20 Mar 2018 09:59 Son Güncelleme: 24 Kas 2018 02:05

Nevşin Mengü'nün avukat kardeşi 'kaçırıldım' demişti; Gerçek ortaya çıktı!

Gazeteci Nevşin Mengü'nün kardeşi avukat Burak Mengü'ye suç uydurmaktan işlem yapıldı

Avukat Burak Mengü geçtiğimiz Cumartesi günü, Twitter’dan “Polis kimliği gösterilmeden gözaltı kararı gösterilmeden sivil ekiplerce gözaltına alındım. Nereye diyorum kimse söylemiyor. Kim aldı bilmiyorum neden aldı onu da bilmiyorum” paylaşımı yaptı.

Hürriyet'te yer alan habere göre: Burak Mengü'nün Twitter'dan yaptığı paylaşımın ardından Gazeteci Nevşin Mengü, "Bir grup polis olduğunu söyleyen kişi, gün ortasında bir avukatı alıp götürüyor. Tepki gelince tartaklayıp yol ortasında bırakıyor. Emniyetin içerisinde kanun tanımaz bir grup, bir yapı mı var?" mesajı attı.

DARP EDİLDİĞİNİ İDDİA ETTİ

Konuyla ilgili polise şikayette bulunan Burak Mengü polis kimliği gösteren kişilerce gözaltına alınmak üzere araca bindirildiğini ve Avrupa yakasından Anadolu yakasına götürüldüğünü, araç içerisinde darp edildikten sonra Ümraniye, Dudullu’da boş araziye bırakıldığını söyledi. Oradan da toplu taşıma aracı ile döndüğünü iddia etti.

MÜVEKKİLİ İLE GÖRÜŞMÜŞ

Asayiş Şube Gasp Büro Amirliği ekipleri, Avukat Burak Mengü’nün gözaltına alındığını iddia ettiği gün, kaçırıldığını söylediği güzergahtaki tüm kameraları inceledi. Polisin verdiği bilgiye göre Nişantaşı’ndaki evinden çıkan Burak Mengü, bir müvekkilinin aracına bindi. Buradan Anadolu yakasına geçti. Daha sonra müvekkiliyle birlikte Zincirlikuyu’ya döndü. Adım adım incelenen görüntülerde darp edilme ve boş araziye bırakılmaya rastlanmadı. Bunun üzerine ifadesi alınan Mengü’nün müvekkili de polisin yaptığı incelemeleri doğruladı. Müvekkil H.K.T, “Bütün gün beraberdik. Neden öyle bir şikayette bulunmuş anlamadım” dedi. Aynı gün Burak Mengü şikâyetini geri çekti. Polis, Mengü hakkında,”Suç uydurmaktan” işlem yaparak dosyayı savcılığa gönderdi.

Görüşünü almak için aradığımız Burak Mengü telefona cevap vermedi. Nevşin Mengü bugün Birgün gazetesinde yayınlanan yazısında olayla ilgili şu ifadeleri kullanmıştı:

"Bundan birkaç ay önce, bir grup polis ya da polis olduğunu sanıyoruz diyelim, Burak’ı duruşma arasında, ifadenizi alacağız diyerek Silivri’den aldı; Vatan caddesindeki Emniyet Müdürlüğü’nde bir avukat görüşme odasına götürdü. Avukat görüşme odalarında kamera olmadığını hatırlatmış olayım. O odadan çıktıktan sonra Burak günlerce kan işedi, yürüyemedi. Sorgusuz sualsiz, hakkında bir gözaltı kararı vb. olmadan, bir grup, polis olduğunu sandığımız kişi tarafından darp edildi.



Burak, o dönem sessiz kalmayı tercih etti. ‘Olur böyle şeyler geçer, büyütmeyelim’ dedi. Ama bu son olay, yaşananların olup geçecek gibi olmadığını gösterdi. Burak cumartesi öğleden sonra bana “eve geldiler” diye mesaj attı. Polis mi? diye sordum, “evet” dedi. Burak’a bir tür rozet gibi bir şey göstermişler. Burası aslında bana sorarsanız ilginç, Burak’ın telefonunu almadılar. Hyundai Accent tipi bir arabaya bindirip yola koyuldular. Burak, davaları nedeniyle gerginliğe alışkın ama bu sefer farklı hissettiğini yazdı bana “galiba beni öldürecekler bu sefer” diye mesaj attı. Ben hep Burak’ı sakinleştirmeye çalıştım. “Vatan’a gitmiyoruz ikinci köprüden geçtik” deyince, hemen tweet atmamız gerektiğini söyledim. Olay sosyal medyaya taşınınca siyasilerin haberi oldu, milletvekilleri araya girdi, İstanbul Emniyet Müdürü’ne ulaşıldı. O sırada Burak bana mesaj attı “tartakladılar attılar” diye. Dudullu civarlarında bırakmışlar. Sırtına kemerle birkaç kez vurmuşlar.



'KAMERANIN ÇALIŞMADIĞI ORTAYA ÇIKTI'

Olay duyuldukça büyüdü, bana sorarsanız iyi ki de büyüdü. Emniyet Müdür Yardımcısı Ali Tuna Coşkun, beni de bizzat aradı, Burak hakkında bir gözaltı kararı olmadığını, bu kişilerin polis olamayacağını, belki de para koparmak peşinde olan bir grup olabileceğini söyledi.. Burak’ın Gayrettepe’ye gelip şikâyetçi olmasının en doğrusu olduğunu söyledi. Burak, Tuna’nın dediği gibi yaptı.

Burak’ı “almaya gelen” üç kişinin Burak’ı aldığı yerde UKOME kamerasının çalışmadığı ortaya çıktı. Bırakıldığı yer UKOME kameralarının kör noktasına denk gelmiş. Burak’ı alan araç, İstanbul’u adım adım takip edebilen kameralarda bulunamadı. Buna rağmen Burak ifadesini verdi, şikâyetçi oldu."