarmak zaman alıyor" denilen yazıda "Bu durumda kısa ve orta vadede daha çok kadının işgücüne katılması sağlanmalı. Dünya Bankasına göre, bu hanehalkı tasarruflarını artırır" değerlendirmesinde de bulunuldu. Yazıda şöyle devam edildi:
"Neden o kadar Türk kadını evdedir? Bir nedeni, ve tek neden değil, işyerinin geleneksel giysileri giyenler için rahat olmamasıdır Kısa bir süre öncesi kadar başörtüsü kullanan kadınların üniversiteye girmeleri yasak idi. Halen market zincirlerindeki kasalar veya banka gişelerinin arkasında çok sayıda başörtülü kadını göremezseniz."
Dindar Türklerin de, ailenin kadınlarının çalışmasını tercih etmediğine de vurgu yapıldığı yazıya "1920 yıllarındaki laikleşmenin sayesinde Türk kadınları için sağlanan resmi eşitlik sadece ilk muhabere idi. Şimdi eşitlik tüm kadınlara sağlanmalı, kapalı veya değil" görüşü dile getirildi.